Tarih:
29.12.2014
Roboski’yle hesaplaşmak
Dördüncü yılına giren Roboski katliamı üzerinene isabetli, ne acıtıcı yazmış Ümit Kıvanç...
Dördüncü yılına giren Roboski katliamı üzerinene isabetli, ne acıtıcı yazmış Ümit Kıvanç:Roboski, yanlışlığın, değersizliğin, entrikanın, vicdansızlığın, hukuksuzluğun adı...Roboski bir ayna. Roboski bir dürbün. Oradan bakınca millet topluca aynı yerde.
Peki, nasıl bir yer bu?
Güvenlik güçlerinin çocuklara alenen nişan alabildiği, füze veya gaz fişeği attığı, göz çıkardığı, kafatası kırdığı...
Medyanın da marifetiyle Kürt, Alevi, Ermeni, Ezidi, Rum, Musevi, her azınlığın, her farklı sesin bazen alenen, bazen alttan alta “düşman”ilan edildiği...
Günahların, suçların, vahşetin üzerinin örtüldüğü bir yer.
“Hakaret” suçlaması veya “suç örgütü” iddiasıyla, gencecik insanların şak diye tutuklanabildiği...
Roboski’de 19’u reşit olmayan, 34 insanın öldürülmesine dair tüm soruşturmaların kapatılabildiği bir yer.
Hep aynı döngü
Dört yıl geçti. Roboski’de bırakın adaletin tecelli etmesini, hiç ilerleme kaydedilemedi.
Önemli belgeler “devlet sırrı” diye damgalanarak karanlık kasalara kilitlendi.
Meclis Araştırma Komisyonu’nun raporu umuttu; fakat yine sonuca varılamadı.
Dava, sivil mahkemeden alınıp askeri mahkemeye verildiğinde ne olacağı belliydi: Askeri savcı “suçun olmadığı”na hükmetti.
Ve yine bildik döngü: Yıllardır sorumluların ortaya çıkarılması için mücadele eden Roboskili aileler, tüm iç hukuk yolları tükenince AİHM’e başvurdu.
Dün onbinlerce yurttaş, Roboskililerle dayanışmak için oradaydı.
Hangimizin “Roboski faili meçhul değil, faili meşhur bir katliamdır” yazan pankartlara itiraz etmesi mümkün?
Kendine güvenen korkmaz
Devletin sorumluluğu üstlenmesini beklemek, eski Türkiye’de imkansızdı, yeni yüzyılda hayal oldu...
Ne yazık ki toplumun bir kesiminin Kürtlere önyargılı bakışı da değişmedi.
Değişen tek şey, elimizdeki tek umut şu: 21. Yüzyılda artık bilgi eskisi gibi saklanamıyor, üzeri bildik reflekslerle örtülemiyor...
Eğer alternatif ve sosyal medya olmasaydı, medya muhtemelen Roboski’yi 90’larda yaptığı gibi manipüle edebilecek, yok sayabilecekti.
Nice köy katliamı, işkence, faili meçhul cinayet işlendi bu topraklarda. Bilen, umursayan kaç kişi acaba?
Bugün Roboski’nin hesabının verilememesi biraz da bundan. Devlet bir yerinden “açık” verse, gerisi çorap söküğü gibi gelir diye korkuyor.
Oysa kendine güvenenin gerçeklerden korkacak hiçbir şeyi yoktur. Korkulması gereken şey, suçun üzerini örtmek için sakatlanmış bir adalet anlayışını icra etmekte ısrar etmek.
GÜZEL ŞEYLER KÖŞESİ
* Türkiye’de bir bataklığın koruma altına alınabileceği kimin aklına gelirdi? Eşi benzerine hiçbir yerde rastlanmayan bitkilerin korunması için hiç yılmadan çalışan sivil toplum söz konusu olunca, pekâlâ mümkün!
* Dünyanın önemli ekolojik mirasları arasında yer alan Sürmene-Köprübaşı’ndaki Ağaçbaşı Turba Bataklığı, Ekim ayında doğal SİT alanı olarak tescillendi.
* Altı yıldır Turba bataklığı için mücadelenin başında, Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği var. Derneğin Başkanı Yrd. Doç. Dr. Coşkun Erüz’ün önderliğindeki proje, WWF Türkiye destekli.
* Dernek, bataklık konusunda Trabzon’da kamu ve sivil toplumda farkındalık yaratmak için eğitimler veriyor. Bölgede yetişen olağanüstü bitki çeşitliliğini anlatan bir fotoğraf sergisi de düzenlendi. Ne mutlu Trabzonlulara...
Mehveş Evin - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları