Tarih:
06.07.2015
Vatan nasıl bölünür?
Mehveş Evin; Türkiye’miz, Amerika’dan İsrail’e, Mısır’dan Suriye’den Çin’e, neredeyse her devletle çatışmaya, ters düşmeye pek kararlı görünüyor…
Türkiye’miz, Amerika’dan İsrail’e, Mısır’dan Suriye’den Çin’e, neredeyse her devletle çatışmaya, ters düşmeye pek kararlı görünüyor…Suriye bataklığınaasker gönderme ihtimali, AKP-MHP arasındaki gizli aşkın meyve vermesi, barış sürecinin oyuncakgibi hırpalanması, Çinli zannedilen her çekik gözlüye saldırılması gibi hadiseleri uzaktan izlemek, inanın hiç komik değil. Hakikaten çok, ama çok üzücü.
Peki dışarıdan nasıl göründüğümüzü merak ediyor musunuz?
Lütfen “dış kompleks”ten dem vurmayın: Sokağa çıkarken nasıl aynaya bakıyorsak, vatandaşı olduğumuz ülkenin başka yerlerde nasıl algılandığını da bilmek, görmek isteriz!
Amerika’da akademisyeninden çiftçisine kiminle sohbet etsem, bana IŞİD soruluyor.
Yaşadığı eyaletin dışına hiç çıkmamış insanında, bölgeyi yakından takip edenin de “Türkiye” deyince aklına gelen şey, IŞİD.
DEVEDEN IŞİD’E
Diyeceksiniz ki ortalama Amerikalı, Türkiye’nin nerede olduğunu bilmez, develere binilen, İslami kuralların geçerli olduğu bir Arap ülkesi zanneder.
O eskidendi... Türkiye, AB üyelik sürecini hızlandırdığı 2000’li yılların başında, her anlamda olumlu bir ivme yaklamıştı. Beş yıl öncesine kadar gerek doğuda, gerek batıda, merakla soruluyorduk.
Fakat bu dönem bitti. Türkiye’nin adı her gün medyada geçiyor; ancak hep IŞİD’le aynı haber içinde.
Cihatçıların Türkiye yolunu kullanarak Suriye’ye giriş çıkış yaptığı haberleri bile yeterli.
Yanı sıra, “Ak Saray” da en çok merak edilen konulardan. Bin yüz elli odasının nasıl kullanıldığı, nasıl ve hangi bütçeyle böyle bir binanın yapıldığını, halkın tepkisinin ne olduğunu soran çok.
Anlayacağınız, herşeyin büyüğünün mübah olduğu, tüketimle özdeşleşen bir toplum için bile Ak Saray, mizah konusu.
NASIL VATANSEVER OLUNMAZ
Siyasiler ne kadar farkında bilmiyorum ancak, uzaktan görünen Türkiye hiç de demokratik, barışçıl, umut vadeden bir manzara arz etmiyor.
Vatanın bölünmesinden dem vurarak barış sürecinin üzerinde tepinenlerin, kendi çıkarları ve dünya görüşü üzerinden 80 milyonu yönetmeye kalkanların anlaması gereken şu:
Ateşkesi tehlikeye atarak, nefret söylemiyle toplumu kutuplaştırarak, kendi “din ve ahlak” normlarını dayatarak, halkın önemli bir bölümünün taleplerini, hatta oyunu hiçe sayarak, hukukun ayaklar altına alınmasına seyirci olarak ve deresini, dağını, ağacını, toprağını, sahilini, denizini paraya tahvil ederek vatansever olunmaz.
Aksine. Vatan, işte böyle bölünür.
İSTANBUL İÇİN SEFERBERLİK
Benim gözümde Apple-tab-span" style="white-space:pre"> ülkeyi savaşa sürükleyen değil, savaşa karşı uyaran ve her daim “barış” diyenler vatanseverdir. Barış İçin Kadın Girişimi, buna en güzel örneklerden biri.
Türkiye topraklarına barış ve huzurun gelmesi için yıllarca farklı oluşumlar içinde çalışan kadınlar, Taksim’de yaptıkları yürüyüş ve açıklamada, umutlarının azaldığını ancak barışa olan inançlarının her zamankinden daha güçlü olduğunu açıkladılar. Kadınlar, barış noktaları oluşturarak her tarafa yayılma çağrısı yaptı.
KADINLARIN BARIŞ ÇAĞRISI
Benim gözümde vatansever, “böyyük” projeler uğruna hukuksuz, kuralsız, yolsuz yatırımlar yapanlar değil; şehirlerini, ormanlarını, derelerini savunanlardır. Vatansever, Çinli avına çıkan ırkçılar değil; sokak sokak, ağaç ağaç şehrini korumak için birleşen Kuzey Ormanları Savunması’dır.
KOS, İstanbul için seferberlik çağrısı yapıyor. Tüm İstanbullular,başta imza vererek bu kampanyaya destek olabilir.Kuzey Ormanları ya da şehrin herhangi bir noktasında bir ağacı, bez parçasıyla işaretleyerek ‘kardeş’ ilan edip sahip çıkmaya davet ediliyor.
Kendine “vatansever” diyen, İstanbul’un yok olup gitmesine izin vermez, veremez. Öyleyse ‘nefesol.kuzeyormanlari.org‘ sitesinde imza vererek başlayın.
Mehveş Evin - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları