Tarih:
27.06.2013
Nükleer karşıtları ‘olağan şüpheli’
Mehveş Evin, 'Nükleer enerjiye karşı olmak, gözaltına alınma sebebi olabilir mi?'
Nükleer enerjiye karşı olmak, gözaltına alınma sebebi olabilir mi? Normal şartlarda tabii ki hayır. Dr. Ful Uğurhan, Akdeniz Oyunları açılışında yaka paça stadyumdan götürüldüğünü anlatıyorMersin’de yaşayan tıp doktoru Ful Uğurhan, Akdeniz Oyunları açılışında gözaltına alınıp, birkaç saat sonra bırakılan nükleer karşıtlarından biri... Başına gelenler, olaylar sırasında yaşanan binlerce hak ihlalinin yanında ayrıntı kalabilir. Ama bırakın eylem yapmanın, çadır kurmanın, slogan atmanın; nükleer karşıtı olmanın bile yaka paça gözaltına alınmakla sonuçlanabileceğini gösterdiği için paylaşmak istedim.
Yeşil Gazete’de (yesilgazete.org) yayınlanan mektubuna, töreni uzun zamandır heyecanla beklediklerini belirterek başlamış Dr. Uğurhan. Bu süreçte Gezi’ye destek için Barış Meydanı’nda kurulan çadırlara polisin son derecede anlayışlı davrandığını belirtiyor. Ancak bu tablo, 19 Haziran’da değişmiş. O gece çadırlar söküldü, Toma’nın ilaçlı suyuyla müdahale edildi:
“O gün dalga geçer gibi Mersin’in bütün caddelerine ‘Tüm Mersin halkı açılış seremonisine davetlidir’ yazan pankartlar astılar. Oysa Mersin’de hiç kimse açılış töreni bileti bulamıyordu. Biletler satışa çıktıktan 20 dakika sonra tamamen tükenmişti!”
20 Haziran’da Mersin’de Gezi Parkı eylemlerine destek olmak için yürümek isteyen gruba polis müdahale etti, 2’si polis 6 kişi yaralandı.
Ruju alayım da slogan yazma
Ruju alayım da slogan yazma
Dr. Uğurhan, güç bela bulduğu bir biletle stadyuma gidebilmiş: “Çevre illerden, ilçelerden, köylerden otobüslerle insan taşındı, gelenlere lahmacun, ayran, su dağıtılıyordu... Nükleer Karşıtı Platform’dan tanıştığımız sekiz kişiyle üç araçla alana geldik. Girişte çantalarımızdaki kalemleri, rujları topladılar. Rujları neden aldıklarını sorduğumda ‘Etrafa yazı yazılmasını önlemek için’ olduğunu söylediler.”
Yerine oturan Uğurhan açılışı beklerken yanına, üç sivil polis gelerek kimliğini istediğini anlatıyor. ”Neden?” diye sorunca, hakkında ihbar olduğu yanıtını almış. İhbar ne? Cevap yok... Bundan sonrasını Uğurhan’dan dinleyelim:
“Kimlik sorgulaması sürecinde etraftakilerin kötü bakışları arasında düştüğüm durum yüzünden bağırmaya başladım. Üç kadın polis beni yerimden kaldırmaya çalıştı. Her zaman yakındığım kilolarım bu sefer işe yaradı! Beni yerimden kaldıramayınca üzerime bir sürü erkek polis çullandı ve beni yaka paça dışarı attılar. O sırada seyircilerden birinin ‘Susturun şu pislikleri’ dediğini duydum. O zaman avazım çıktığı kadar ‘Nükleer santral istemiyorum’ diye bağırdım.”
Yerel gazetenin başlığı
Karakola götürülen Uğurhan, diğer sekiz arkadaşını orada görünce gülmeye başladıklarını anlatıyor: “Yerel bir gazetenin başlığında yazdığı gibi ‘olağan şüpheliler’ yakalanmıştı!”
Diğer arkadaşlarının içeri girmeden tanınıp gözaltına alındığını anlatan Uğurhan, sonuçta üç saat kötü kokulu bir koridorda alıkonulduktan sonra bırakılmış.
Mersin’de, açılış nedeniyle olay çıkmasın, slogan atılmasın, pankart açılmasın ve Başbakan kızmasın diye geniş güvenlik önlemlerinin alınması belki anlaşılabilir... İyi de bunu nereye kadar engellersiniz, nasıl her şeyi kontrol etmek uğruna bilet bile satmazsınız?
Hiç kimse sırf görüşü nedeniyle böyle bir muameleyi hak etmiyor. Sadece bu örnek bile insan hakları ihlalidir. Ruj toplayacak, ‘ihbar var’ bahanesiyle bir vatandaşı küçük düşürecek kadar ileri gidilebiliyorsa, varın siz düşünün eylem yapanlara neler layık görülüyor... Türkiye kendini bu kadar küçük düşürmek zorunda değil.
Mehveş Evin - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları