loading
close
SON DAKİKALAR

Yerel seçim bize neleri gösterdi?

Mehveş Evin
Tarih: 01.04.2014

Mehveş Evin; Erdoğan’ın bu kadar güçlenip, sistemin bu kadar otoriterleşmesinin başlıca sorumlusu, ne Batı, ne de tek başına liberaller...

Savaş çıkarmak ve “kendi toprağını bombalamak” iddiası dahil, bunca şaibenin, düşünce özgürlüğü ve hukuk ihlalinin olduğu demokratik bir ülkede, hükümet düşerdi... 
 
Ancak Tayyip Erdoğan özelinde AKP, bu ciddi ithamlardan çok da etkilenmediğini kanıtladı:

2014 yerel seçiminde, genel seçimlere göre kaybettiği oy oranı yüzde 5 ila 7 arasında... Ancak 2009 yerel seçimlerine göre AKP oyları arttı. Ve ihtiyaç duyduğu “güvenoyu”nu, “halk gücü”nü -şimdilik- arkasına alarak, rahatladı.

Peki bu manzara bize neyi anlatıyor?

1. DEMOKRASİ ARZUSU YALAN: Türkiye’deki orta sınıfın hala kabullenmekte zorlandığı gerçek; bir Ortadoğu ülkesi olduğumuz. Mevcut sistemde dürüstlük, şeffaflık ve demokratlık gibi değerler, kelimenin tam manasıyla “para” etmiyor. Türkiye seçmeninin yarısına yakını, kendine doğrudan zarar vermediği, gündelik yaşamını sürdürebildiği ve “adam” yerine konulduğunu hissettiği sürece, demokrasiymiş, yalan ve yolsuzlukmuş, şiddet ve ayrımcılıkmış ; önemsemiyor. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın hesabı.

2. CEMAATİN PAYI: Erdoğan’ın bu kadar güçlenip, sistemin bu kadar otoriterleşmesinin başlıca sorumlusu, ne Batı, ne de tek başına liberaller: Yıllardır “din ve çıkar kardeşliği” düsturuyla AKP’yi destekleyen “Hizmet”. Erdoğan, üç aylık kaset siyasetiyle tahminlerden daha az yıprandı, çünkü “mağdur edebiyatı”nın ve propagandanın ustası. Ancak AKP-Cemaat ve diğer güçler arasındaki rauntlar bitmiş değil.

3. BARIŞ SÜRECİ ÇOK ÖNEMLİ: İstediğiniz kadar “AKP barış sürecinde ayak sürüyor” deyin, halk 30 yıllık bir savaşı geride bırakmanın kazanımlarını kaybetmek istemiyor. CHP ve MHP, barış sürecine “vatan hainliği” damgasını vurduğu ve kendileri barış yolunda irade koyamadığı için de oy kazanamıyor. Cemaatin anti-barış süreci tavrını da buna ekleyin.

4. SİNDİRİLMİŞ MEDYANIN ETKİSİ: İğdiş edilmiş, hükümetin propaganda organı haline getirilmiş bir medyanın nelere kadir olabileceğini bir kez daha gördük... Okuma alışkanlığı olmayan, daha ziyade TV’den haber takip eden kitleler, yönlendirilmeye çok müsait... Kabataş’ta “sapkın, derili adamların başörtülü bir kadına saldırdığı” yalanına inanıyor ya da AKP giderse dindarların hırpalanacağına ihtimal veriyor. Gezi’de ve hak ihlallerinde yaşananları eksik veya çarpıtarak veren medyanın kabahati çok büyük.

5. TAKSİCİ KEHANETİ TUTAR: Bu ülkede seçimin nabzını araştırma şirketleri ya da aydınların değil, en iyi taksicilerin tuttuğuna bir kez daha şahidim. En azından İstanbul’da, “Kadir abi”nin kazanacağı konusunda çok emindiler. Trafik sorunu, korsan taksi, şikayet ettikleri kazançları ve verdikleri astronomik plaka ve cezalara rağmen taksiciler, hala AKP’ye veriyorsa orada bir durmak lazım.

6. GEZİ RUHU KAZANDI: Şimdiye kadar yurttaşın oyuna, demokrasiye bu kadar sahip çıktığı görülmedi. Seçimde müşahitlik yapan, oy sayımını uykusuz bekleyen, hile hurdayı bizzat takibe alanlar -sonuç ne olursa olsun- seçimin asıl galibi. Züğürt tesellisi olsun diye söylemiyorum: Onlar olmasaydı, psikolojik savaşta yenilgiyi baştan kabul etseydi, sonuçlar daha farklı gelecekti. “Bu daha başlangıç” boşuna atılmış bir slogan değil.

7. NEFRET SÖYLEMİ BİR TARAFA YARIYOR: Erdoğan’ın zafer coşkusuyla balkon konuşmasında bile ayrımcı, kindar, dindar ve savaşkan bir dil kullanması, kaybedenlere ağır geldi. Ne var ki ne siyasette, ne sosyal medyada, ne de gündelik hayatta diğerini aşağılamanın sadece AKP’ye yaradığı bir kez daha kanıtlandı.
Seçim sonuçlarını anlamlandırmak için tartışmaya daha çok devam edeceğiz...

Mehveş Evin - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları