loading
close
SON DAKİKALAR

Unutmanın panzehiri kitap: Türkiye’deki IŞİD Ağları

Mehveş Evin
Tarih: 23.08.2018
Kaynak: Mehveş Evin-Artı Gerçek

Mehveş Evin: Meselenin özünde 'insanın bir kıymetinin olmaması' var, evet. Peki insan hayatı neden bu kadar ucuz bu topraklarda? Neden 'acı duyamıyoruz'?

40'ı çocuk, 56 kişinin yaşamını yitirdiğiGaziantep’teki “kına gecesi katliamı”nı hatırlayanınız var mı?

IŞİD’in Türkiye’de peş peşe düzenlediği canlı bomba saldırılarının Gaziantep halkası, ne çabuk unutuldu değil mi? Oysa üzerinden sadece iki yıl geçmiş…

Murat Sevinç, son yazısında birkaç yılda yaşanan katliam, iş cinayeti, suikastlerden örnek vererek, ne çabuk unuttuğumuzu sorguladı. Sevinç, Türkiye ortalamasının “acı duyamadığı”nı ve hiçbir kötülüğü “unutacak kadar olsun” zihnine buyur etmediğini yazdı. (Yazının tamamı)

Meselenin özünde “insanın bir kıymetinin olmaması” var, evet. Peki insan hayatı neden bu kadar ucuz bu topraklarda? Neden “acı duyamıyoruz”? Doğru yanıt verebilmek için elbette derin ve çok yönlü araştırmalar gerekiyor.

Bu soruya cevaplamaya çalıştığımda şu genellemeyi yapabilirim:

O kadar çok, o kadar dehşet verici olay, ihmal, sorumsuzluk üst üste yaşandı ki... Belki de “acı eşiğini” aştık. Giderek bireyselleşen yaşamlarımızda, sadece kendimiz ve birinci dereceden yakınlarımız için endişelenmeyi, dert etmekten ötesiyle ilgilenmemeyi seçtik. Ölümün bile ırk, ideoloji, mezhep ayrımcılığına uğradığı topraklarda “hepsi”nin ağırlığını taşımak (hatırlamak) fazla geliyor belki de.

UNUTMA VE UNUTTURMADA MEDYANIN ROLÜ

Devletin, siyasetçilerin ve medyanın gösterdiği tepkiler ve yargı aşamaları da bizlere çok şey öğretti:

Pek çok insan hakkı ihlali veya katliam davasında karşılaştığımız cezasızlık, sistematik unutturmanın, insan hayatını değersizleştirmenin bir parçası değil mi?

Sorgulama, isyan etme, adalet arama, en güzeli unut gitsin!

Bazen, acı çok yakına düşse bile adalet aramaktan vazgeçilebiliyor.

Misal “kına gecesi” katliamındaki mağdur ailelerin “terör tazminatı” aldıklarını ve Gaziantep’ten Kayseri’ye taşınan davayı “takip edemediklerini” gazeteduvar’da okuduk. 

Bu haberin yaygın medyada asla yer bulmayacağını tahmin etmek zor değil: Öldürülenin ve öldürenin kimliğine, iktidarı paylaşanların tepkilerine göre hassasiyet gösteren necip medyamız, tam 40 çocuğun 12 yaşlarındaki bir canlı bomba tarafından nasıl katledildiğini ve davanın neden gözden uzak yerlere taşındığını tabii ki sorgulamayacak...

Unutma, unutturmak için medya çok önemli görevler üstlendi.

Neyse ki hala, kalan küçücük alanlarda sıkışsa dahi, ısrarla 5N1K’nın peşine düşen, araştırmacı gazeteciliğin hakkını veren sınırlı sayıda gazeteci var.

IŞİD NEDEN VE NASIL YAPILANDI?

Genç meslektaşım Doğu Eroğlu, müthiş bir çalışmaya imza atmış. İletişim Yayınları’ndan çıkan kitabı “IŞİD Ağları- Türkiye’de Radikalleşme, Örgütlenme, Lojistik”te, Türkiye IŞİD’inin portresini çıkarmış.

Eroğlu başka bir ülkede yaşasa en önemli medya kuruluşlarında kapışılıyor olurdu... Bağımsız gazetecilik yapan Eroğlu, “neden ve nasıl”ı girişte anlatırken kamuoyunun IŞİD olarak tanıdığı yapının faaliyetlerinigazete ve dergi makalelerinde aktarmanın yetmez hale geldiğini belirtiyor.

2014’ten itibaren sahadaki görüşmeleri, gözlemleri ve “eksik” olduğunu belirtse de yegane kaynak olarak soruşturmalardaki telefon takipleriyle yazışmalardan faydalanmış. Bir kısmını kendi çektiği fotoğraflar, gazete küpürleri, belgeler ve şemalarla zenginleşen kitap; Türkiye’deki IŞİD yapılanmalarını ayrı bölümler halinde değerlendiriyor:

Ankara, İstanbul için birer bölüm, Gaziantep-Adıyaman yapılanmaları ve Konya- Adıyaman’daki yerel hücreler, lojistiğinden iletişim biçimlerine, ayrıntılarıyla kitapta yer alıyor.

Sürükleyici, dehşet verici, bilgilendirici olmanın yanı sıra, “neden bu bölgelerde IŞİD yapılanabildi” sorusuna da yanıt aramış Eroğlu. Örneğin Ankara’nın Hacıbayram mahallesinde İslam Devleti’ne katılım motivasyonları arasında maddi kazanç hevesi, kentsel dönüşümün eğitime erişime etkisi, suç ve uyuşturucu bağımlılığından arınma gereksinimi öne çıkıyor.

Eroğlu, giderek kutuplaşan bir toplumda, ötekini şeytanlaştırmak yerine, radikalleşme süreçlerini anlamaya çağırıyor bizi. Bunu son derecede nesnel, kişileri yargılamayan bir dil kullanmış.

Mutlaka okuyun. “Unutturma-uyutma-çarpıklaştırma” üçgeninden çıkmak istiyorsanız tabii.

IŞİD AĞLARI, Türkiye’de Radikalleşme, Örgütlenme, Lojistik. Doğu Eroğlu, İletişim Yayınları, 2018

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları