Tarih:
02.09.2013
Sizi gidi sizi
Mehveş Evin, ''Tekrarlamaya gerek var ama faydası oluyor mu, bilmiyoruz''...
Ne zaman “eyy!” diye cümleye başlasa, “eyvah” diyoruz. Tespit, Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin’e ait:“Erdoğan en çok nelere kızıyor? Cümle ‘ey’ diye başlayınca dikkat!”.
Ey’lerden Nobel Barış Ödülü de birinci tekil şahıs olarak nasibini aldı, BM de... İslam dünyası da, medya da... “Gezici”ler eksik kalacak değil ya!
“Eyy Geziciler! 10 tane ağaçla başladınız değil mi, acaba bir tane ağaç diktiniz mi?”
Yanlış kitleye sorduğunu kendi de biliyor, ama olsun. Maksat sinir etmek. Maksat, ana muhalefetle yıllardır sürdürülen ilkokul müsameresi tadındaki polemiklere kapı açmak.
Torununa çemkiren dede
İlginçtir, bu defa “Gezici”lere karşı zoraki de olsa bir şekerleşme tonu fark ettim. “Sizi gidi sizi” tam torunlarına çemkiren dede uslübu değil mi?
Erdoğan, sizi gidi siz diyerek, kanalistanbul’u, üçüncü köprüyü, yeni havaalanını, Ankara’nın “modern” bir kent olmasını savunuyor.
Karşı çıkanları “Önümüzü kesmek, hizmeti engellemek istiyorlar” diye suçluyor, hukuksuzluktan dem vuruyor.
Acaba? Üçüncü köprüden bir örnek verelim: Köprünün ÇED raporu hâlâ yok, “yanlış yere” yapıldığı rezaleti ortaya çıktı, ama inşaat tam gaz... Kim hukuksuz iş yapıyor?
Söz kent ve ranta gelmişken, iktisatçı-yazar Mustafa Sönmez’in “Kent, Kapital ve Gezi Direnişi ”ini (Nota Bene Yayınları) mutlaka alın, okuyun.
Gezi sonrası yayımlanan kitapların en derinliklisinde Sönmez, 80’lerdeki küreselleşmeyle birlikte AKP’nin inşaat odaklı büyüme stratejisini rakamlarla anlatıyor, kent rantını ve sınıf mücadelesini bu minvalde analiz ediyor.
10 yılda 1 milyar m2 ruhsat
Önsözde “Dile kolay, 10 yılda 1 milyar metrekarelik ruhsata imza attı AKP hükümeti. Bunun bu ülkeyi, bu ülkenin en güzel kentlerini nasıl betonlaştırmak, nasıl tekdüze, karaktersiz, kimliksiz ucube şehirler haline getirdiğini tekrarlamaya gerek var mı?” diyor yazar.
Tekrarlamaya gerek var ama faydası oluyor mu, bilmiyoruz...
“Ama bundan sonrası o kadar kolay olmayacak. Kente, kentliye kapitalin saldırısına başkaldırı başlatıldı ve isyan büyüyerek artacak.”
Çünkü ezber bozuldu bir kere!
Gezi’den sonra, yani şimdi, yeni bir siyaseti, doğrudan demokrasiyi icra etme fırsatı çıktı.
Mustafa Sönmez’e göre, egemenleri en çok ürküten de bu:
“Sokak muhalefetini sürekli belirli parti kalıplarına ve bildikleri sığ seçim kulvarlarına sokmaya çalışıyorlar. Sokak hareketi, bu tuzağa düşmediği takdirde bozacağı çok ezber, oyun var.”
İstanbul’dan sonra Diyarbakır ve Ankara’da renklenen merdivenlere baktıkça, bozulan ezberi görüyorum ben.
İslami neoliberal rejimin inşası
* Sermaye birikimini inşaat odaklı ve rant eksenli sürdürmeye büyük ivme kazandıran AKP için, kenti metalaştırmak, amaçladığı otoriter İslami neoliberal rejimin inşasına denk gelen bir seçim.
* Doğrudan yabancı sermaye, sıcak para ve dış kredi olarak akan yabancı kaynak, 10 yılda yaklaşık 400 milyar doları buldu.
* Bu dış kaynak rüzgârıyla arkasında milli gelirin yüzde 43’ü büyüklüğünde dış borç kamburu, milli gelirin yüzde 10’una ulaşan bir cari açık belası yaratsa da yıllık yüzde 5 büyüme ivmesi yakalandı.
* Büyüme madalyonunda inşaat iyice ön plana çıktı. Kamu kesimi, büyümeyle beraber artan dolaylı vergileri kamunun ulaştırma yatırımlarının finansmanında kullandı. (Kent, Kapital ve Gezi Direnişi kitabından)
Milliyet/Mehveş Evin
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları