Tarih:
27.01.2016
Acı(tıcı) rakamlar!
Melih Aşık; Resmi rakamlara göre işsiz sayımız 6 milyondan fazla... Yoksul sayımız 17 milyon ve ailelerin yüzde 85’i geçim sıkıntısı çekiyor... Kredi kartı borçlanmalarındaki artış yüzde 5 bin 680.
“Günümüzde her dört kişiden biri depresyonda... 26 milyon insanımız antidepresan ilaçlar kullanıyor.AKP’nin iktidar olduğu son 14 yılda; boşanmalar yüzde 37... Kadına şiddet olayları yüzde 1400... İntihar olayları yüzde 33... Uyuşturucu bağımlılığı yüzde 678... Esrar kullanımı yüzde 140... Kokain kullanımı yüzde 532... Suç olayları yüzde 437... Fuhuş olayları yüzde 734... Cinayetler yüzde 261... Cinsel suçlar yüzde 449... Çocuklara cinsel istismar yüzde 434 arttı.
Yine resmi rakamlara göre işsiz sayımız 6 milyondan fazla... Yoksul sayımız 17 milyon ve ailelerin yüzde 85’i geçim sıkıntısı çekiyor...
Kredi kartı borçlanmalarındaki artış yüzde 5 bin 680.”
***
Yukardaki rakamların dün Kemal Kılıçdaroğlu, devletin resmi rakamları olduğunu özellikle vurgulayarak verdi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun resmi rakamlar diyerek verdiği ve büyük bir toplumsal çöküntüyü ifade eden bu rakamlar doğru mudur? Türkiye yöneticilerin dinden, ahlaktan, dürüstlükten en çok söz ettikleri dönemde neden vahim toplumsal hastalıklara savrulmuştur?
İktidarın buna cevap vermesi ve bu ağır tabloya bir açıklama getirmesi gerekir.
İNAT>v>
Yeni anayasa üzerinde çalışacak olan partilerarası komisyon işe başlamak için gün sayıyor. Bu komisyonda 4 partinin; AKP, CHP, MHP ve HDP’nin temsilcileri yer alacak. Hatırlarsınız 7 Haziran seçimlerinden sonra MHP, ısrarla HDP ile hiçbir oluşumda yanyana gelmek istemediğini hatta bu partinin dışardan desteğini bile kabul etmeyeceğini açıklamış, o yüzden bir CHP - MHP koalisyonu kurulamamıştı. Ancak şimdi MHP’den “Biz HDP ile yanyana gelmeyiz” yollu bir itiraz duyulmuyor. Duyulmamalı da, normali budur. Peki 7 Haziran sonrasındaki “Katiyen yanyana gelmeyiz” inadı neydi?
Cevabı basit: Koalisyonun kurulmaması, Tayyip Erdoğan’ın isteği doğrultusunda yeni seçime gidilmesi için bahane idi...
Demokrasi daha az nefret ettiğiniz adaya oy verdiğiniz sistemdir.
Robert Byrne
ZEYTİN
O zeytin ağacı İzmir’in Ödemiş ilçesi Bademli köyüne tam 945 yıl önce, Türkler Anadolu’ya ilk ayak bastığında dikilmiş. Neredeyse bin yıllık. En azından efsane öyle. O ağacı aldılar, Expo 2016’da sergilemek amacıyla Antalya’da fuar alanına diktiler. Hem de üst düzey devlet töreniyle!
BirGün yazarı Doğan Tılıç, tarım uzmanlarıyla konuşmuş, uzmanlar “Bu ağaç orada yaşamaz” demişler. Belki de yaşar.
Dikkate değer olan bin yıllık ağacı yerinden oynatıp yabancı toprağa taşıyanların:
- Kurursa büyük sorumluluk altına gireriz, gibi bir kaygıyı akıllarından geçirmemeleri, “Kurursa kurur bir şey farketmez” rahatlığı yaşamalarıdır...
Ülkenin yalnız insanları değil doğası da talihsiz...
Ciğerin hikayesi
Malatya’da geçen hafta sonu gururla açılan Karaciğer Hastanesi nasıl doğdu, nasıl büyüdü, nasıl Avrupa’nın en büyük hastanesi haline geldi. Özetlersek... Malatya İnönü Üniversitesi’nin 2000 - 2008 yılları arasındaki Rektörü Prof. Fatih Hilmioğlu idi. Prof. Hilmioğlu yan dal ihtisasını Ankara Yüksek İhtisas Hastanesinde yaptığını, genç bir asistan olarak orada çalışırken Hepatit B, Siroz gibi hastalıklardan çok genç yaşta ölen insanlar gördüğünü, içinin acıdığını, karaciğer naklinin mutlaka geliştirilmesini düşündüğünü anlattı.
Prof. Hilmioğlu 1998 yılında İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne dekan olunca hayalindeki projeyi gerçekleştirmek için kolları sıvadığını, Yüksek İhtisas Hastanesinden tanıdığı, başarılı bir cerrah olan Sezai Yılmaz’ı Malatya’ya davet ettiğini ifade etti.
Sezai Yılmaz ve bir yardımcısı bu daveti kabul ederler. Bir süre karaciğer naklinde deneyim kazanmak için ABD’ye gönderilirler. Daha sonra bir süre de Mehmet Haberal ve Yaman Tokat’la birlikte çalışırlar. Dönüşlerinde kendilerine istedikleri tüm cihazlar ve ekipler sağlanır. 2001 yılında Turgut Özal Tıp Merkezi’nde karaciğer nakilleri başlar. 2008 yılında Turgut Özal Tıp Merkezi artık Türkiye’de en çok karaciğer naklinin yapıldığı hastanedir.
Hikayenin sonu malum. Turgut Özal Tıp Merkezi’nde geçen hafta sonu bir karaciğer nakli hastanesi açıldı. Parlak konuşmalar yapıldı.
Fatih Hilmioğlu’nun ne adı anıldı ne hakkında bir teşekkür cümlesi edildi.
Fatih Hoca telefonda:
- Benim için önemli olan adımın anılması değil bugüne dek 1500 hastanın iyileştirilmesidir, dedi ama... Sezar’ın hakkının Sezar’a neden verilmediğini sormak da bizim görevimiz.
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları