Tarih:
28.08.2015
Silopi’de bir gün: ‘Ya barış gelir ya da bizi topyekun katlederler…’
Mehveş Evin; Her gün yeni çatışma, operasyon, sokağa çıkma yasağı, ölüm ve yaralanma haberleri geliyor.
Her gün yeni çatışma, operasyon, sokağa çıkma yasağı, ölüm ve yaralanma haberleri geliyor. Ancak hem sansür, hem derin kutuplaşma nedeniyle Güneydoğu ve Doğu hakkında basında yanlı, eksik, bazen de çarpıtılmış bilgi bombardımanı altındayız.Yerel bir gazetecinin şahane tespitiyle “Biz, olan bir şeyi veremezken onlar (havuz medyası) olmayan haberi veriyorlar…”
İşte tam bu nedenle gazeteci meslek örgütü temsilcileriyle (ÇGS, Basın-İş, TGS) olup bitenleri yerinde görüp değerlendirmek üzere Diyarbakır ve Şırnak’a gittik.
24 Ağustos’ta Silvan Belediyesi’ne vardığımızda, Diyarbakır valiliğinin sokağa çıkma yasağı ilanıyla karşılandık. İletişim kanalları (cep telefonları, internet) yine kapatılmıştı. Oysa geçen haftadan bu yana HDP’lilerin kurduğu diyalogla hendekler kapatılmış, çatışmalar bitme noktasına gelmişti. Ancak barikatlar duruyordu.
Silvan Belediyesi Eş Başkanı Yüksel Boydak’ın verdiği bilgiye göre sabah saatlerinde askeri araçlar ilçeyi kuşatmıştı. HDP ve DBP’liler, kaymakama ‘gençlerle görüşüp tansiyonu düşürmek istediklerini’ söylese de buna izin verilmemişti.
Vali: Emre gerek yok
TOMA’larla sokağa çıkma yasağı ilan edilirken ortalık ıssızlaştı. O sırada Tekel Mahallesi’nden silah, hatta havan topu sesleri gelmeye başladı.
Son kalan esnaf dükkanını kapatırken çarşıya indik. Bir TOMA ve akrep, “Dağılın, daha hızlı, daha hızlı” anonsuyla bizi kovalamaya başlayınca kendimizi tarihi Selahattin Eyyubi Camii’nin bahçesine atarak zor kurtardık.
Böylece bir haftada ikinci kez Silvan’da ‘ohal’ uygulamasının şahidi oldum.
Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy’la iki gün sonra yaptığımız görüşmede gözlemlerimizi aktardık. Aksoy, “Hiçbir sivilin zarar görmemesi için büyük çaba sarf ediyoruz. Sokağa çıkma yasağı, sınırlı olarak üç mahallede uygulanıyor. Kurtarılmış bölge algısı yaratılıyor, bu kabul edilebilir şey değil. İletişim kesilmesine dair bilgim yok” karşılığını verdi.
Valiye, “Operasyon nereden yönetiliyor?” diye sorduğumuzda, “Emre gerek yok. Kapatılan sokakları açmak emniyet güçlerinin görevidir” dedi.
Kilometrelerce yolda sıfır kontrol
Ertesi sabah, Cizre ve Silopi’ye gitmek üzere yola çıktık… ‘Barış’ zamanında bile yollarda mutlaka devlet kimlik kontrolü yapardı. Silvan ve Lice’de de dikkatimizi çektmişi; 215 km’lik Diyarbakır-Cizre karayolunda da hiçbir kontrol noktasına rastlamadık…
Bunda, son zamanlarda güvenlik güçlerine yönelik mayın ve bombalarla yapılan saldırıların etkisi olmalı.
Diyarbakır’ın aksine Şırnak’a bağlı Cizre ve Silopi’de, Ağustos başında pek çok sivil öldü ve yaralanmıştı. Silopi HDP İlçe Eş Başkanı Ali Alın, 7 Ağustos sabahı mahalleden gelen telefonlarla uyandıklarını aktardı: “Sabaha karşı özel harekat timi basmış. Başak Mahallesi’nde açılan ateşte bazı evlerde yangın çıktı. İkisi tamamen, altısı kısmen yandı. İtfaiye ve ambulansların olay yerine ulaşmasına izin verilmedi. Yaralılarını hastaneye taşıyanlar, polisin doktora ‘Önce bizim yaralılarımıza bak’ diye zor kullandığını anlattı. Zaten o doktor görevden alındı. Yaralılardan birini polis hastanede infaz etti. Gelen vekillere bile silah çekildi.”
Peki ne olmuştu da işler bu noktaya gelmişti? İHD Silopi raporuna göre sokaklarda hendek kazılması üzerine polis, Başak Mahallesi’ne baskın yapmıştı. Gerginlik çatışmaya dönüşmüş ve olaylarda bir polis ve üç sivil hayatını kaybetti.
Karşıdan evine ateş açılmış
Fakirlikten bile can yakıcı olan, savunmasız insanların ne zaman kendilerine doğrultulacağını bilmedikleri bir namlunun ucunda yaşamaya alışmaları…
Silopi’nin Başak (Zap) Mahallesi’nde çatışmalar durulsa da taşları sökük, bazıları yıkılmış duvarları sloganlarla dolu sokaklarda tek tük insan var. Kimi sokakların başı, taşlarla, hatta kamyonla kapatılmış.
Bazı duvar ve kapılarda çok sayıda mermi deliği göze çarpıyor.
silopi4Pencerelerden meraklı kadın başları uzanıyor, derken çocuklar çıkmaya başlıyor. Evleri ziyaret ederken peşimize takılan çocuk sayısı, fareli köyün kavalcısı misali, 20-30’u buluyor.
Mehveş Evin
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları