Tarih:
03.06.2016
Yine Roboski, yine hedefte siviller
Mehveş Evin; Anlamıyor musunuz? Bebeğin, kadının ve yaşlının da kurban gittiği kirli bir savaş bu… Kazananı yok, kaybedeni çok.
“Artık bu kadarı da olmaz!” dediğimiz her şeyin gözümüze sokarcasına tekrarlanmasından, arsızca dozun artırılmasından, ölümler üzerinden ilkokul düzeyinde karşılaştırmalar yapılmasından hakikaten gına geldi.Roboskili 34 köylünün savaş uçağı bombardımanıyla öldürülmesinin utancı ve acısı hala taze; adalet tecelli etmemiş, ettirilmemişken 29 Mayıs’ta güvenlik güçleri, aynı noktada köylülere ateş açtı.
Önce Vedat Encü’nün (18) ölüm haberi geldi, ağır yaralanan Yılmaz Encü (18) hastanede hayatını kaybetti.
Çocuklar, tıpkı 4.5 yıl önce ölüm yoluna giden akrabaları, köylüleri gibi ‘kaçağa’ çıkmıştı. Çoğunun ailesi korucuydu. Tanıklar, kafileye hem Gülyazı karakolundan hem sınırı gözleyen Beyaz Tepe’den ateş açıldığını söylüyor.
Farklı olan, kafilenin bu defa Türkiye’ye geçerken değil, aksi yönde hareket ederken vurulması. (Kaynak: Banu Güven/imcTv)
Farksız olan, devletin sivilleri hedef almayı olağan bir pratik haline getirmesi.
Kim daha fazla sivil öldürüyor yarışması mı bu?
Saray’ın gölgesindeki AA ve DHA, alel acele ölenlerin ‘PKK’lı’ olduğunu, hatta bölgede çatışma yaşandığı ve bir üsteğmenin öldürüldüğü haberini geçti.
Oysa sözkonusu çatışma, Roboski’den çok daha farklı bir noktada, Andaç bölgesinde yaşanmıştı. Kaldı ki Roboski katliamından sonra termal kameralarla her anı, her adımı izlenen sınır ticareti yapan köylülerin, ‘PKK’lı’ zannedilip vurulması söz konusu olamaz.
Dezenformasyon tutmayınca, bu defa ölü çocuk bedenleri üzerinden karşılaştırma yapılıyor: 17 Mayıs’ta Diyarbakır-Dürümlü mezrasında, PKK’nın bomba yüklü kamyonunun yol açtığı katliamla…
HPG, ‘başka yere’ giden araca köyden ateş açıldığını, bomba yüklü araçtaki fünyelerin böylece patladığı açıklamasını yaptı. Valilik ise tartışma sonrasında PKK’nın aracı bilerek infilak ettirdiğini duyurdu.
Sonuçta dört sivil öldü, 23 kişi yaralandı.
Peki Dürümlü ile Roboski’yi karşılaştırmak, ikinci Roboski faciasının üzerine tekrar Dürümlü’ye referans göstermenin manası ne?
Roboski’de 7/24 gözlediği köylülere tekrar ateş açmasına alkış mı tutacağız?
İnsanlar, çocuklar ölüyor, kalkıp bu acıların üzerinden ‘Kim daha fazla sivil öldürüyor’ yarışması mı yapalım?
Böyle bir karşılaştırma çok tehlikeli. Zira sadece Suruç’tan bugüne uzanan operasyon ve çatışmalarda kaç sivilin, hangi güç tarafından öldürüldüğünü listeleyecek olursak, iktidar ve şakşakçılarının kendini savunacak yüzü yok.
Vatandaşını korumak PKK’nın değil, devletin görevi
Üzerine basa basa söyleyelim: Devlet güçlerinin hedef gözeterek sivil öldürmesinin hiçbir gerekçesi olamaz.
Koskoca devletsin, vatandaşını öldürerek mi güçlü olacaksın?
İnsan hayatından bahsediyoruz. Asker-polis-gerilla veya sempatizan, gencecik insanların sayıları dahi bilinmeyen, açıklanmayan ölümlerinden.
Anlamıyor musunuz? Bebeğin, kadının ve yaşlının da kurban gittiği kirli bir savaş bu… Kazananı yok, kaybedeni çok.
Öte yandan iktidar ve ulusalcı çevreler, ilginç bir şekilde PKK ile devleti karşılaştırmaya devam ediyor. Anlaşılan beklentileri, devletin değil ‘terör örgütü’nün hukuk kurallarına bağlı, insan haklarını gözetir hareket etmesi!
İyi de tam tersi olması gerekmiyor mu?
Devlet, kendi vatandaşlarını ayrıcımlık gözetmeden korumak, temel haklardan (sağlık, eğitim, barınma ve tabii, yaşam hakkı) mahrum etmemeyi sağlamakla yükümlü değil mi? Madem devletin hiçbir suçu yok, bağımsız gözlemcilere, BM’ye açsın abluka bölgelerini. Terör saldırıları davalarına getirdiği gizlilik kararlarını kaldırsın.
2011 Roboski katliamının sorumluları hesap versin. Malum, askeri savcılığın ‘takipsizlik’ kararı vermesiyle AYM’ye taşınan dava, ‘belge eksik’ diye kabul edilmedi. Roboskili aileler, ancak AİHM yoluyla adalet arayacak.
Bu utanç herkese yetsin: AİHM sadece 2014 yılında, Türkiye’den yapılan binlerce başvurudan 114’ünü kabul etti. 101 karardan sadece yedi dava, Türkiye lehine sonuçlandı.
Mehveş Evin - Diken
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları