Tarih:
18.04.2013
Sizlere ormanlar feda olsun!
Mehveş Evin, 'Minareyi kılıfına göre hazırlamak için tüm hazırlıklar sürüyor'.
Mevcut havalimanları, İstanbul’a yetmiyor. Ancak kimse, Atatürk ve Sabiha Gökçen Havalimanı’nın nasıl daha randımanlı kullanılabileceğini, üçüncü alan için şehrin hangi bölgesinin daha uygun olabileceğini tartışmadı.Ne münasebet? Başbakan’ın ‘Çılgın Projesi’nin bir parçası olarak, haritada yer beğenildi: Şehrin kuzeyindeki 63 milyon metrekarelik orman alanı!
Minareyi kılıfına göre hazırlamak için tüm hazırlıklar sürüyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, üçüncü köprüyü ÇED’den (Çevre Etki Değerlendirme) muaf tutacak bir yönetmelik çıkarıverdi.
İstanbul’a üçüncü havalimanı henüz ÇED’den muaf değil! Hoş, olsa ne yazar, zaten hükümet istediği gibi kanunları, yönetmelikleri değiştiriyor.
Çevre ve Betonlaşma Bakanlığı!
Uluslararası anlaşmalarmış, çevre tahribatıymış, milyonlarca ağacın kesilmesiymiş, kuşmuş, temiz havaymış, iklim değişikliği tehlikesiymiş... Tüm bu kavramlar, Çevre Bakanlığı’nın varlığına, amacına ters!
Geçen hafta Ak-tel şirketinin, üçüncü köprüyle ilgili bakanlığa sunduğu ÇED raporu yayımlandı. Buna göre:
- Havalimanı yapılması halinde en az 657 bin ağacın ‘zaruri’ olarak kesileceği...
- 1 milyon 855 bin 391 ağacın ‘taşınabileceği’...
- Zira projenin yüzde 80’inin orman alanı olduğu...
Canlı yaşamın yok olacağı da yazılmış.
Eee hani orası maden alanıydı? Orman vasfı yoktu? Hiç merak etmeyin, aylardır orman ufak ufak kesiliyor ki zamanı geldiğinde orman niteliği kalmasın!
İçme suyu mu? Boşver!
İçme suyu mu? Boşver!
Havaalanının yapılacağı bölge kamulaştırılacak. Türkçesi, imar rantına açılacak. İstanbul’a içme suyu sağlayan Terkos Gölü’nü besleyen dereler kuruyacak.
Biraz heyelan riski falan olacak tabii, idare edin. Orman ve su eko-sistemi geri dönülmez biçimde tahrip olacak. Yılda 150 milyon yolcu kapasiteli havalimanı, elbette çok yoğun bir araç trafiğine (günde 100 bin araç!) neden olacak.
Karbon salım hesaplarıysa yapılmamış. Aman canım, İstanbul’u uçuracak böylesine bir projenin yanında iklim değişikliğinin lafı mı olur?
“Bak sen şu terbiyesizlere... Yahu kuşmuş, göçmüş, yeşilmiş, ağaçmış, bizi böyle lüzumsuz şeylerle ne uğraştırıyorsunuz? Bakın aynı anda dört uçağın inip kalkacağı bir mühendislik şahikası yapıyoruz. Hâlâ beğenmiyorlar!” diyenleri duyar gibiyim.
Şehri yaşanmaz hale getirecek projeleri onaylayan, dahil olan herkese sorum: Bu kadar vicdansız, bu kadar öngörüsüz ve bilgisiz davranmak, keseyi doldurmaktan başka ne işe yarayacak?
KUŞLARI AÇ BIRAKMA PROJESİ!
Proje alanının yüzde 90’ı orman, göl, mera gibi doğal yedide biri; yani sadece 1180 hektarı madencilik alanıymış... Kalanı orman, göl, mera.
- 3. Köprü ulaşım koridoru orman alanını kuzey güney yönünde ikiye bölecek. Terkos-Haliç ekolojik koridoru da bu alanın içerisinde!
- Alandaki toplam ağaç adedi 2 milyon 513 bin 341. Büyük çoğunluğu ‘taşınacak’mış! Peki eko-sistemi kim taşıyacak?
- Projede ‘kuşla mücadele’ lafı kullanılmış ya, bravo! Önemli bir göç alanı olduğundan, kuşların uçaklara çarpmasını engellemek için hayvanların yiyecek içecek kaynaklarının ortadan kaldırılması öneriliyor. Yani hayvanlar açlıktan ölsün! Zaten yaşam alanını ortadan kaldırdın...
- Bütün bunlar ne için? Ekonomik ömrü 100 yıl olarak hesaplanan bir proje için!
KANAL İSTANBUL’DAN DOLDUR BOŞALT
- Üçüncü havalimanı için hazırlanan ÇED raporuyla birlikte Kanal İstanbul’un detayları da netleşiyor.
- Buna göre kanalın uzunluğu, ‘İstanbul’a yaraşır’ bir şekilde 34 kilometre olacak! (Yeni Şafak)
- Havalimanı için gereken 2.5 milyar metreküp dolgu malzemesi ihtiyacının 1.5 milyar metreküplük kısmı, Kanal İstanbul’dan karşılanacak.
- Kalan 1 milyar metreküpü herhalde birkaç dağı taşı uçurarak doldururlar. Ne de olsa taş, toprak bol bizde!
Mehveş Evin - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları