Tarih:
24.10.2015
Arapçamız eksikti!
Melih Aşık; Arapça ve Arap kültürünü Türk eğitim sistemine sokma çabaları, Arap dünyasını memnun etmeyi de amaçlamakta mıdır? Daha büyük amaç bu mudur?
Milli Eğitim Bakanlığı, 2016-2017 öğretim yılından itibaren ilkokul 2. sınıf öğretim programına Arapça dersi konulduğunu açıkladı.Ortaöğretimde bütün sınıflara Arapça dersi koysanız yine de çocuklara Arapça öğretemezsiniz. O zaman amaç nedir?
Eğitim İş Sendikası Başkanı Veli Demir diyor ki:
“... Burada asıl niyet, Arapça dersinin gerek dayatma gerekse uygulamalarla ilk ve ortaöğretimde uygulanmasını yaygınlaştırmaktır. 1 Kasım 1928’de kabul edilen, Türk Harflerinin Kabulü Hakkındaki Kanun’la bin yıllık Arap alfabesine son verilmiştir. Ancak bu iktidar, Türk devrimlerinden biri olan Latin alfabesine karşı her fırsatta Arapçayı tekrar topluma dayatma çabası içerisindedir. Buradaki amaç, bu dilin öğrenilmesi değil, bilimsel ve çağdaş eğitim kazanımlarının baltalanmasıdır.
Sanat eğitimi neredeyse yok sayılırken, müzik, beden eğitimi ve bilişim teknolojileri derslerinin saatleri düşürülüp seçmeli hale getirilirken Arapça dersinin ilkokula kadar inmesi, Cumhuriyet’in kazanımlarına yönelik bir tehdit unsurudur...”
Bizim merakımız ise şudur; Arapça ve Arap kültürünü Türk eğitim sistemine sokma çabaları, Arap dünyasını memnun etmeyi de amaçlamakta mıdır? Daha büyük amaç bu mudur?
Ölümler sarmaladı
Bu yıl ölümlerle sarılıp sarmalandık... Şehit haberleri, katliam haberleri, kaza haberleri... Derken yaz aylarını Bedri Koraman’danYaşar Kemal’e, Kayahan’danZeki Alasya’yaBaşar Sabuncu’ya, Müzeyyen Senar’a bir dizi kültür ve sanat adamının ölüm haberiyle geçirdik. Dün deÇetin Altan’ı toprağa verdik.
Her ölüm erkendir, her ölüm sevenlerinden bir şeyler alır götürür.
Ne var ki ölüm hayatın doğal sonucudur, devamıdır. Hayat ölümün başlangıcıdır. Bu gerçeği de kabullenmek gerekir.
Gençler ölmesin, çocuklar ölmesin, hak etmeyen insanlar ölmesin; en çok onların ölümü üzer insanı... Bir de... Yaşını başını almış olsa da üretecek gücü olan, düşünce ve çalışmalarıyla topluma ışık tutan, yol gösteren insanlar ölmesin...
Örneğin Halil İnalcık gibi, Hayrettin Karaca gibi, İlmiye Çığ gibi,Ali Nejat Ölçen gibi, Cahit Kayra gibi, Aydın Boysan gibi 100 yaşına merdiven dayamış ya da geçmiş olup dünyaya katkıda bulunanlar, daha çok uzun yıllar yaşasınlar. Dileğimiz odur.
50.
Değerli dostlarımız Mine ve Ali Sirmen önceki akşam Armada Otel’de evliliklerinin 50. yılını kutladılar. 100’e yakın konuğun yaş ortalaması 70 görünüyordu ama yemekler yenip sıra piste çıkmaya gelince yaşlar unutuldu.
Mine ve Ali hukuk fakültesinin birinci sınıfında tanışmışlar, çok geçmeden evlenmişler. Ali’nin mahpusluk yılları dahil mutlu ve onurlu 50 yıl geçirmişler.
Dostlarımızla anılarımız çoktur. Ali bir ara ekrana sıkça çıkıyor ve hayli sert konuşuyordu... Mine’ye birileri: “Ali dikkat etsin, ayrıca bu kadar çok ekrana çıkmasın”, demişler. O zaman Mine’nin yanıtı şöyle olmuştu:
- Ekrana çıkıp lafı hak edenlere ağzına geleni söylemesini ben istiyorum... Hapse girerse de ne yapayım, ben her zaman arkasındayım...
İktidar “Ankara saldırısının arkasında DAEŞ, PKK, El Muhaberat, PYD var” diyor!
Sonunda DAEŞ ile PYD gibi düşman kardeşleri bile kendimize karşı işbirliğine yönelttik demek...
Akif Kökçe
KADER
Basınımızın iki ünlü ismi Cüneyt Arcayürekve Çetin Altan’ın hayat yolları ne çok kesişir...
Onlar, Ankaralı iki arkadaştır. 1947 yılında Arcayürek19 yaşında tıp, Çetin Altan20 yaşında hukuk öğrencisidir. O yıl Çetin Altan’ın teşvikiyle Arcayürek gazeteciliğe başlar. İlk işleri CHP resmi organı Ulus gazetesinde muhabirliktir. Ancak CHP’li kalantorlarla aynı mekânlarda göründükleri için yine CHP’ye bağlı “Akşam Haberleri” gazetesine kaydırılırlar. Uzun yıllar kâh aynı, kâh farklı gazetelerde çalışırlar. Hayattan ayrılmaları da aynı yıla rastladı. Cüneyt Abi bu yıl 23 Haziran,Çetin Abiondan 4 ay sonra önceki gün hayattan ayrıldı.
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları