Tarih:
23.08.2014
Nefreti, vahşeti 'ama'sız sorgulayın
Mehveş Evin; Yukarıdaki satırlar, IŞİD denen yamyamlardan can havliyle kaçan Türkmenler, Ezidiler, Kürtler, Hıristiyanlar için de yazılabilirdi.
Birçok kadın ve çocuk, doğdukları şehir ve köylerden kaçırıldı. Bu sırada komşular onlara gelip saklamayı önerdi. Yaşadıkları panik sırasında başıboş çocuklar anında kaçırıldı, genç kızlar zorla götürüldü. Erkekleri kadınlardan ve çocuklardan ayırdılar; erkekler acımasızca katledildi.Yukarıdaki satırlar, IŞİD denen yamyamlardan can havliyle kaçan Türkmenler, Ezidiler, Kürtler, Hıristiyanlar için de yazılabilirdi.
Ama bu yazılanlar, 1909’daki “Adana katliamı”nın tanığı Zabel Yesayan’ın, İttihat ve Terakki’nin gayrimüslimleri sistematik imhasını anlattığı bir rapordan alındı.
Paris Konferansı’nda Ermeni delegasyonuna sunulan bu belgeye, tarihçi Ümit Kurt ve gazeteci Alev Er ulaştı. Agos gazetesi de manşetine taşıdı.
Biraz samimiyet
1915 ve sonrasında Ermeni kadınların maruz kaldığı korkunç muameleyi anlatan raporun tamamını, http://www.agos.com.tr’den okumanızı tavsiye ederim.
Neden?
Birincisi, Anadolu topraklarında yaşanan zulmü bilmeden, araştırmadan bugünü anlamlandırmak mümkün değil.
İkincisi, bugün X grubunun Z grubuna yaptığı zulmü kınayacak ve önüne geçeceksek, her şeyden evvel samimi olmamız gerek. Her tür önyargıyı bir yana bırakıp dil, din, etnik grup demeden “insan”ı görelim. (X ve Z’nin yerine İsrail, Filistin, Türk, Kürt, Ermeni, Sünni, Alevi, zenci, beyaz, istediğinizi koyabilirsiniz.)
Üçüncüsü, yaşanan bunca acıya rağmen bugün bile süren ayrımcılığın, nefretin hiç masum olmadığını ve nerelere varacağını görün, “ama”sız sorgulayın.
Katiller aynı
İster Gazze’de olsun, ister Güney Kürdistan’da, sivillere yönelik kırımlarda her daim kadın ve çocuklar, en korunmasız hedefler.
Kadınları taşlayarak öldüren ve pazarda satan, gazetecilerin kafasını kesenler kadar, köyleri yakan, sistematik işkenceden geçiren, toplu infazlar yapanların da katil olduğunu unutmayın.
Bazı okurlarım, Lice’deki bayrak hadisesi üzerine yazdığım yazıyı “taraflı” olmakla eleştirdi. Aynı çevreler, Ermeni kırımı hakkında da benzer tepkileri verebilir.
Onlara diyeceğim şu: Lütfen önce kendi tarihinizi, farklı kaynaklardan öğrenin. Eğer gerçekten ne yaşandığını umursuyorsanız... Bulunduğunuz yerden, size yalan yanlış sunulan haber ve söylemleri ezberlemekten vazgeçin. Gidin, vahşeti bizzat yaşayanlarla, yaşadıkları yerde konuşun.
Bilin ki kimliğiniz ne olursa olsun, bugün görmezden gelirseniz yarın benzerini siz veya çocuklarınız da yaşayabilir.
HATADAN DÖNÜLEBİLİR Mİ?
Suriye iç savaşı patladığında bugünleri öngörenler vardı, ama ya ‘Esad’çılıkla ya da abartmakla suçlandı. 3.5 yılın ardından tüm dünya IŞİD vahşetini konuşuyor.
Oysa her şey burnumuzun dibinde gelişti; Hatay’dan Urfa’ya, cihatçılar sınırlarda fink atarken herkes üç maymunu oynadı. Gündelik çıkar ve politikalardan öteye geçilemedi.
Türkiye dahil, Batı ülkeleri bu canavarı kendi elleriyle yarattı. Şimdi çaresizlik içinde fidyeler ödeniyor, tavizler veriliyor, hatta sınır kapıları açılıp türbeler pazarlık konusu yapılıyor.
İşin ironik tarafı, peşmergeyle PKK, IŞİD’e karşı savaşabilen tek güç. Batı bunu gördüğü için destek veriyor. Bizse yıllardır konuştuğumuz barışı hâlâ sağlam temellere oturtamadık; birbirimizle çatışmaya, öldürmeye devam ediyoruz.
Mehveş Evin - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları