Tarih:
28.04.2014
Tarihi yarımadayı mahvetmenin yolları
Mehveş Evin; Hey gidi İstanbul... Acaba daha fazla zulme katlanacak halin kaldı mı?
Hey gidi İstanbul... Acaba daha fazla zulme katlanacak halin kaldı mı?Sarıyer’den Zeytinburnu’na, Kartal’dan Beykoz’a, her köşeden sinsice fışkıran gökdelenlere... Mega projelere, yeni imar planlarına, köprülere...
Sağlığın, eşsiz güzelliğin ve geçmişin daha ne kadar dayanacak?
Hafta sonu, Saffet Emre Tonguç’un rehberliğinde (*), erguvanların son demlerini yaşayan Boğaz’da dolaşırken, tarihi yarımadanın güzelliğine bir kez daha hayranlıkla bakarken bunları düşünüp hüzünlendim...
Kanunun, kuralın, estetiğin esamisi okunmadığı için aklına esen, parayı basan, iktidara gelen, İstanbul’dan hoyratça yararlanmak, şekillendirmek istiyor.
Ezelden beri bu böyle: Adnan Menderes, Vatan Caddesi için türbeler ve camiler dahil, nice tarihi eseri yıktırmıştı.
“Deniz doldurup yol yapma”nın şahı, İstanbul’un en çirkin yapısı Gökkafes’e izin veren, Tarlabaşı’nı yıkan, Bedrettin Dalan’dı.
Deniz doldur, şerit yap
Ancak İstanbul, en hızlı değişimini şimdi, R. Tayyip Erdoğan döneminde yaşıyor. Mesela tarihi yarımada... “Kentsel dönüşüm” uygulamaları zaten tartışmalı olan, dünya mirası yarımadanın “yeni” imar planı Kasım 2013’te onaylandı.
Radikal’den Elif İnce’nin haberine göre tarihi yarımadanın çehresi şöyle değişecek:
1- Canım Sirkeci Garı, öğrenciliğimin en sevdiğim mekânı, tıpkı Haydarpaşa gibi otel oluyor. Sadece o mu? Sultanahmet Adliyesi, Yedikule TCDD Atölyesi, Yedikule Gazhanesi de... Üstelik kısıtlaması son derecede muğlak, “siluete aykırı olmamak!” Ne siluetler gördük, delik deşik edildiler...
2- Haydarpaşa-Cankurtaran arasında ikinci bir tüp geçiş projesi yolda. Günde 80 bin aracın taşınması planlandığı için, sahil yolunun (Kennedy) deniz tarafına iki şerit daha eklenecek, yani sekiz şeride çıkacak.
3- Tarihi yarımada, çok sayıda yeni katlı otopark ve yeraltı otoparkıyla dolacak. Yeşil alanlar, tescilli arkeolojik yeraltı kalıntılarına bile otopark yapılacak!
4- 2. Derece Koruma Bölgesi olan Samatya, Yedikule, Balat, Ayvansaray, Zeyrek gibi tarihi mahallelerde, eski binaların civarında yapılacak inşaatlardaki maksimum yükseklik 12.50 metreye çıkartılmış.
Trafiğe çözüm derken...
Bazıları, İstanbul’un kronik derdi trafiğe çözüm olacak ne varsa Boğaz’ı komple betonla kaplamak dahil!- kabul etmeye hazır.
Oysa bu projelerin pek çoğu, trafiğe asıl çözümü getirecek toplu taşımanın pratik ve yaygın hale getirilmesinden ziyade, özel araç trafiğinin artmasına neden olacak. Yayalar yine yaya kalacak!
Kaldı ki “herhangi” bir kara parçasından değil, tarihi yarımadadan söz ediyoruz! Şehrin ender parklarına sahip Yenikapı sahili, zaten miting alanı doldurması yüzünden koskoca bir beton yığınına kavuştu.
Şimdi, Kennedy Caddesi boyunca uzanan parklar da nasibini alacak...
En büyük becerisi ve para kazanma yolu “imar yolsuzluğu” olan bir ülkede, tarihi yarımadaya sahip çıkmamız şart.
Değişime değil; şehrin karakterine uymayan, bozan, zarar veren değişime karşıyız... Son nefesimize dek.
İTİRAZIM VAR!
Tarihi mahallelerde inşaat yüksekliğinin 9.5’ten 12.5 metreye çıkarılması önemsiz gelebilir. Rant kafasının bu izinle neler yapabileceğini, tarihi yarımadanın bu yükselmeyle neye benzeyebileceğini sizin muhakemenize bırakıyorum.
Üçüncü köprü ve havalimanı ile “trafik rahatlayacak” diye şehrin kuzeyi talan ediliyor. Madem öyle, neden ikinci bir tüp geçit yapılıyor? Trafik yükü azaltılacağına neden artırılıyor? Denizleri doldurmaya doyamadınız mı?
Dünyanın en çok pahalı otelinin yükseldiği şehir, herhalde İstanbul olacak. Ancak turizm, sadece zengin turist demek değil! Tarihi yarımadada pansiyonculuğu yasaklamak, orada yaşayan yerel halkın sonunu getirmek, bir oteller adası haline getirmektir.
(*) İstanbul’u tanıyın! “Boğaz hakkında her şey” turu için: http://www.saffetemretonguc.com
Mehveş Evin - Milliyet
Radikal’den Elif İnce’nin haberine göre tarihi yarımadanın çehresi şöyle değişecek:
1- Canım Sirkeci Garı, öğrenciliğimin en sevdiğim mekânı, tıpkı Haydarpaşa gibi otel oluyor. Sadece o mu? Sultanahmet Adliyesi, Yedikule TCDD Atölyesi, Yedikule Gazhanesi de... Üstelik kısıtlaması son derecede muğlak, “siluete aykırı olmamak!” Ne siluetler gördük, delik deşik edildiler...
2- Haydarpaşa-Cankurtaran arasında ikinci bir tüp geçiş projesi yolda. Günde 80 bin aracın taşınması planlandığı için, sahil yolunun (Kennedy) deniz tarafına iki şerit daha eklenecek, yani sekiz şeride çıkacak.
3- Tarihi yarımada, çok sayıda yeni katlı otopark ve yeraltı otoparkıyla dolacak. Yeşil alanlar, tescilli arkeolojik yeraltı kalıntılarına bile otopark yapılacak!
4- 2. Derece Koruma Bölgesi olan Samatya, Yedikule, Balat, Ayvansaray, Zeyrek gibi tarihi mahallelerde, eski binaların civarında yapılacak inşaatlardaki maksimum yükseklik 12.50 metreye çıkartılmış.
Trafiğe çözüm derken...
Bazıları, İstanbul’un kronik derdi trafiğe çözüm olacak ne varsa Boğaz’ı komple betonla kaplamak dahil!- kabul etmeye hazır.
Oysa bu projelerin pek çoğu, trafiğe asıl çözümü getirecek toplu taşımanın pratik ve yaygın hale getirilmesinden ziyade, özel araç trafiğinin artmasına neden olacak. Yayalar yine yaya kalacak!
Kaldı ki “herhangi” bir kara parçasından değil, tarihi yarımadadan söz ediyoruz! Şehrin ender parklarına sahip Yenikapı sahili, zaten miting alanı doldurması yüzünden koskoca bir beton yığınına kavuştu.
Şimdi, Kennedy Caddesi boyunca uzanan parklar da nasibini alacak...
En büyük becerisi ve para kazanma yolu “imar yolsuzluğu” olan bir ülkede, tarihi yarımadaya sahip çıkmamız şart.
Değişime değil; şehrin karakterine uymayan, bozan, zarar veren değişime karşıyız... Son nefesimize dek.
İTİRAZIM VAR!
Tarihi mahallelerde inşaat yüksekliğinin 9.5’ten 12.5 metreye çıkarılması önemsiz gelebilir. Rant kafasının bu izinle neler yapabileceğini, tarihi yarımadanın bu yükselmeyle neye benzeyebileceğini sizin muhakemenize bırakıyorum.
Üçüncü köprü ve havalimanı ile “trafik rahatlayacak” diye şehrin kuzeyi talan ediliyor. Madem öyle, neden ikinci bir tüp geçit yapılıyor? Trafik yükü azaltılacağına neden artırılıyor? Denizleri doldurmaya doyamadınız mı?
Dünyanın en çok pahalı otelinin yükseldiği şehir, herhalde İstanbul olacak. Ancak turizm, sadece zengin turist demek değil! Tarihi yarımadada pansiyonculuğu yasaklamak, orada yaşayan yerel halkın sonunu getirmek, bir oteller adası haline getirmektir.
(*) İstanbul’u tanıyın! “Boğaz hakkında her şey” turu için: http://www.saffetemretonguc.com
Mehveş Evin - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları