loading
close
SON DAKİKALAR

Savaşa hazır mıyız?

Mehveş Evin
Tarih: 01.09.2012

Mehveş Evin yazdı, Sorsanız, herkes “savaşa karşı”! Ancak realite böyle değil.

Dünya Barış Günü olarak kutlanan 1 Eylül gününde savaştan bahsetmek olacak şey mi, diyeceksiniz... Çok haklısınız!


Ancak bu soruyu bugün sormak, her zamankinden daha önemli ve gerekli. Çünkü siyasetçiler, uzmanlar, hatta gazeteciler, Suriye’deki iç savaşı “hangi politika doğru?”, “mülteci sorunu” ve “Kürt meselesi” üzerinden tartışıyor.
Oysa yıllardır “düşük yoğunluklu” bir savaş yaşayan ve bunu bir türlü sona erdiremeyen Türkiye’nin, hızla Ortadoğu savaşına sürüklendiğini görmek için kristal küreye gerek yok.

Pek az “yetkili”, hakikaten “o an” gelirse, yani Suriye’yle alenen savaşa tutuşursak ne olabileceğini açıkça ifade ediyor. Sanki Türkiye için sorun, Hatay ve sınırdan ibaretmiş gibi bir tavır alınıyor.
Oysa savaş, her zamankinden de yakın. 

Cin şişeden çıktı

Sorsanız, herkes “savaşa karşı”! Ancak realite böyle değil. Adım adım savaşa yaklaşırken olan bitenin Türkiye’ye nelere mal olacağını kimse kestiremiyor. Bu konuda eleştiri yapmak, hatta sorgulamak bile “Baasçılık”la eşdeğer tutuluyor!

Kısa dönem hafızamızı tazeleyelim mi?

-  Haziran ayında Suriye, Türk savaş uçağını düşürdüğünde savaş ihtimali ilk kez ciddi biçimde gündeme geldi. Gerginlik, zar zor da olsa geçiştirildi.

-  Bu arada jetin nerede ve nasıl düşürüldüğü konusunda Genelkurmay birbiriyle çelişen beş açıklama yaptı. Hala jet konusu bir muamma.

-  Başbakan Erdoğan, saldırının ardından “angajman kuralları”nın değiştiğini açıkladı... Genelkurmay, sınırdaki birliklere yeni kuralları gönderdi. Buna göre Suriye’den Türkiye sınırına güvenlik riski ve tehlikesi oluşturacak her askeri unsur, bir tehdit olarak değerlendirilecek ve askeri hedef olarak muamele görecek...

-  Neyse ki şimdiye kadar böyle bir şey olmadı ama içerideki terör ve çatışmalar tırmandı. Bizler, her gün kalkan cenazelerle meşgulken yaz boyunca Hatay’daki kamplara mülteci akını devam etti.

-  Üç gün önce Esad, zaten düşman gördüğü Türkiye’yi açıkça suçladı ve “Suriye’de dökülen kandan doğrudan Türk hükümeti sorumludur” dedi.

Göçmen kampı mı?

Bu arada Suriye’den Türkiye’ye kaçanların sadece göçmen değil, silahlı militanlar olduğunu yeni yeni öğreniyoruz! Savaşçıların varlığı, kamplarda eğitim ve silahlandırma iddiaları sanki “insani” bir sorunmuş gibi yansıtılıyor ya, vallahi pes.


 Farkında mısınız bilmiyorum ama işler çığırından çıkmış vaziyette. Sanki sorun yokmuş gibi, bizi hiç etkilemeyecekmiş gibi davranma şansımız giderek azalıyor.


Hepimizin önce kendimize, sonra yönetenlere şu soruları sormasının zamanıdır:


 Savaşa girmek istiyor musun? Çocuğunu, abini, kardeşini, arkadaşını, akrabanı Suriye’de savaşırken görmek istiyor musun? Gelen cenazeleri “vatan sağ olsun” diye kucaklamaya hazır mısın? Savaşın ekonomik, sosyal ve toplumsal yıkımlarına “evet” diyor musun?


 Benim hepsine cevabım, bin kere hayır! Barış gününüz kutlu olsun.
 
BARIŞSEVERLER NE YAPACAK?

-  İsrail-İran savaşı, şimdilik Türkiye-Suriye çatışmasından bile uzak görünüyor. Ancak yıllardır dillendirilen “İsrail, İran’ı vuracak” senaryosunun gerçeğe dönüşme ihtimali giderek güçleniyor.

-  Dünkü Milliyet’in manşetinde İsrail ve İranlı barışseverlerin “Not ready to die in your war-Sizin savaşınızda ölmeye hazır değiliz” afişleri vardı. Vurguya dikkat: Bu SİZİN savaşınız. Halkların değil!

-  Bizim barışseverlerimiz de sesini duyurmaya çalışıyor. Dün akşam barış için kadın girişimi, “savaş istemiyoruz, silahlar sussun” diye Taksim’de sessiz bir oturma eylemi düzenledi.

-  Antakya Yeşilpınar’da “Barışa Çığlık” başlıklı bir bildirge yayınladı. Bu çağrı, bugün Kadıköy’de yapılacak barış mitinginde seslendirilecek. (Başlama saati: 12:00)

-  İnsan Hakları Derneği, “Kürt sorununun barışçıl çözümü” için bugün saat 19.30’da herkesi beyazlar giymiş olarak Dolmabahçe önünde buluşmaya çağırıyor.

-  Kendini “sol”da tanımlayanlar haricinde barış için sesini yükseltenlerin olmaması ne acı... Oysa hepimiz bu acıları yaşıyoruz. Ancak bir araya gelebilirsek buna bir son verebiliriz.

Milliyet/Mehveş Evin

 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları