Tarih:
21.08.2012
Plajda ayrı, her yerde ayrı
Mehveş Evin, ''Vatandaşımız ‘Allahın denizi’ demeyi çok sever ya''...
Ereğli’deki plaja kimseye sormadan kondurulan ‘tesettür duvarı’na ‘utanç duvarı’ diye yazmak hoş değil. Ama buradan hareketle kadınlar plajı istemek de bir o kadar sorunlu.Tatili geçirdiğim yerde birkaç farklı plaja gittim. Ramazan olduğundan ortalık epey sakindi. Birinde sayıları çok az da olsa haşemalı kadınlar, bikinili kadın ve erkeklerle birlikte aynı iskeleden denize girip çıkıyordu. Gördüğüm kadarıyla kimse kimseye karışmıyordu.
Başka ve daha büyükçe bir plajda farklı bir manzarayla karşılaştım. Koca plajın göbeğinde, denizin giriş kısmında tahtadan bir paravan yapılmıştı. Bu paravanın ‘tesettürlüler için’ yapıldığını öğrendim.
Yakındaki bir köy kahvesinde yekten muhabbet ettiğimiz bir demirci ustası kendiliğinden konuya girdi: Birkaç yıldır bu plaj, bir tarikatın gözdesi olmuştu. Amaç, kadınların denize girerken yabancı gözlerden korunmasıydı. Ama bu da yeterli değildi.
Erkekler, plajı kullanan diğer insanları paravanın yanına bile yaklaştırmamaya başlamıştı. Üstelik plajda, mayoyla dolaşan kadın ve erkeklerin ‘çıplaklığından’ rahatsız oluyor onları uzaklaştırmaya çalışıyorlardı.
Vatandaşımız ‘Allahın denizi’ demeyi çok sever ya...
İşte, Allahın denizi bu sefer parayla değil ‘dini hassasiyetler’ başlığı altında parsellenmişti. Herkesin yıllardır kullandığı halk plajı, birdenbire ‘özel’ bir hale gelmişti.
Mahremin bekçileri
Mahremin bekçileri
Kadınların mahrem alanının bekçisi tabii ki erkeklerdi. Kimin, plaja nasıl gireceğinin kararını da onlar veriyordu. Yıllardır burada yaşayan ve tatile gelenler bu yüzden başka plajlara gitmeyi tercih ediyordu. Mahalle baskısı falan değil, alenen baskı vardı!
Karamürsel-Ereğli’de bir plaja kimseye sormadan yapılan ‘tesettür duvarı’na gelelim. Evet, bu duvar her ne kadar çirkin, zorlamacı ve doğaya zararlı olsa da üzerine ‘2012 utanç duvarı’ diye yazmak hoş değil. Yazılarına ve fikirlerine değer verdiğim Hidayet Şefkatli Tuksal’ın buna itirazını anlıyorum.
Ancak Tuksal, Ereğli’deki paravana yazılanları eleştirirken kadınlar plajı savunmasına geçiyor. Bunu yaparken söz konusu paravanın tam da ‘karışık’ bir plajın ortasına yapıldığını görmezden geliyor.
Kendi gibi mütedeyyin kadınların haklarından bahsederken başkalarının (kendi deyimiyle çıplaklık eşiği farklı olanların) haklarının gasp edilebileceğini atlıyor.
Teşhir mecburiyeti
‘Yahu, Allah aşkına, bu ülkede kadınların ayrı bir mekânda, bedenlerini erkeklere teşhir etme mecburiyeti olmadan denize girme hakkı yok mudur? İlla erkeklerle beraber mi olmak zorundalar?’ sözleri, aslında meselenin özü.
Bu bakıştaki tek sorun, plajda mayo giymenin bedenin teşhir edilmesiyle eşit görülmesi değil. Aynı mantıktan hareket ederek, alışveriş merkezlerinde de restoranlarda da erkek-kadın ayrımı yapılmasını talep edebilirsiniz.
Buna karşılık kimse bu ülkede çıplaklar plajı açılmasını teklif dahi edemez.
OneLove festivalinde alkol satışını bizzat engelleyen, dindar gençlik yetiştireceğini söyleyen bir iktidar varken... Din hiçbir şekilde tartışılamaz ve ‘dini hassasiyetler’ deyince akan sular dururken...
Demokratik hakları öne sürerek kadınlara ayrı plaj talep etmek bana doğru gelmiyor.
KADINLAR PLAJI ZATEN VAR
-Yavuz Semerci, Hidayet Hanım’ın yazısı üzerine İstanbul’da kadınlar plajının eksikliğinden bahsetmiş. Eskiden Caddebostan’da varmış.
-Yavuz endişelenmesin, İstanbul’da Rumeli Kavağı’nda bir kadınlar plajı varmış. Altınkum kadınlar plajı tanıtımında, ‘biz bayanların’ gönül rahatlığıyla denize girebilecekleri bir plaj ve daha fazlasını vaat ediyor.
-Evet, Kadınlar Plajı’na haftanın her günü ‘bayan hostesler’ eşliğinde günü birlik gidiş-dönüş plaj turları düzenleniyormuş. Hostes vurgusuna dikkat. Sadece plajda değil yolda da erkeklerle yan yana gelme ihtimali sıfır!
Mehveş Evin-Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları