Tarih:
17.07.2013
Ne kadar ‘erkek’siniz!
Mehveş Evin, ''İnternet siteleri, “yazarlar bugün ne dedi” derlemesi yaparken 18 isim arasında ancak bir kadına yer veriyor!''
Lacivert ceketli adamların boncuk gibi yan yana dizildiğini gördüğümde “buradan hemen koşarak kaçmak lazım” hissine kapılırım.Türkiye, bir lacivert ceketli adamlar ülkesi. Yeni değil, daha önce de böyleydi. Hatta lacivertlerle birlikte hakiler ve apoletliler hakimdi.
Nüfusun yarısını oluşturan kadınlara yer yok bu sahnede. Daha ziyade perde arkalarında, yardımcı görevlerde, vitrinde, en çok da eşlerinin “arkasında” görüyoruz onları.
Gençlere bu tabloda hiç yer yok.
Haliyle bu büyük erkekler kulübünde, ister bıyıklı, ister alabros tıraşlı olsun, herkes birbirine inanılmaz benziyor. Ve kadınların göründüğü/etkin olduğu alanlar, giderek daralıyor.
Sadece siyaseti ve devlet bürokrasisini kastetmiyorum... “Özel” sektör medyaya bakın, ne kadar az kadının karar verici konumda olduğunu görürsünüz. En fazla kariyeri yazar olarak yapabiliyorlar, o zaman bile esamesi okunmuyor kadınların.
İnternet siteleri, “yazarlar bugün ne dedi” derlemesi yaparken 18 isim arasında ancak bir kadına yer veriyor!
Kadınlar tesadüfen doğranmıyor
TMSF’nin el koyduğu son gazete medya grubu Akşam’da, ağırlıklı olarak kadın yazar ve yöneticiler, kapının önüne birer birer konuldu. Son örneği, Ankara temsilcisi Çiğdem Toker.
Meslektaşım ve eski mesai arkadaşım Nurcan Akad, Sabah’tan NTV’ye, Akşam’dan Habertürk’e, son üç-dört yılda işinden olan başarılı kadın gazetecileri sayarken şöyle diyor:
“Kadınlar tam da kendilerini esaslı biçimde gösterdikleri dönemde tasfiye ediliyor. Hep kadınların doğranması tesadüf olmasa gerek!”
Tesadüf olmadığı, iki haftada dokuz kadın gazetecinin işinden olmasından belli.
Kadınların genel olarak ve hangi tarafta durursa dursun, inandıklarından daha zor taviz verdiğini, bu yüzden daha kolay gözden çıkartıldıklarını düşünüyorum...
Ancak sorun, medyada hep var olan erkek egemen yapılanmadan ibaret değil.
Akşam grubunda yıllar evvel çalıştığımdan rahatlıkla şunu söyleyebilirim: Kurumda pek çok sorun vardı ama kadınların yükselebildiği, eşitliğin diğer medya kurumlarına göre daha içselleştirildiği bir yerdi. Merkez medyada ilk kez başörtülü bir kadın yazar, Akşam’da yazdı.
Devletin gazeteye el koymasıyla “lacivert ceketli-tek sesli erkekler korosu”nun hakimiyeti daha da belirginleşti.
İki iftar arasındaki fark
Hükümet yanlısı ve muhafazakar yayınlarda durum farklı değil... Kadınlar sadece görüntüde var. Veya “yönetici erkeklerin ideolojisi”ne uydukları müddetçe... Kimse kusura bakmasın, istisnalar kaideyi bozmuyor.
Medyada erkek egemenliğinin iyice kök salması, renksizliğin, tek sesliliğinin, anti demokratik kültürün daha da yerleşmesi demek.
Oysa toplumun önemli bir kesimi, sokaklara dökülürken tam da buna isyan ediyor!
Aradaki fark, resmi iftar sofralarıyla yeryüzü sofraları arasındaki fark kadar belirgin: Birinde ceketli-ceketsiz adamların hakimiyeti göze çarpıyor. Diğerinde kadınlı-erkekli, farklı yaştan, sınıftan, farklı kesimlerin bir araya geldiği daha eşit, daha çoğulcu bir tablo ortaya çıkıyor.
Bu tablo fevkalade rahatsız ediyor olmalı ki çevik kuvvet otobüsleriyle bir yaya yolu (İstiklal) boydan boya kapatılıyor...
Lacivert ceketli, tek sesli adamlar ne kadar çabalasa, ne kadar koltuğuna sarılsa da kötü bir haberim var: O devir geçti.
Başsağlığı bile yok
- Acaba Gezi gözaltıları, tutuklamaları, ortamı daha fazla germek, kutuplaştırmak, insanları daha fazla sokağa dökmek için bilerek mi yapılıyor? Yoksa başka türlü ne yapacaklarını bilemedikleri için mi?
- Beş genç gösterici hayatını kaybetti. Kimse başsağlığı dilemedi. Hala komada olanlar, ağır yaralılar, gözünü kaybedenlere geçmiş olsun denilmedi.
- Aksine, evlere baskın yapılıyor, üniversiteliler, gazeteciler, meslek odaları hedef alınıyor, cenazelere saldırılıyor. Aksine, failler araştırılmıyor, salıveriliyor. Sonra “yetti artık gösteriler” diye sızlanmak, “bunlar darbe istiyor” diye karalamak, nasıl bir insanlık hali?
Milliyet/Mehveş Evin
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları