loading
close
SON DAKİKALAR

Sur’a zırhlı araçtan bakan bir Hürriyet…

Mehveş Evin
Tarih: 01.01.2016

Mehveş Evin; Tayyip Erdoğan’ı Doğu Perinçek’le buluşturan çizgiye gönülden evet diyenlere zaten diyecek bir şey yok. Ama hala ‘gazete’ sayılan yayınların, kendi korkuları yüzünden bu feci savaşı körüklemesi affedilmez.

Mektup yazmalar, güzellemeler, bir ters-bir düz işlemeler yetmedi, cepheye diziliverdiler…

Hürriyet’in dünkü (29 Aralık) manşeti, ‘Kurşun yağıyor’ idi. Nerede yağıyor? Sur’da… Haberin kalan ‘4 N/1 K’sını boşuna aramayın, yok çünkü.

hurriyet_2015-12-29

Anlaşılan İsmet Berkan, zırhlı polis aracıyla Sur’un dış çeperine kadar gelmiş. Bu arada aracın teknik özelliklerini incelemiş.

Keşke bu yazı ‘savaş teknolojileri’ üzerine son gelişmeleri filan değerlendirseydi. Fakat Hürriyet bu, aksiyon bağımlısı. Sanırsınız ki ‘Homeland’ çekiyorlar.

Diyarbakır’da halkın ne yaşadığı, ne düşündüğü yok.

Bugünkü (30 Aralık) gazetede ise bir taksici ve garsonun görüşleri, ‘Erdoğan barışı getirir abi’ başlığıyla verilmiş.

hurriyet_2015-12-30

Misal, özyönetim talebini nasıl değerlendiriyorlar? Abluka altında yaşamak nasıl bir şey? Vatandaş olarak devletten istedikleri ne?

‘Hürriyet’in Sur’u’nda bunlar yok…

Hoş, Kabataş’ta genç bir kadının yarı çıplak erkeklerce tartaklandığını görmediği halde gördüğünü söyleyen bir gazeteci Sur’da ne görür? Orası da muamma…

Sınıfın belalıları ‘vur’ diye bağırınca

Tayyip Erdoğan’ın HDP’yi parça pinçik etmesi için ‘havuz medyası’na ihtiyacı yok. Konu Kürtler olunca derhal fabrika ayarlarına dönen Hürriyet gazetesi, bir önceki gün de DTK’nın özyönetim talebini de ‘Hendek bildirgesi’ diye verdi.

Keşke bir havuz danışmanına sorsalardı… Zira ‘AKP medyası’nın birinci sayfalarında Demokratik Toplum Kongresi’nin açıkladığı siyasi çözüm deklarasyonu yok sayılmıştı.

İyi de Kürtlerin siyasi çözüm önerileri ve özyönetim talebi, yeni bir şey mi? Neden Hürriyet’in ‘muhalif’ yazarları şimdi bu talebi ihanet, hastalık, sorumsuzluk olarak nitelendiriyor?

Anlıyoruz, bu ülkede gazetecilik yapıp korkmamak imkansız. Doğan Medya’nın yaşadığı kabus az şey değildi: AKP’li Boynukalın önderliğinde Hürriyet basıldı ve cam çerçeve indirildi. Yazar dövüldü, logosunda ‘Türkiye Türklerindir’ yazan bir gazete PKK’lı ilan edildi.

Üzerine 1 Kasım gelince Hürriyet’in yöneticileri ne yapacağını şaşırdı. Ne yapsak radara yakalanacağız, bari biz de cephede, ön saflardaki yerimizi alalım demiş olmalılar.

Hürriyet’in bu halleri, Amerikan filmlerinde sık rastladığımız bir sahneyi hatırlatıyor: Sınıfın belalı çocuklarının ‘döv’ haykırışları arasında, en zayıf olanı döverek kendini kanıtlamaya çalışan erkek çocukları vardır ya…

Özyönetim talebine alternatif öneren yok

Söz konusu Kürtler olunca gazetecilik de demokratlık da buhar oluyor…

DTK’nın özyönetim deklarasyonunun eleştirilecek çok yanı olabilir. Ancak Kürt siyasi hareketinin şimdiye kadarki politikalarıyla çelişmiyor. Beğenin beğenmeyin, bu politikayı yüzde 10’luk bir kesim destekliyor.

Özyönetim talebi ve içeriği beğenilmiyor, peki alternatif çözüm öneren var mı?

Silahlar sussun… İyi, güzel de nasıl olacak? Kürt siyasi hareketini, taleplerini marjinalleştirerek mi? HDP’lilere soruşturma açıp partiyi kapatmakla tehdit ederek mi?

Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir silahlı çatışmada devlet, örgüte ‘Hadi sen silah bırak ben de sonrasına bakayım’ demedi, diyememiş. Kürt meselesinde de diyalog yollarını açmadan silahların susmayacağı ortada.

Tayyip Erdoğan’ı Doğu Perinçek’le buluşturan çizgiye gönülden evet diyenlere zaten diyecek bir şey yok.

Ama hala ‘gazete’ sayılan yayınların, kendi korkuları yüzünden bu feci savaşı körüklemesi affedilmez.

Not: hendekler konusunda aylar sonra yapılan ilk düzgün iş, Ahmet Hakan’ın güvenlik analisti Metin Gürcan’la söyleşisiydi. Devletin üzerine düşenleri, yani meseleye empatiyle yaklaşmasını nazikçe hatırlatan Gürcan’ın yerine timli, askerli manşetlerin tercih edilmesi en büyük eksiklik.

Mehveş Evin - Diken

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları