Tarih:
24.05.2014
Şiddetin ezberini bozmak
Mehveş Evin; Yine aynı oyun sahnede: Soma’da ihmal var, suç var, insan haklarının hiçe sayılması var.
Yine aynı oyun sahnede: Soma’da ihmal var, suç var, insan haklarının hiçe sayılması var. Fakat sanki bu cinayet daha 10 gün önce işlenmemiş gibi, yoğun bir gündem değişikliği çabasına şahit oluyoruz.Sanki sorumlular hesap verdi, adil yargı güvenceye alındı... Sanki mağdur ailelere destek ve madencilerin haklarında düzelme oldu...
Soma faciası hepimizi kenetleyeceğine... Siyasetten medyasına, sendikasından iş dünyasına, herkes şapkasını önüne alıp “Biz nerede yanlış yaptık” diyeceğine...
Yine ırkçılık ve nefret körükleniyor, yine düşmanlık ve kutuplaşma üzerinden siyaset yapılıyor.
Şimdi de 301 ölümün sorumlusu gazetecilermiş gibi, isimleriyle hedef gösteriliyor. Herkesin yazdıklarına, söylediklerine katılmak zorunda değilsiniz elbet. Eleştirebilir, eğer suç işlendiyse yargıya başvurursunuz.
Ancak bunu yapacak olan hükümet değil, ancak söz konusu yayınlardan mağdur olduğunu iddia eden yurttaşlar olabilir.
Bir strateji olarak kutuplaştırma
Soma faciası, hepimizin yüreğini dağladı. Herhangi bir ülkede benzer bir rezillik yaşansa, doğal olarak insanlar sokağa çıkar, isyan eder. Ancak Türkiye’de “bu görüntü hiç olmasın” isteniyor:
Herkes evinde otursun, dersine çalışsın, köle gibi çalışsın, vergisini versin, ne olduğunu sorgulamasın, Soma’ya para yollayarak vicdanını rahatlatsın mantığı...
Okmeydanı’nda perşembe günü, biri cemevinde cenazeye katılan, diğeri gece süren çatışmalar esnasında, iki yurttaşımız can verdi.
Başbakan, bu ölümler üzerine “Polis nasıl sabrediyor, bilmiyorum” diyerek polisi daha fazla suç işlemeye, insanın (özellikle de Alevi!) canına kastetmeye teşvik eden sözler sarf ediyor.
Bunların bilinçli yapıldığını, nefret söyleminin “bir strateji” niyetine, bilhassa kullanıldığını artık hepimiz, çok acı bir biçimde öğrenmiş olmalıyız.
Soğukkanlı olmak
Gezi’nin yıldönümü yaklaşır, Batı eleştirilerinin dozu artar ve Türkiye emin adımlarla otoriter bir rejime kayarken, dikkati başka yerlere çekmekten, yeni düşmanlar yaratmaktan başka çözüm üretemiyor AKP.
Bu nedenle tetikçi yayınlarda ve iktidarın söyleminde anti-semitizm, Batı düşmanlığı, muhalif basın ve Alevi nefreti itinayla körükleniyor.
Hrant Dink cinayeti, Roboski’de üzerine bomba yağdırılan Kürtler, Gezi’de öldürülen gençler, yolsuzluk skandalları, Suriye’de muhaliflerle karanlık ilişkiler ve son olarak Soma faciası, herhangi bir siyasi iradenin kaldıramayacağı ağırlıkta suçlara işaret eden iddialarla yüklü.
Henüz hiçbirinin yargısı tamamlanmadığı, en beteri adalete dair ümit kalmadığı için toplumun bir kesiminde öfke büyüyor. Çok zor ama, imkânsız değil. Soğukkanlılığı korumak, daha etkin birleşmek ve alternatif muhalefet biçimleri geliştirmek hâlâ mümkün.
Şiddete şiddetle değil, ezber bozarak etkili cevap verilebilir. Aksi takdirde, korkarım insanların sokaklarda, madenlerde, inşaatlarda veya kocaları eliyle katli artarak sürecek.
KORSAN SERGİ!
* Beyoğlu sokaklarında dolaşanlar, birkaç gündür “korsan sergi”ye denk geliyor. Her gün yaklaşık 100 fotoğraf, afiş gibi her yere asılıyor.
* Zabıtalar, Gezi direnişini anlatan afişleri indirmek için çaba harcasa da kovalamaca bir süre daha sürecek gibi.
* Gezi’nin birinci yıldönümünde bu afişlere denk gelenler, fotoğraf çekip sosyal medyada #DirenGeziParkı hashtag’iyle paylaşıyor.
Mehveş Evin - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları