Sığınma evinden kadın konukevine
Mehveş Evin, Ne de olsa kadınlar misafirlik yapmaya değil, şiddetten korunmak için bu merkezlere gidiyor...
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Türkiye’deki sığınma evlerinin yetersizliğiyle ilgili yazım (Kadınlar İçin Kumbara, 19 Kasım) üzerine telefon edip önemli bilgiler verdi.
Güzel haberle başlayalım: 2011 Temmuz’unda 1014 kadın ve çocuk kapasiteli, toplam 48 sığınma evi bulunuyordu. Aile bakanlığı, bu rakamın 2012 Kasım itibarıyla 76’ya çıktığını açıkladı. Toplam kapasite ise 1850’yi buldu.
Bu arada bakanlık, Başbakan’ın hoşlanmadığı “sığınma evi” kelimesini değiştirip “kadın konukevi” veya ŞÖNİM diyor artık. ŞÖNİM, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’nin kısaltılmışı.
İsim değişikliğine gerek var mıydı, tartışılır... Ne de olsa kadınlar misafirlik yapmaya değil, şiddetten korunmak için bu merkezlere gidiyor.
Ama ismi ne olursa olsun, önemli olan şiddet gören kadınların başvuracağı yeterli sayıda, güvenlikli ve uzman kişilerin çalıştığı mekânların hizmete açılması.
Kapasite yeterli mi?
Her şeye rağmen yolun başında olduğumuz ortada. Belediyeler Yasası’na göre, nüfusu 50 binin üzerinde olan her belediyenin bir sığınma evi açması gerekiyor.
Hacettepe Üniversitesi’nden Doç. Dr. Nüket Paksoy Erbaydar’ın araştırmasına göre, Türkiye’de nüfusu 50 bini aşan 200’den fazla belediye bulunuyor. Fakat yüzde 80’den fazlasında sığınma evi yok. Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin standartları ise sığınma evlerinin kapasitesini, her 7.500-10.000 nüfusa karşılık kalacak bir yer olarak öngörüyor:
“Türkiye’nin nüfusu 2011 sonu itibarıyla 74.724.269. Buna göre, kadınlara sığınma evlerinde sağlanması gereken kalacak yer kapasitesi 7472 olmalı. Açılması gereken kalacak yer sayısı ise 5613.”
Bu hesaba göre sığınma evi sayısı ve kapasitesi, yeterli olmaktan çok uzak.
Kurdele yetmez
Bardağın boş yanını görmek değil derdim. Bakanlığın çabaları takdir edilmeli, desteklenmeli. Sosyal sorumluluk projeleri, kurdele takan veya morarmış gözle poz veren ünlülerle sınırlı kalmamalı. Hayırsever zenginler, cami ve okul yapmaya biraz ara verip, kadınlar için sığınma evi açmaları için teşvik edilmeli.
En önemlisi bu evler, bağımsız kadın örgütlerinin denetimine açılmalı. Devletin bu kadar büyük bir sorunla tek başına mücadele etmesi hem imkânsız hem de demokratik devlet anlayışına ters.
İyi niyet yetmez, “Ben yaparım”la olmaz, güçler birleşmeli.
KADININ BEYANI YETERLİ
* Bakanlık, 14 pilot ilde kurulması ve 2013 yılına kadar tüm illerde yaygınlaştırılması planlanan ŞÖNİM’lerin İstanbul, Ankara, Antalya, Bursa, Adana, İzmir, Trabzon, Denizli, Samsun, Şanlıurfa, Mersin illerine açılış onayını vermiş. Diyarbakır, Malatya ve Gaziantep illerinde de açılış çalışmaları devam ediyor.
* Kadın konukevlerine sadece fiziksel şiddet değil, sözel, duygusal, ekonomik, cinsel şiddet mağdurları veya bu şiddet türlerine uğrama riski bulunan kadınlar da başvurabiliyor. Çocuklarıyla birlikte gelip yatılı kalabiliyorlar.
* Bakanlık, kadın konukevlerinde kadınlara hiçbir ayrım gözetilmeden, sadece beyanı dikkate alınarak hizmet verildiğini vurguluyor.
* Kadın konukevi veya ŞÖNİM’lere başvuran kadınlara hukuki, sosyal ve ekonomik destek sağlanıyor.
Koza’dan açıklama
Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven’le yaptığım röportaj üzerine, bölgede altın çıkaran Koza Altın’dan açıklama geldi:
* Bilimsel raporlara göre, siyanürlü altın çıkarmanın kansere yol açtığı kanıtlanmamıştır.
* Sayın Özgüven’in “O yörede bunlara karşı çıkan benden başka kimse olmadı. Para vermek istediler olmadı. Yurt yaptırmak istediler, izin vermedim” sözleri asılsız iddialardır. Bergama’da erkek öğrenci yurdu inşa ettik.
* Sayın Özgüven, “Altın panelini bastılar” diyor. Ancak bu panelde asıl saldırıya uğrayan, mağdur edilen şirketimiz çalışanları ve maden işçileridir.
Milliyet/Mehveş Evin
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları