loading
close
SON DAKİKALAR

Radikal’siz hayat

Mehveş Evin
Tarih: 25.06.2014

Mehveş Evin; Kalan üç beş ''direnen gazete''ye sahip çıkmazsanız, olacağı budur.

Siyah Beyaz, Yeni Yüzyıl, Yeni Binyıl ve son olarak Radikal... Hepsi kendi döneminin önemli, tabiri caizse “referans” gazeteleriydi.

Bu yayınlar, ana akımda yer bulamayan veya kıyı köşeye sıkıştırılan “haber”leri manşet yapıyor... Sol ve liberal cenahın aydınlarına daha fazla yer veriyor...

Ve en önemlisi, masa başında değil sahadaki muhabirlerin tarafsız, ilkeli, habercilikleriyle öne çıkıyordu. Pek çok genç muhabir bu gazetelerde yetişti, pek çok yazar bu yayınlarla daha geniş kitlelere seslenebildi.

İster beş bin satsın, ister 55 bin, söz konusu yayınların etki alanı çok daha büyüktü.

Türkiye’nin demokratikleşmesinde, basın özgürlüğünün gelişmesinde önemli bir rol oynadılar. Bu yayınların sonu, bir dönemin de sonuna işaret ediyordu.

İçerik kraldır

Şimdi de Radikal “kâğıda veda etti” deniyor. Ancak “online platform”a taşınan Radikal’in, bildiğimiz içerikten uzak olacağı ortada.

Her ne kadar küçülse, yayın çizgisini yumuşatsa ve format değiştirerek sonunu hazırlasa da Radikal her şeye rağmen “alternatif yayın” kimliğini korumak için direndi.

Siyaseten Radikal’in son yıllardaki duruşuna burun kıvırmak kolay.

Kaç ana akım gazete Gezi olaylarını Radikal gibi manşete taşıyabildi ve fikri takip yapabildi?

Kaçı, arkeolojiden kentsel dönüşüme, hukuk skandallarından çevre talanına, Türkiye gündemine oturan “ilk”lere imza atabildi?

Magazine bayılan ana akım gazetelerden kaçı kültür ve sanat haberlerinin hakkını verebildi?

Kendimizi kandırmayalım: Evet, dünyada basılı yayınlar zorda, bazıları dijitale geçiyor. Ancak R. Murdoch’ın söylediği “Content is king” yani “İçerik kraldır” kuralı değişmedi.

Büyük kayıp

Gazete tirajları ve reklamda genel anlamda düşüş yaşansa da 2013’te dünyada gazete tirajları bir önceki yıla göre yüzde 2 arttı.

Pek çok gazete, kâğıttan tamamen vazgeçmektense internetteki varlığını, içeriğini çeşitlendirmenin yollarını aradı.

Kısacası, Radikal yaşatılmak istenseydi en başta içeriğine sahip çıkılır, havuz malzemesi yapılmazdı.

Fatih Yağmur, İsmail Saymaz, Elif İnce, İdris Emen, Pınar Öğünç gibi nice genç ve ülkenin en yetenekli gazetecileri “yeni” Radikal’de artık yok.

Yıllardır beynimizi besleyen, bazen ters köşeye yatıran, bazen hiç duymadığımız sesleri (kadın, işçi, Kürt hareketi, sivil toplum, LGBTi) duyuran Radikal 2 de artık yok.

Kusura bakmayın ama içi boşaltılan, ajans haberleriyle kotarılan bir ‘dijital Radikal’, ancak Radika olur!

Basın özgürlüğünde 154’üncülüğe kadar gerileyen Türkiye için, Radikal gibi bir gazetenin kepenklerini indirmesi, ekonomik değerlerle ölçülemeyecek kadar büyük bir kayıptır.

Kalan üç beş “direnen gazete”ye sahip çıkmazsanız, olacağı budur.

GAZETENİN SONU MU?

-Newspaper Death Watch (Gazete Ölüm Nöbeti), gazetelerin “düşüş”ünü ve gazeteciliğin yeniden doğuşunu gözlemliyor. 2007’den bu yana ABD’nin kuzeyinde 12 “metro gazetesi” yayınına son vermiş.

- Batı’da 2007’deki ekonomik krizle birlikte kan kaybeden gazeteler, organizasyonlarında büyük değişikliklere giderek toparlandı.

- Üstelik dijitalle kâğıt aboneliği bir arada pazarlanmasından elde edilen gelir, bir yılda yüzde 499 arttı. (Kaynak: Amerikan Gazeteciler Birliği)

- Sadece New York Times değil, ABD’de 450 yayın dijital abonelik sistemine geçti.

Mehveş Evin - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları