Tarih:
21.02.2014
Ak Muhaberat
Melih Aşık; Bilmiyoruz. Eksik ne kalıyor derseniz? Herhalde toplama kampları...
MİT yasasında değişiklik öngören yasa teklifi Başbakan Erdoğan’ın özlemini çektiği düzenin yapı taşlarını tamamlıyor. AK polis, AK savcı, AK yargıca ek olarak AK MİT kuruluyor. Her türlü denetim ve kanundan muaf bir MİT... Verilen yasa teklifine göre:* Savcılar, MİT’in işlediği bir suç için “görev gereği” derse, MİT mensuplarına karşı soruşturma açılamayacak
* İmralı ile görüşmeler yasal hale getiriliyor. MİT, milli güvenlik ve ülke menfaati için yerli ve yabancı her türlü kurum ve kuruluş ile doğrudan ilişki kurabilecek.
* MİT’e yargı kararı olmadan sınırsız dinleme ( cep, ev, ankesörlü telefon dahil) yetkisi veriliyor.
* MİT, kamu kurum kuruluşları, meslek kuruluşları, Bankacılık Kanunu kapsamındaki kurum ve kuruluşlardan bilgi, belge, veri ve kayıtları alabilecek... Kurumlar MİT’in taleplerini yerine getirmekten kaçınamayacak.
* MİT’e ait bilgi ve belgeleri izinsiz yayınlayan gazete televizyon sahibi, yöneticileri, muhabir ve hatta basıp yayanlar hakkında 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası verilecek...
İnternet yasakları kuşatmayı pekiştirecek.
Böylece bir zamanların ünlü İçişleri Bakanı Faruk Sükan’ın deyimiyle...
Devlet muhaliflerin nefes alıp verişlerini dinleyebilecek...
Abdülhamit’in hafiye teşkilatı veya Almanya’nın geçmiş deneyimleri bu yasa teklifine esin kaynağı olmuş mudur? Bilmiyoruz... Eksik ne kalıyor derseniz? Herhalde toplama kampları...
ABD ne diyor?
ABD’de bir grup aydın, eski diplomat ve siyasetçinin imzaladığı mektup, Posta 212 adlı gazetede yayınlandı. Mektup hepimizin bildiği gelişmeleri anlattıktan sonra şöyle bitiyor:
“Bu gelişmeler şimdiden Türkiye’nin ekonomisini kötüleştirdi, toplumunu polarize etti ve siyasi istikrarını tehlikeye attı.
Bazıları, ABD’nin Türkiye ile birçok çıkarı olduğundan - Suriye’deki şiddeti bitirmek ve Suriye halkının acılarını dindirmek gibi - müttefikini kırmamalıdır düşüncesindeler.
Bununla birlikte, eğer Türkiye şu anki ortaya çıkan otoriter dürtülere yenik düşerse, bu durum beraber çalışma kabiliyetimizi çok derinden etkiler ve sonuçta en derin çıkarlarımızı etkilemiş olur.
Biz, Başbakan Erdoğan ve Türk kamuoyunun, ABD’nin sessizliğini, Başbakan’ın halen ABD desteğini korumakta olduğu ve istediği gibi yoluna devam eder anlamlarını çıkarmalarından korkuyoruz.
Bu arada, Türkiye’nin demokrasisine olan zarar kötüleşerek devam ediyor.
Biz, özel ve kamuoyu önünde olmak üzere, Başbakan Erdoğan’ın otokratik eylemleri ve demagojisinin, Türkiye’nin siyasi kurumlarını ve değerlerini bozduğunu ve ABD - Türkiye ilişkilerini tehlikeye attığını açıkça söylemenin şimdi önemli olduğuna inanıyoruz.”
Obama’nın telefonuna gelince... Yapılan açıklamada “Başbakan Erdoğan’ın Kıbrıs çözümü için müzakerelerin yeniden başlamasını sağlamadaki rolünün Obama tarafından şükranla karşılandığı” belirtiliyor. ABD bir yandan sıkıştırıyor. Bir yandan verilen tavizleri böyle övgü ve şükranla karşılıyor. Havuç ve sopa...
SULTAN
Sultan Süleyman oğlundan sonra torununu da katletti...
Şehzade Mustafa’nın katledilmesi yurt çapında infial uyandırdı. Kanuni Süleyman’ın itibarı sarsıldı. Hakkında suç duyurusu bile yapıldı...
Halkımız Kanuni’nin oğlunu öldürmesine neden bu kadar şaşırdı?
Çünkü okullarda bunlar öğretilmiyor da ondan...
Halkımız Kanuni’nin diğer oğlu Beyazıt ile 6 torununu da boğdurduğunu bilse kimbilir daha nasıl infiallere sürüklenecek...
Derken Başbakan Erdoğan bu sıkıntıya da bir çözüm buldu. Ne dedi:
“Biz dizideki değil, gerçek Kanuni’nin torunlarıyız.”
Böylece Paralel Kanuni imal edildi...
Siz hangi Kanuni’nin torunusunuz...
AKP’nin internet yasakları dünyanın alay konusu oldu!
Yüzyıllar geçiyor, ama zihniyet değişmiyor!
Dün “matbaa, rasathane”, bugün “internet”.
Çağdaş kafa buluyor, yobaz kafa yasaklıyor...
***
AKP Nogay Türklerine ait Dombra’yı seçim şarkısı yaptı!
Durmak yok, çalmaya devam...
Akif Kökçe
KUL
Okurumuz Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kul Hakkı” deyimine takılmış...
Kemal Bey sık sık Erdoğan’ı “Kul hakkı yemek”le suçluyor malum.
Okurumuz diyor ki:
- Bizler kul değiliz. Vatandaşız. Bu bir. İkincisi... “Kul hakkı” denince küçük bir hak yeniyormuş izlenimi veriliyor. Oysa adamlar deveyi havutuyla götürüyor... Üçüncüsü bu bir dinsel söylem... Kemal Bey, Erdoğan’ın kullandığı deyimleri kullanarak üste çıkmaz... Tam tersine puan kaybeder... Kemal Bey’in “Başçalan” deyimini de şık bulmuyorum. Hakan Şükür’ün “Yürütmenin başı” daha zarif mesela...
Ankara’da polise izinsiz arama yetkisi verildi.
“Terörün hüküm sürdüğü
Güneydoğu’da
niye böyle bir uygulama yok?” diye sormayın
Oralarda da bu yetkiyi PKK kullanıyor...
Gülhan Elmas
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları