Tarih:
16.05.2015
Yassıada demokrasi otoparkı
Mehveş Evin; Sıra, Yassıada ve Sivriada’yı betonlaştırmaya geldi. Kılıfı hazır: Demokrasi adası. Sanki barışı, demokrasiyi, kültürü anakarada hallettik de iş adalara kaldı!
Hangi ara doğadan, içinde barındırdığı tüm canlılardan, ciğerlerimizin dibine kadar çektiğimiz temiz havadan, bir ağaca huşu içinde bakıp gölgesinde serinleme keyfinden böylesine koptuk?Yaşadığımız çevreyi manzaradan ibaret sanmaya başladık? O manzaraya “bakan” gökdelenler yapıp uzaktan seyreder ve etrafımız piksel piksel betonla dolarken bir avuç toprak bile kalmadığını ne zaman fark edebildik?
Ağaçları ne zaman çakma palmiyelerle, doğal bitki örtüsünü ne zaman yapay çimler ve süs bitkileriyle ikame edebileceğimizi sandık?
Çocuklarımızı beton kutulara hapsedip, değil oynamanın, yürümenin imkânsız olduğu kaldırımlara, saatlerce tıkanan trafiğe mahkum ederek onlara daha iyi bir gelecek sunduğumuzu zannetmeye başladık?
Balığın envai çeşidiyle dolu Boğaz’ı bitirip, donmuş, hazır gıdalarla beslenmeye; İstanbul’un çeşmelerini kurutarak pet şişede su satın almaya ne zaman boyun eğdik?
Adalara beton dökülüyor
Zenginliği insanlıkla, doğanın bahşettikleriyle değil; bankadaki hesabımızla, kredi kartlarıyla, alengirli telefonlarla, ihtiyacımız olmayan nice giysi ve aksesuarla ölçmeye başladık?
Hangi ara sağlıklı yaşam gurularının şaklabanlıkları ve ilaç endüstrisi doğadan, ailemizden, köklerimizden gelen kadim bilginin önüne geçti?
Tamamen piyasaya, emlağa endeksli şehir hayatında güzel olan, herkesin eşit faydalanabileceği kaç metrekare alan kaldı?
İstanbul’da kuzey ormanlarını biçmek, tarihi bostanını dahi talan etmek, “kentsel dönüşüm” bahanesiyle her boşluğa gökdelen dikmek, kalan son kitapçıları, esnafı yerinden etmek, kent parklarını dahi otel ve AVM’ye dönüştürmeye kalkmak yetmedi...
Sıra, Yassıada ve Sivriada’yı betonlaştırmaya geldi. Kılıfı hazır: Demokrasi adası. Sanki barışı, demokrasiyi, kültürü anakarada hallettik de iş adalara kaldı!
Anayasa’ya aykırı
Başbakan Davutoğlu, 14 Mayıs’ta Yassıada’daki temel atma töreninde şöyle konuşuyordu:
“Ada, özgürlük ve demokrasi kavramları ile uyumlu olacak. Bu mekân barış görüşmeleri için, konferanslar için kullanılacak. Yaşanan acılara hürmet esastır. Oteller kesinlikle eğlence maksatlı etkinlik yapamayacak. Eğlenceye müsaade etmeyiz.”
Yahu sorun “eğlence” mi?
Yoksa halen yargı süreci devam eden davanın bilirkişi raporunda belirtildiği gibi, “Anayasa’ya, uluslararası sözleşmelere, her türlü yasaya, ilgili yönetmeliklere ve koruma ilke, yöntem ve tekniklerine AYKIRI” oteller, marinalar, kongre salonları, otoparklar yapmak mı?
Doğal, tarihi ve kültürel varlıklarıyla 2015’e kadar korunarak gelebilmiş iki nadide adayı rant alanına çevirmek, İstanbul’un her yerinden görülebilecek yeni ucubeler dikmek mi?
Maksat, yaşanan acılara hürmet etmekse, neden adada var olan yapıları restore etmek, müze yapmak yetmiyor?
Neden kuaför salonlarından hamamlara, sadece varlıklı ve nüfuzluların kullanabileceği helikopter pistlerinden marinalara, harıl harıl planlar yapılıyor?
Soruların cevabı ortada. İstanbullu, kalan son nefes alma alanlarının hukuksuz talanına seyirci kalacaksa belki de her şey müstehak.
Menderes’in anısına düğün salonu
Sivriada ve Yassıada, 2009 itibarıyla mahkeme ve koruma kurulu raporları göz ardı edilerek torba yasalarla koruma mevzuatı dışına çıkarıldı.
Hukuk süreci devam ederken, Kültür ve Turizm Bakanlığı TOBB’a bağlı Gümrük ve Turizm AŞ’ye “yatırım izni” verdi. 130 milyon doları bulan inşaat projesi MESA, ENKA gibi inşaat şirketlerine ihale edilecek.
Adalar, motorlu araç trafiğine kapalı. Ancak Sivriada’ya 180, Yassıada’ya 20 araçlık otopark izni verildi! Lüks oteller, dev restoran ve marina tesisleri, düğün ve pasta salonları, şüphesiz “Menderes’in anısına hürmeten” yapılacak!
Sivriada ve Yassıada, kuş göçlerinin duraklama alanlarından biri. İstanbul’un temiz kalabilmiş neredeyse tek balık yumurtlama ve mercan alanını barındırıyor.
Mehveş Evin - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları