Tarih:
09.12.2013
Mandela ve diğerleri
Mehveş Evin; Mandela’nın doğruluğun ve uzlaşmanın küresel sembolü haline gelmesi, öyle lafla olmadı.
20. yüzyıl, Martin Luther King ve Gandhi gibi, dünya tarihini kendi kurdukları ahlaki örnek üzerinden değiştiren birkaç lider çıkardı. Walesa, Havel gibi birkaç isim de özgürlük fikri üzerinde yükselen devletlerin liderleri-kurucuları oldu.New Yorker yazarı Jelani Cobb, yalnızca Nelson Mandela’nın her iki kriteri de dolduran tek lider belirtiyor... Ölümünün ardından dünyanın dört bir tarafında anılan Mandela’nın bu kadar saygı görmesinin nedeni, bağışlamayı hümaniter hareketin bir parçası olarak görmesi ve bunu bir kamu politikası olarak uygulamayı başarmasıydı.
Mandela’nın doğruluğun ve uzlaşmanın küresel sembolü haline gelmesi, öyle lafla olmadı.
Gündüz Vassaf’ın yazdığı gibi, “Dünle bugün arasında tarih cambazlığı yapmadı. Yarına sansürlenmiş vasiyet bırakmadı. Anketlerle gömleğinin rengini değiştiren, nerede ne söyleyeceğini ona göre seçen pop politikacı olmadı.
İnandırıcıydı. Çelişkilerini gizlemedi. Terörist de oldu, devlet başkanı da.”
Her “esir” lider Mandela mı?
Ne yazık ki 21. yüzyılın başında, Nelson Mandela’ya benzeyen bir lider henüz çıkmadı. Burma’nın muhalif lideri Aung San Suu Kyi, Mandela’ya en benzer özellikler taşıyan tek lider.
Haricinde, “esaret altında kalıp özgürlük savaşı veren” her siyasi figürden bir Mandela çıkarmaya çalışmak, nafile bir çaba.
Evet, Mandela, bir zamanlar devletin gözünde “vatan haini”ydi, “terörist”ti. Ancak gerilla liderliğinde “amatör” olduğu ve asıl mücadelesini sivil haklar lideri olarak yaptığı biliniyor.
Güney Afrika’daki ırkçı rejime karşı Mandela ve arkadaşları, 1950’lerde grev ve barışçıl protestolar yapıyordu. Ancak sonuç elde edilemiyordu. Mandela’ya “Bu iş böyle yürümeyecek” dedirten olay, polisin 1960’da 69 göstericiyi katletmesi oldu.
Aynı yıl ANC yasadışı ilan edildi ve partinin silahlı kanadı Umkhonto we Sizwe (Milletin Mızrağı) kuruldu. Örgütün komutanı Mandela’ydı. İlk silahlı eylem, 1961’de üç ayrı şehirdeki hükümet binaları ve güç santrallerine yapılan bombalı saldırılar oldu.
“Tahrik etmek istemiyorum”
“Tahrik etmek istemiyorum”
Etiyopya’da eğitim alan Mandela, ilk kez silah kullanmasını öğrendi. Avrupa ve Afrika’yı dolaşarak destek istedi. Fakat ülkesine döner dönmez hapse atıldı. 1964’te “ömür boyu hapis” cezası aldı. Umkhonto we Sizwe ise barış görüşmelerinin ivme kazandığı 1990’a dek yüzlerce eylem yaptı.
Dünya, Mandela’yı silahlı bir örgüt yöneticisi olarak değil, uzlaşmacılığıyla hatırlayacak. Bunun sırrını anlatan bir anekdotla bitirelim. Belki bizim “barış süreci”nin aktörlerine ilham verir:
1990’larda biyografisini yazan Richard Stengel, kendisine gençliğindeki gibi ateşli bir konuşmacı olmadığını söyleyince Mandela şöyle cevap verdi:
“Bugünkü iklimde, anlaşma sağlamaya çalışırken, ateşli konuşmalar yapmak istemezsin. Kalabalıkları tahrik etmek istemiyorum. Aksine, ne yaptığımızı anlamalarını, uzlaşma ruhunu canlandırmayı istiyorum.”
BİRİ ÇIKIP SAKİNLEŞTİRSİN
* Bir haber farklı mecralarda nasıl bu kadar farklı verilebilir? Yüksekova’da çıkan olaylarda bir amca-yeğen, sokakta toplam sekiz kurşunla can verdi... Bir kişi yoğun bakımda. Ancak merkez basında “çıkan çatışma” deniyor, PKK bağlantısı kurulmaya çalışılıyor.
BİRİ ÇIKIP SAKİNLEŞTİRSİN
* Bir haber farklı mecralarda nasıl bu kadar farklı verilebilir? Yüksekova’da çıkan olaylarda bir amca-yeğen, sokakta toplam sekiz kurşunla can verdi... Bir kişi yoğun bakımda. Ancak merkez basında “çıkan çatışma” deniyor, PKK bağlantısı kurulmaya çalışılıyor.
* Cihan Haber Ajansı yanlış görüntüler servis ediyor. Ama sivillerden başka vurulan yok! Cenazeler kaldırılırken Yüksekova, Kars, İstanbul’da protestolar yapıldı.
* Diyarbakır’da polis kitleye tazyikli su sıkınca göstericiler taşla karşılık verdi. Olaylarda yaralanan 10 kişiden dördü polis. Buna rağmen kimse çıkıp bir açıklama yapmıyor, halkı sakinleştirmiyor. Bu nasıl barış süreci?
Mehveş Evin - Milliyet
Mehveş Evin - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları