loading
close
SON DAKİKALAR

Yazıklar olsun bu üniversiteye!

Mehveş Evin
Tarih: 18.03.2013

Mehveş Evin, Bu ülkede doğru bildiğin işi yapmak, inandığını ve fikirlerini ifade etmek bazen ne kadar zor! Ne kadar yıldırıcı!

Bu ülkede doğru bildiğin işi yapmak, inandığını ve fikirlerini ifade etmek bazen ne kadar zor! Ne kadar yıldırıcı!

Sadece sokaktaki vatandaş için değil... İfade özgürlüğü, akademik ortamın vazgeçilmez bir parçası sayılsa da, akademisyenler ciddi baskılarla ve akıl almaz cezalarla karşı karşıya kalıyor.

Son örneği, Ordu Ünye Üniversitesi’nin yeni YÖK taslağı hakkında bir panelde konuşan genç öğretim görevlisine verdiği ceza.

Böylece, yeni yükseköğretim yasa taslağı hakkında eleştirel görüşlere ilk kez disiplin cezası verilmiş oldu!
Cezalandıran Doç. Dr. Deniz Yıldırım, eşi Doç. Dr. Evren Haspolat’la 2010 yılında “Değişen İzmir’i Anlamak” başlıklı kitabı yayımlamıştı. İzmir’in değişen siyasi, sosyal ve kültürel yapısını inceleyen, analiz eden bu örnek yayınla medyada da geniş yer almıştı.

YÖK taslağını eleştirmiş

Yıldırım ve Haspolat, Ankara SBF Siyaset Bilimi’nde doktoralarını tamamladıktan sonra, öğrendiklerini öğrencilerine aktarmak amacıyla kendi istekleriyle Ordu’ya gitmeyi seçti.

Ama idealist, bilgili ve fedakâr insanları yüceltmek yerine, ezmeyi, baskılamayı, susturmayı görev edinen sistemin kurbanı oldular.

Yıldırım, bana yazdığı e-mailde başlarına gelenleri şöyle anlatıyor:

“Üniversite yönetimi, belki sadece 12 Eylül döneminde görülebilecek baskı ve cezalarla bizi yıldırmaya çalışıyor.
Son olarak bana, Ankara’da gerçekleştirilen Yeni YÖK Yasa Taslağı konulu panele katılıp konuşma yaptığım gerekçesiyle disiplin cezası verildi.

Şaka değil; bir bilim insanına kendisini hem mesleki hem de bilimsel olarak doğrudan ilgilendiren bir yasa konusunda önce konuşmaması için türlü engeller çıkarılıyor; ardından da konuştuğu ve görüşlerini ifade ettiği için ‘disiplin cezası’ veriliyor.”

Odada izinsiz afiş!

Yıldırım’a “cezası”nın tebliğ edildiği gün, kendisi ve eşi dahil olmak üzere yedi öğretim üyesine bir başka soruşturma daha açılmış.

Soruşturma gerekçesi ne olabilir dersiniz?

Çalışma odalarının kapısına “İnsan, Toplum, Doğa Yararına Üniversite“ yazılı, Eğitim-Sen’in kokartlarını asmış olmaları! 
 
Ne kadar ironik değil mi: İnsan, toplum ve doğa yararına bir üniversite istemek, ancak alkışlanabilir, desteklenebilir... Ama Ünye’de veya YÖK’ün pençeleri arasında kıvranan herhangi bir üniversitede- “aha bunlar sendikacı” diye, suç sayılıyor!

Eğitim-Sen’in açıklamasına göre, soruşturma tutanağı, “izinsiz afiş” dışında hiçbir bilgi içermiyor... Ve üniversitenin güvenlikçileri tarafından imzalanıyor...

Umarım Ünye Üniversitesi, bu rezaleti daha fazla dallanıp budaklandırmadan sonlandırır. Üniversite yönetimleri, öğretim görevlilerini saçma sapan gerekçelerle baskılamaya çalışacağına aslolan işlerine, yani ifade ve düşünce özgürlüğünü desteklemeye odaklanmak zorunda.

Yoksa fikirmiş, bilimmiş, özgür ifadeymiş, haklarmış, hepsi hikâye...

NEDEN EĞİTİMLİ İNSANI DIŞLIYORSUNUZ?

* Eğer denizlerimizdeki kirlenme, kontrolsüz, kaçak ve aşırı avlanma bu şekilde devam ederse 2048 yılında denizlerdeki yaşam son bulacak.

* TÜİK 2008 verilerine göre son 50 yılda Karadeniz’de avlanan 52 ekonomik balık türünün yarısı, Marmara’da ise 143 balık türü yok oldu.

* Bu korkunç gidişata dur demek, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı başta olmak üzere Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın elinde...

* İlgili bakanlıklar, bünyelerinde yeterli sayıda su ürünleri ve balıkçılık teknolojisi mühendisi istihdam etmediği sürece bu kaynaklar korunamaz.

* Su Ürünleri Mühendisleri Grubu, bu nedenle çağrı yapıyor: Bizden faydalanın ki sucul kaynaklarımızı sürdürülebilir bir şekilde yönetelim!

Mehveş Evin - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları