AK PKK çözüm mü?

Melih Aşık; AKP ile PKK kapalı kapılar ardında yeni bir Türkiye’nin, yeni bir rejimin pazarlığını yaparken...

AKP ile PKK kapalı kapılar ardında yeni bir Türkiye’nin, yeni bir rejimin pazarlığını yaparken... Strateji uzmanı Cahit Dilek, Uluslararası Kriz Grubu ICG’nin Türkiye temsilcisi Hugh Pope’un şu sözlerini anımsatıyor:
“...Demokratik özerklik... PKK ile Türk Hükümeti arasında müzakere edilecek bir konu değildir. Çünkü PKK Kürtlerin temsilcisi değildir. Kürt hareketini temsil ettiğini söyleyen HDP, ülkedeki tüm Kürtlerin yarısından azının oyunu alabilmektedir. Kürtlerin yarısından çoğu Türkiye’nin batısında yaşamaktadır. Bu durum Güneydoğu’da bir demokratik özerkliği imkânsız hale getirmektedir. Bu konu Türkiye’de yaşayan tüm insanları ilgilendirmektedir. Eğer Türkiye’de ademimerkeziyet sistemi tartışılacaksa bu Ankara’da, parlamentoda yapılmalıdır.”
Cahit Dilek “21. Yüzyıl Türkiye” adlı internet sitesindeki yazısında, Hugh Pope’un bu sözlerinden hareketle şu analizi yapıyor:
“Hugh Pope’un söylediği gibi PKK Kürtlerin temsilcisi değildir, PKK’yı siyasette temsil eden parti, silah baskısıyla bile yüzde 5 - 6 oy alabilmektedir. AKP’nin gerçekte aldığı oy (seçime katılan değil de toplam seçmen sayısına göre bakıldığında) yüzde 30 - 35’tir. Dolayısıyla Türkiye’nin yüzde 60 - 65’ni temsil etmeyen ve Anayasa’dan yetki almayanlar, Anayasa ve hukuka aykırı olarak yeni bir rejmin kurulmasını müzakere edemezler...”


Uçan tabutlar...

Malatya’da iki hafta önce iki F - 4 uçağımızın düşmesi sonucu meydana gelen kazada 4 pilotumuzu yitirmiştik. Onun acısı dinmeden benzer bir kaza haberi dün Konya’dan geldi. Bu kez düşen uçak yine F - 4 idi ve kazada 2 pilotumuzu daha yitirdik. F - 4 tipi uçaklarda bugüne dek yitirdiğimiz pilot sayısı son kazayla birlikte 14’ü buldu. Böyle bir durum herhalde başka bir ülkede yaşanmazdı. Birinci, bilemediniz ikinci kazadan sonra o tip uçaklar derhal uçuştan alıkonur, tepeden tırnağa teknik incelemeden geçirilir, belki de bir daha asla kullanılmazdı.
ABD’nin 1996, İsrail’in 2004’te envanterinden çıkardığı F - 4 uçakları öyle anlaşılıyor ki kısa süre sonra bizde de envanterden çıkarılacak; üstelik sadece uçaklar değil pilotlar da envanterden çıkarılıyor bizde!
Özellikle “Balyoz Davası” sürecinde büyük iftira ve ihbarlara hedef olan Hava Kuvvetleri’nden 2010 - 14 yılları arasında 824 deneyimli pilot ayrıldı. Aynı sürede ayrılan teknik hizmetlerde görevli astsubayların, uçuş öğretmenlerinin sayısını bilmiyoruz. Ama Hava Kuvvetleri’nde bir kanama olduğunu görüyoruz. Kazaların bir ölçüde Balyoz’la başlayan aşınmadan kaynaklandığını düşünüyoruz.

ZEHİR

Ak Saray’a gıdalardaki zehri ölçmek üzere 1.4 milyon lira değerinde teknik cihaz alınmış.
Haber manşet olunca espriler de birbirini kovalamaya başladı...
Ya suikastçılar bu cihazları bozarak Saray mutfağını yanıltırsa ne olacak? Gibi...
Ancak okurumuzdan gelen şu öneri şaka değil ciddi... Diyor ki:
“Padişahlar zehirlenmeden korunmak için ‘Yeşil sırlı seramik’ tabaklar kullanırlardı. Çin’de üretilen bu tabaklara Osmanlı’da ‘Mertebani’, Avrupa’da ise ‘Seledon’ denirdi.
Yemekte zehir varsa tabak renk değiştirirdi.
Osmanlı’ya o kadar merak varsa, zehirlenme tehlikesine karşı, milyon dolarlık cihazlar yerine neden Mertebani kullanılmaz?

Her Allah’ın günü düşen TL, her hafta düşen askeri uçaklar!
Bir uğursuzluk var memleketin başında ama...
Gülhan Elmas

KART

CHP’nin seçim vaatleri arasında kredi kartı borçlarının affı da var.
Hem ekonomiyle ilgili Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek, hem Kemal Kılıçdaroğlu’nun beyanlarından anlaşılıyor ki böyle bir düşünce var olmakla birlikte, henüz olgunlaşmamıştır. Peki olgunlaşır mı?
Vatandaş malum olduğu üzere bankalara borçlu...
Bankalar borçlarını silmeyeceklerine göre demek bütçeye bu iş için para konacak...
O zaman da borçsuz vatandaş sormaz mı?
“Ben gelirime göre harcama yaptığım... Kredi kartı borcumu zamanında ödediğim için enayilik mi ettim? Neden borcunu ödemeyen vatandaşın borcuna ortak olayım?”
Neticede... Kredi kartı borcu affı pek makul bir vaat gibi görünmüyor.

Melih Aşık - Milliyet