loading
close
SON DAKİKALAR

Pembe otobüs deme, bacaklarını topla!

Mehveş Evin
Tarih: 19.04.2014

Mehveş Evin; Erkeklerin bacaklarını aça aça oturmasına ezelden beri illet olurum.

Erkeklerin bacaklarını aça aça oturmasına ezelden beri illet olurum. Evinde, makamında istediği gibi otursun, bana ne. Ama toplu taşıma araçlarında başkalarını -özellikle kadınları- rahatsız ettiklerinin pekala farkındalar.
Yaptığının ayıp olmaktan öte, taciz olduğunu fark edemeyenler ise uyarıyı görünce mahcup olup toparlanma ihtiyacını hissedecek.
Nedir o uyarı? “Bacaklarını topla!” kampanyası! İstanbul Feminist Kolektif’in (İFK) eylem fikri, sosyal medyada ilgi görünce kendiliğinden kampanyaya dönüştü. Kadınlar, çektikleri fotoğrafları #yerimiişgaletme ve #bacaklarınıtopla diye paylaşmaya başladı.
Erkekler de çağrıya destek çıkarken Yeni Şafak gazetesi, kendine vazife edindi. Ve Saadet Partisi’nin iki yıl önce önerdiği “pembe metrobüs” fikrini tedavüle soktu.
Bununla kalmadı. Çarenin kadınlara özel otobüste olduğunu belirtip “Gözler İBB’ye çevrildi” diye pasını attı.

Her erkek tacizci mi?

Yeni Şafak “gözlerini İBB’ye çevirmiş” olabilir amma, pembe otobüs fikri sosyal medyada ters etki yarattı.
Neticede amaç, erkeklere başkalarına saygı duymayı öğretmek, hareketlerine çeki düzen vermelerini istemek. Kadınları toplumdan hastalıklı gibi ayırıp pembe otobüslere doldurmak değil!
Daha vahimi, böyle bir uygulama kadınları pembe otobüse binmeye mecbur eder: Malum, Türkiye’deki zihniyet “karma”ya binenleri “yollu” diye damgalayabilir! Al başına belayı.
Kaldı ki böylesine bir uygulama, erkekler açısından da aşağılayıcı. Durakta bekliyorsun, pembe otobüs geldi diyelim. Erkekler, kös kös kenara mı çekilecek?
O zaman, her erkeğin potansiyel tacizci olduğunu kabul etmiş olmaz mıyız? Yoksa amaç, toplumun her alanında kadınlarla erkeklerin arasına daha fazla engel koyup, bir arada yaşamayı öğrenmelerini engellemek mi? Plajdan restoranlara, parklardan toplu taşıma araçlarına uzanan bir “haremlik selamlık” kültürünü dayatmak mı?
Oldu olacak kaldırımları da pembeye boyayın herkes cinsiyetine özel kaldırımdan yürüsün! (Tabii yürüyecek kaldırım bulursanız!)

Japonya örneği de yanlış

Haberde, Japonya’da da benzer uygulamaların olduğu hatırlatılıyor. Her “ama X ülkede var” örneğinde olduğu gibi, bu da yanlış. Wikipedia bile okumuyor musunuz yahu?
Japonya’da tren ve metrolarda yaşanan “elleme” vakaları, mevcut cezalarla engellenemeyince toplu taşıma şirketleri, farklı uygulamalara başlamış. Önce polisin desteğiyle posterler asılmış, cezalar artırılmış.
Ancak tacizci-fortçu erkekler sınır tanımamış! Bunun üzerine 2000’de geç saatlerdeki trenlere “kadınlara özel vagon” uygulaması başlamış. Başka şirketler de harekete geçmiş.
Kimi hafta içi günün en kalabalık saatlerinde, kimi hafta içi her saatte kadınlara özel vagon tahsis etmiş. Bu vagonlara çocuklar, engelliler ve yaşlılar da binebiliyor.
Yani Japonya’da kadınlar için ayrı bir otobüs veya tren yok: Belli saatlerde, toplumun dezavantajlı kesimlerinin binebileceği vagonlar var.
Japonya, kadın-erkek eşitsizliğinde Türkiye kadar olmasa da epey kötü durumda: WEF’in yıllık raporunda, 101’inci sırada yer alıyor. (Türkiye 136 ülkenin arasında 120’nci olmayı başardı!)
Mesele, kadın-erkek eşitsizliğinde geri olan ülkeleri değil, ilerleme sağlamış ülkeleri örnek almak olmalı.

MARQUEZ VE MÜLKİYE

* Gabriel Garcia Marquez... Siz, ömrünüzü edebiyata olduğu kadar ifade özgürlüğü mücadelesine adadınız... Kitabın “bomba” sayılabildiği, kitap satanın hapse gönderilebildiği bir ülkenin vatandaşı olmanın ne demek olduğunu, en iyi siz anlardınız.
* İnanabiliyor musunuz? Mülkiye Kılınç, Foucault’nun, Hikmet’in, Telli’nin kitaplarını “bir PKK’lıya” sattığı için suçlanıyor. Bu yüzden ikiz bebekleriyle birlikte 19 Mayıs’ta cezaevine gidecek!
* “Gabo”, bu dünyaya veda ettiniz. Ama yazdıklarınızın etkisi yüzyıllar sürecek... Sayenizde hiç yalnız değiliz. Mülkiye de değil! Hapisten kurtulması, sizin gibi düşünen, özgürlük için mücadele eden insanlarla mümkün.

Mehveş Evin - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları