Tarih:
06.09.2014
Anlamlı kayıp!
Melih Aşık; Özetle; CHP’nin lider sorunu ağırlaştı.
Muharrem İnce’nin 415 oyuna karşılık 740 oyla yeniden genel başkanlığa seçilen Kemal Kılıçdaroğlu geçen hafta Hürriyet gazetesine verdiği demeçte, 2015 seçimlerinde ancak anlamlı bir oy kaybı olursa istifa edeceğini söylemişti. O anlamlı oy kaybını daha şimdiden bu kurultayda yaşadı. Çok değil, iki yıl önceki 2012 kurultayında 1164 oyla genel başkanlığa seçilmişti, dün, aynı delegelerin neredeyse yarıya yakınından oy alamadı. Dünkü sonuçların bir başka ilginç yönü de şu oldu. Kemal Bey, 944 delegenin imzasıyla genel başkanlığa aday gösterilmişti. Ama o delegelerin 204’ü kabine girdiğinde, bir gün önce imza verdikleri genel başkanlarına oy vermedi. Delegelerin sadece 177’sinden imza alan, bu nedenle seçime psikolojik olarak baştan dezavantajlı giren Muharrem İnce ise oyunu 415’e çıkardı.Bu durum neyi mi gösteriyor? Kemal Bey’e adaylık için imza veren delegelerin önemli bir bölümünün bu imzaları gönülden vermediklerini... Kabinde, baskıdan kurtulup özgür iradeleriyle başbaşa kalınca Muharrem İnce’yi tercih ettiklerini.
Bir ilginç nokta daha... Kılıçdaroğlu’nun İnce’ye fark attığı sandıklar, neredeyse tamamını kendisinin seçtiği milletvekilleri, PM üyeleri, YDK üyelerinin oy kullandığı sandıklar oldu. Bu sandıklar olmasaydı iki adayın oyları birbirine çok yakın olacaktı. Bu sonuçların önümüzdeki günlere yansıması mı? Kemal Kılıçdaroğlu artık yaralı bir Genel Başkan’dır, Muharrem İnce her an tepesinde sallanan Demokles’in kılıcıdır.
Dersimli Kemal...
Kemal Kılıçdaroğlu bu olağanüstü kurultayı niye topladı? Daha doğrusu toplamak zorunda kaldı? Muhaliflerin son iki seçimde (Yerel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçimi) alınan sonuçları başarısızlık olarak değerlendirmeleri... Bundan kendisini sorumlu tutmaları... Partiyi sağa kaydırdığı ve iktidar umudu vermediği suçlamaları nedeniyle değil mi?
Ayrıca Ekmeleddin İhsanoğlu’nu hangi akla hizmetten aday yaptığı sorgulanıyordu.
Kemal Bey’in kurultay konuşmasında bu konulara değinmesi, açıklamalar yapması ve kendisini savunması bekleniyordu. Ama beklenen olmadı. Muharrem İnce’nin ağır eleştirilerine rağmen bu konulara hiç girmedi. Sanki ülkede böyle iki seçim olmamış, CHP ikisinden de yenilgiyle çıkmamıştı.
Muharrem İnce’ye gelince... Konuşmaya fırtına gibi girdi, fırtına gibi çıktı...
CHP tabanının duymak istediği her şeyi coşku ve heyecanla söyledi.
Sandıktan hangi sonuç çıkarsa çıksın düellonun açık ara galibiydi.
Buna karşılık Kemal Bey ezik ve moralsizdi... Sürekli bir savunma içinde kaldı.
“Diyorlar ki CHP sağa kaymış... Diyorlar ki CHP Atatürk’ü dışlamış...”
Cümleye böyle başlayıp uzun savunmalar yapınca bunları söyleyenleri ciddiye aldığı ortaya çıkıyordu. Üstelik savunmaları da hayli komik kaçtı...
Deniz Gezmiş’in mezarını ziyaret etmiş.. Bu da devrimci olduğunun göstergesiymiş...
Dünya fındık borsasının Karadeniz’de kurulacağını söylemiş... Bunu söyleyen biri nasıl olur da sağcı olurmuş, vs... Özetle; CHP’nin lider sorunu ağırlaştı.
SOL
CHP’deki tartışmalarda en çok vurgulanan sözcükler sol ve sosyal demokrasi... Herkes solcu, herkes sosyal demokrat... İyi de bunlar sınırları belli olmayan kavramlar... Kürsüye çıkan kişinin önce sosyal demokrasiden ne anladığını veya “sol” derken koyduğu sınırların nerede başlayıp nerede bittiğini açıklaması gerekir. Dün iki genel başkan adayının konuşmalarında, ne AKP icraatının sol veya sosyal demokrasi açısından analizini duyduk, ne AKP politikalarına karşı CHP’nin getirdiği sosyal demokrat politika alternatiflerini gördük. “Sol”dan söz eden önce kendi sol anlayışının bir tarifini yapmalı... O zaman pek çok soru işareti ortadan kalkacaktır.
AKP iktidarında imar mevzuatına aykırı, rant mevzuatına uygun olarak dikilen çok katlı gecekonduya GÖĞEKONDU denir...
***
Demirtaş “Türkiye PKK’ya silah yardımı yapsın” diyor! Anlaşıldı!
AKP’nin açılım sürecinde PKK değil, Türkiye silah bırakacak.
Akif Kökçe
İKTİDAR
Sol, sosyal demokrasi, Atatürk, insan merkezli siyaset.. Bunlar güzel kavramlar... Ama önce şu basit sorunun yanıtlanması gerekmez mi?
- Siz iktidara gelince hangi sorunu AKP’den farklı olarak nasıl çözeceksiniz?
İnsanları sefalette değil, zenginlikte eşit yapma vaadiniz güzel. Peki insanları bugünkünden daha zengin yapmak için hangi politikaları, hangi projeleri uygulayacaksınız. Ekonomide hangi farklı önlemlere başvuracak, hangi kaynakları yaratacaksınız?
Yabancı güçlerin egemenliğindeki bir ülkede (bağımsızlık savaşı vermeden) hem dış sermaye hem halkın çıkarlarını nasıl dengeleyeceksiniz? Bu işi AKP elinden geldiğince yapıyor? Siz ortaya farklı ne koyacaksınız?
Bu sorular yanıt bekler.
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları