Tarih:
25.03.2012
Süslü Cümleler Bizi Kurtarmaz
Birleşmiş Milletler’in açıkladığı yeni rapor, çevreyi korumama adına bu kafayla gidersek, değil gelecek nesiller, bizlerin duvara toslayacağını gösteriyor...
Birleşmiş Milletler’in açıkladığı yeni rapor, çevreyi korumama adına bu kafayla gidersek, değil gelecek nesiller, bizlerin duvara toslayacağını gösteriyor. Rapordaki önerilere baktım da; yoksa BM görevlileri de mi terörist?!“Dünya bir dönüm noktasında. Ekonomilerimizi dönüştürebilmek, toplumlarımızı daha adil ve eşitlikçi bir temele oturtabilmek ve ortak geleceğimizin muhtaç olduğu kaynaklar ve eko-sistemleri korumak için bakanlar, politikacılar, iş dünyası ve sivil toplum liderleriyle gençler dahil, herkese ihtiyacımız var...”
Bu sözlerin sahibi, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon... İstanbul’da ‘Küresel İnsani Gelişme Forumu‘ başlığı altında düzenlenen toplantıya yolladığı mesajda Ban, ‘acil eylem’ çağrısında bulundu. Forumda, yeni bir BM raporu da açıklandı.
Buna göre, Doğu Avrupa ve Orta Asya’da, yani bizim bulunduğumuz coğrafyada, fosil yakıtlara devlet desteğinin kaldırılması, ‘yeşil’ istihdama yatırım yapılması ve sürdürülebilir bir gelecek yaratmak için, sosyal koruma önlemleri alınması gerekiyor.
Daha açık yazalım... Bu kafayla gidersek, değil gelecek nesiller, bizler duvara toslayacağız. Aslında bizlerin, yani halk, bir grup akademisyen, medya mensubu ve sivil toplum derneklerinin yıllardır anlatmaya çalıştığı da bu. Tabii BM ortamında söylenince alkışlanıyor, biz söyleyince ‘çevreci denen tipler’ diye küçümseniyor hatta terörist olmakla suçlanıyoruz, o ayrı!
Terme, Gerze, Amasra...
Sosyal adalet, ekonomik büyüme ve çevrenin korunmasını birlikte ele alan, bütüncül bir politika uygulanması çağrısında bulunan BM raporuna dönelim. Ben, önerilerin yanlarına Türkiye ile ilgili küçük notlar ekledim... Anlayana!
* Fosil yakıtlara uygulanan teşviklerin kaldırılması, hem hanelere, hem de işletmelere doğru bir mesaj verecek. (Terme, Amasra ve Gerze’de planlanan termik santraller başta olmak üzere, tüm fosil yakıt projeleri durdurulsun.)
* Ulusal bir sosyal koruma zemini oluşturulması, iklim değişikliğine uyumu kolaylaştıracak ve çalışanların yeni ekonomik fırsatları yakalamasını güçlendirecek... Böylece adil ve kapsayıcı yapısal dönüşüm sağlanacak. (Hükümetin bunun için en başta İklim Değişikliği Eylem Planı’nı gözden geçirmesi şart.)
* Bölgedeki en büyük fırsatları sunan, yenilenebilir enerji, geri dönüşüm, enerji verimli binalar ve sürdürülebilir ulaşım gibi sektörlere yatırım yaparak, erkek ve kadınlar için yeşil ve insana yakışır istihdam yaratılabilir. (İnsana yakışır tanımını pek sevdim... Tüm ÇED raporlarının baştan gözden geçirilmesi sanırım ‘yeşil ve insana yakışır’ bir adım olur. Çevre, Orman ve Enerji Bakanlıkları’nın Kalkınma ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’yla ayrı telden çalmaması için masaya oturması, iyi bir başlangıç olabilir.)
* Etkin işgücü piyasası politikalarına ivme kazandırılması için; işsizlik yardımları, işgücü piyasası aracılığı ve ekonomik çeşitliliğin yanı sıra yeni işgücü niteliklerine yatırım yapılması gerekli. (En başta her yatırımın istihdam yaratacağı yalanına son verelim. Sonra da yamalı bohçaya çevirdiğimiz eğitim sistemiyle nasıl bir işgücü oluşturacağımızı ele alalım.)
* Hükümetler, sürdürülebilirliği ulusal ve yerel düzeydeki tüm kararlarında göz önüne almalı. Ayrıca, kamu satın alımlarında yeşil bir tutum göstererek, enerji ve çevre politikalarının sağlık üzerindeki etkilerini dikkate alarak ve özel sektörün sürdürülebilir kalkınmaya yatırım yapmasını sağlayarak liderlik sergilemeliler. (Dilovası’ndaki gibi üniversiteler ve belediye aracılığıyla, halk sağlığını tehdit eden araştırmaların engellenmemesi, öncelikli temennimiz... Akkuyu ve Sinop örneğinde olduğu gibi yabancı yatırımcıyı buyur edip halkın onayını almayan projelere yer vermekten vazgeçelim.)
* Üreticiler, tüketiciler, siyasi partilerle, bilimsel ve kültürel topluluklarda farkındalık yaratılmalıdır. Söz konusu olan onların yaşam kaliteleri olduğundan, gençler sürece dahil edilmeli. Kadınların bu çabalara katkısı kritik önemde. Sivil toplum kuruluşları, hükümetlerin sürdürülebilir kalkınma politikaları uygulamaları için baskı grupları oluşturmalı, kaynak yoğun sektörlerin baskılarına karşı durmalıdır. (Gençler, kadınlar bu ülkenin dört bir yanında, tam da sizin söylediğinizi yaptığı için sert müdahalelerle karşı karşıya... Hatta hapisteler! Hükümetin dikkatine, arz ederim efenim...)
Bu rapordaki önerilere baktım da... Yoksa BM görevlileri de mi terörist?!
Mehveş Evin
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları