loading
close
SON DAKİKALAR

Yalvarırım bana aşktan söz etme

Mehveş Evin
Tarih: 12.03.2013

Mehveş Evin, Beyoğlu’ndaki sergiyi günde 400 kişi geziyor...

Bir oda dolusu erotik Türk filmi afişi ve beyaz bir bornoz... Canan’ın işi, ‘Haset, Husumet, Rezalet’ sergisinin en çarpıcı eserlerinden. Beyoğlu’ndaki sergiyi günde 400 kişi geziyor

“Nihayet bu iğrenç dünyadan gitmeyi başardım. Ölmenin, ölmeye çalışmanın bu kadar zor olduğunu söyleselerdi alay ederdim. 15 yaşında anladım insanların ne mal olduğunu. Ben fahişe olmak için yaratılmamışım, hassas ve duygusalım. Öldüğümü kimse bilmesin. Peruklarımı yakıp, küllerini savurun. Müslüman geleneklerine göre gömülmek istemiyorum. Beni beyaz bir bornoza sarıp her yerimi kapatın o kadar.”

Şeher Şeniz, 1992’de bu mektubu yazdıktan sonra intihar etti. 1966’da Türkiye ikinci güzeli olan Şeniz, Yılmaz Güney’le ‘Tehlikeli Adam’da oynamıştı. Ama eskiler, onu daha ziyade 70’lerde dansözlüğü, seks filmleri ve ‘Playboy’a poz veren ilk Türk kadını olmasıyla hatırlar... Şeniz’in şöhret olduğu yıllarda çocuktum. Paris’e yerleşip Moulin Rouge’da çalışmıştı. Fakat erkeklerin kıs kıs gülerek, çocuksu bir heyecanla anlattıkları Yeşilçam kadınlarından olduğunu hatırlarım...

Bakanla bakılan: Sen neredesin?

Bu yürek burkan son satırlarla, ARTER’deki ‘Haset, Husumet, Rezalet’ sergisinde Canan’ın ‘Yalvarırım Bana Aşktan Söz Etme’ yerleştirmesinde karşılaşınca çok etkilendim.

Sanatçı, 70’li yılların erotik ve porno filmlerinin afişleriyle dolu bir oda hazırlamış. Ortasında, bir camekanın içinde beyaz bir bornoz yerleştirilmiş. Şeniz’in son sözlerini Canan, bu bornozun arkasına işlemiş... Tıpkı Şeniz’in ‘her yerini kapatarak’ gömülmek istediği bornoz gibi.

Aynı filmlerde oynayıp ‘şöhretine’ hiçbir halel gelmeyen erkek oyunculara kıyasla, kadınların medyada nasıl damgalandıklarını iyi biliyoruz. Serginin kuratörü Emre Baykal, “Bakanla bakılan arasındaki dayatılmış sınıra, ikisi arasındaki gelgitin yanıltıcılığına dair bir not bırakıyor bize” sözleriyle anlatıyor bu işi.

Bir labirentin içinde

‘Haset, Husumet, Rezalet’te 12 sanatçının üretilmiş işleri yer alıyor. İstiklal Caddesi’ndeki kapıdan girdiğiniz anda kendinizi siyah-beyaz röntgen filmlerinden oluşan bir labirentin içinde buluyorsunuz.

Bu labirent, Türkiye’nin yakın tarihinde devlet şiddetine dair önemli olayların içinden geçiriyor sizi. Hale Tenger’in ‘Böyle Tanıdıklarım Var III’ adlı işi, bir tür arşivsel geçit.

Haber ajansları ve vakıflardan alınan fotoğraf kareleri, röntgen filmi gibi ışıklı kutucuklara yerleştirildiğinden, önce neye baktığınızı anlayamıyorsunuz.

Uludere’deki o korkunç manzarayı, 34 genç bedenin yan yana serildiği kare ve 6-7 Eylül olayları gibi hafızamıza işlenen olayları ‘tanımak’ nispeten daha kolay...

Devlet şiddetinin röntgeni

Sonrasında sokak gösterileri, işkence görenlerin bedenleri labirentte dolaşırken, geriye doğru akan bir tarihsel dizinin içinde sizi sürüklüyor.

Abdi İpekçi’nin cansız bedeninden Adnan Menderes’in idamına, devlet şiddetine dair 1950’den bugüne, devletin yaşattığı her büyük yaranın röntgenini çekmiş Tenger...

Ama serginin bu işten ibaret olduğunu sanmayın. ARTER’in üç katı, 7 Nisan’a kadar ‘Haset, Husumet, Rezalet’in yeni üretimlerine ayrıldı. Gidin. Görün.

NE ZAMAN NEREDE?

* Serginin başlığındaki ‘Haset, Husumet, Rezalet’, toplumsal, kültürel ve siyasi belleğin, sanat diline aktarımı için anahtar kelimeler.

* Birbirlerinin öncesi, sonrası, tamamlayıcıları veya sonuçları olarak birlikte anılan bu üçlü sanatçıların sergiye önerdikleri projelerin temelini oluşturmuş.

* Sanatçılar: Selim Birsel, Hera Büyüktaşçıyan, Canan, Aslı Çavuşoğlu, Merve Ertufan ve Johanna Adebäck, Nilbar Güreş, Berat Işık, Şener Özmen, Yusuf Sevinçli, Erdem Taşdelen, Hale Tenger ve Mahir Yavuz.

* Pazartesi hariç hafta arası 11, hafta sonu 12’den itibaren açık. İstiklal Caddesi No: 211, Beyoğlu www.arter.org.tr

Mehveş Evin - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları