loading
close
SON DAKİKALAR

Müziğin eşitliği AKM’nin eksikliği

Mehveş Evin
Tarih: 28.03.2015

Mehveş Evin; Gezi ve Taksim boşaltıldığından beri polis ve TOMA çemberinde 'korunan' AKM, önünden her geçişimde iç burkan bir hayalete dönüştü.

İstanbul’un kültür sanat hayatının bugünküyle kıyaslanmayacak kadar sınırlı olduğu zamanlarda AKM, her bütçeye uygun konser ve sahne gösterilerinin sergilendiği, yegane kültür sanat mabediydi. 80’lerde ortaokul öğrencisiyken Taksim’de buluşup AKM’de konsere gitmek bizim için adettendi.

Ancak 2000’lerin başında “laik, batılı Türkiye ile dindar, geleneksel Türkiye” tartışmalarının merkezine AKM kondu. Opera, bale ve klasik müziğe alerjisi olan bünyelerin iktidar kavgasına kurban gitti.

Oysa mekan “yenilenmek” üzere 2009’da kapanana kadar, klasik Türk musikisinden caza, danstan tiyatroya farklı türde gösteri ve konsere evsahipliği yapmıştı... Yapmaya da devam edebilirdi.

İstanbul geliştikçe kültür sanat mekanları çeşitlendi, Sütlüce ve Lütfi Kırdar gibi yeni salonlar eklendi, ancak hiçbiri AKM’nin yerini dolduramadı .

Zira iyi bir konser salonu, salt büyüklüğüyle ölçülemez...

Akustik, ışık özellikleri ve ulaşılabilirlik gibi önemli ayrıntılar, konser salonuyla kongre merkezinin aynı amaca hizmet edemeyeceği gibi gerçekler, gözardı edildi.

İÇ BURKAN HAYALET

AKM’nin terk edilmiş bir kültür sanat merkezinden sembol politik mekana dönüşmesi, Gezi eylemleri sırasında oldu. Politik sloganlarla dolu pankartlarla süslenen AKM’nin “cezası” herhalde o günlerde kesinleşti...

Gezi ve Taksim boşaltıldığından beri polis ve TOMA çemberinde “korunan” AKM, önünden her geçişimde iç burkan bir hayalete dönüştü.

Keşke sadece dış görüntüsüyle sınırlı kalsa... Canım mekanın nasıl çürümeye terk edildiğini , içindekilerin nasıl hurdacılara satıldığını Cumhuriyet’teki fotoğraf ve haberlerden öğreniyoruz.

Politik çekişmeleri, egoları ve kişisel çıkarları bir yere kadar anlıyoruz da... Milyonlarca insanın yaşadığı , bir o kadarının ziyaret ettiği bir “megakent”in nasıl doğru düzgün bir konser sahnesi olmaz?

Nasıl olur da tarihsel bir niteliği de olan bu sembol bina, kaderine terk edilmek bir yana, talan edilir?

Nasıl olur da kültür ve sanat, alışveriş merkezlerinin bodrum katı tekeline bırakılıp, sadece belli bir zümrenin ulaşabileceği bir “faaliyet” olarak kısıtlanır?

İnsan gerçekten utanıyor.

Hele o çok özenilen, aşık atılan Avrupa şehirlerindeki konser salonlarına giderseniz, kahroluyor.

PHILARMONIE DE PARIS

Paris’te, “klasik müziği halka daha ulaşılabilir kılmak , sevdirmek” adına Ocak ayında yeni bir konser salonu açıldı: Philarmonie de Paris.

Şehrin fakiriyle zenginini ayıran halkada, göçmen mahallesi Pantin’in yanı başındaki Parc de la Vilette’de yükselen bu modern binada iki hafta önce bir konsere gitme fırsatını yakaladım...

Mimar Jean Nouvel’in tasarladığı konser binası, hem modern mimarisi hem akustiğiyle tek kelimeyle büyüleyiciydi. Sahne, 360 derece görülebilecek şekilde, bir arena gibi tasarlanmış... Sonuç, mükemmel.

Philarmonie de Paris, hakikaten klasik müzikte “eşitliğin mabedi ” olacak mı, bilinmez. Ancak 10 euroya bile bilet bulunabilen konserlere daha genç ve bütçesi kısıtlı kesimin geldiğine bizzat şahit oldum.

Peki Paris’in onlarca büyük konser sahnesi varken, neden İstanbul’un bir tane esasalı kapalı konser salonu yok?
Müzik, ruhu beslediği gibi halkları birleştirir, eşitler... AKM, Türkiye’de bu vizyona sahip hiçbir iradenin olmadığının kanıtı. Çok yazık.

2400 SEYİRCİ KAPASİTELİ

- Yedi yılda tamamlanan Philharmonie de Paris, 386 milyon euroya mal oldu.
- Binanın tepesi, mimarın göçmen mahallelerin dışlanmışlığına ithafen tasarladığı yüzbinlerce metal güvercinle dolu.
- Binanın açılışı, Charlie Hebdo’da can verenleri anmak üzere düzenlenen bir konserle, Cumhurbaşkanı Hollande tarafından yapıldı.
- 2.400 seyirci kapasiteli konser salonuna ek olarak eğitim, prova ve sergi alanları da mevcut.
- Haftasonu aile konserleri ve sabah konserleri 12 euro.

Mehveş Evin - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları