loading
close
SON DAKİKALAR

Atatürk ve sol

Melih Aşık
Tarih: 24.08.2014

Melih Aşık; Gazeteci de öylesine kararlı olmalı. Kalemi bırakmamalı. Ama doğruları yazmak kaydıyla...

Ne diyor Uğur Mumcu:
“Atatürkçülüğü ve milliyetçiliği yadsıyarak solculuk yapma gafletine düşen bir sol, Türkiye’de hiçbir zaman başarılı olamadı, olamaz da... Türk milliyetçiliği Türk halkının alın terini yabancı çıkarlara karşı korumak demektir...”
Uğur Mumcu’nun bu sözleri üzerinden en az 20 yıl geçti... Atatürkçülüğü ve milliyetçiliği yadsıyarak solculuk yapanlar başarılı olamadı. CHP bugün hâlâ yaşıyorsa temelinde Atatürkçülük ve Cumhuriyet ilkeleri var olduğu içindir. Atatürkçülüğü yadsıyan sağ partiler de var olamaz. O partiler birer çıkar ve avanta şirketi gibi kurulur, iktidar olur, Türkiye’yi soyar, sonra dağılır yok olurlar. Hiç biri kök salamadı bu yüzden.
Amiral Soner Polat’ın dediği gibi:
“Atatürk modern Türk devletinin ruhudur. O ruhu çıkardığınız takdirde geriye kalan şey, her kesimin tekme atacağı bir enkaz olur. Belki kimse farkında değil ama Türkiye Cumhuriyeti devletini bir arada tutan bu ruhtur. Atatürk yoksa Türkiye de yoktur.”
Kimseye elinde Atatürk’lü bayrakla dolaşmasını önermiyoruz. Kimse Atatürkçü olmaya, sabah akşam Atatürk’e övgüler düzmeye de mecbur değildir. Ama cumhuriyetin hangi temel üzerinde kurulu olduğunu bilmeliyiz.
Benimsedikleri ideoloji uğruna Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerini yok etmeye çalışanlar bindikleri dalı kesmiş olurlar.
Son yıllarda İslamcılar ile Kürtçüler, ikinci cumhuriyet bayrağı altında birleşip Atatürk’e savaş açtılar. Adım adım Cumhuriyet tarihini yok etmenin uğraşını verdiler. Peki yerine ne koydular; Orta Doğu bataklığında debelenmeye başlayan, itibarını yitirmiş, terör örgütleri karşısında bile acze düşen bir tek adam rejimi...
Bağımsızlık, ulusal egemenlik, halkçılık, laiklik, devrimcilik gibi ilkeler bu ülkede Cumhuriyet ve demokrasinin de temelidir.

Gazeteci dediğin...

Gazete sütunları ve internet sitelerinde sık sık işten atılacak yazarların adları yayınlanır... Bendenizin adı da sıkça bu listelerde yer alır... Kimileri temenni havasında anar adımızı... Kimileri onur listesine yakıştırdığı için...
Yıllar önceydi... Aydın Doğan bir gün Ankara Hürriyet’te Bekir Coşkun’un odasına uğramış... İktidarın önerdiği temizlik listesinden söz etmiş... İkinci sırada sen varsın, üçüncü sırada Oktay Ekşi var, demiş...
Bekir’e sordum;
- Birinci sırada kim varmış?
- Sen, dedi...
Sağolsun Aydın Bey gereğini yapmadı... Ama sonraki yıllarda da adımız (tahmine dayalı) tasfiye listelerinden eksik olmadı.
Değerli okurların bu ihtimale üzüldüklerini biliyoruz...
Ancak şu anda gündemde böyle bir konu yok... Pek olmadı da...
Yarın olabilir tabii... Ne der Haldun Taner’in Fasulyacıyan’ı o ünlü tiradında
- Aktör dediğin nedir ki, bugün varız yarın yoğuzdur...
Gazeteci ve yazarlar da artık öyledir...
1971 yılında 12 Mart darbesinde TRT’den atılmıştık... Kısa bir süre Avrupa’da işçilikten yaptıktan sonra tekrar basına döndük... Bizi atanlar artık yaşamıyor. Biz hâlâ yazıyoruz. Hoş elimiz kalem tutmaz olur, yazamayabiliriz de... Bir gazeteci için daha önemli olan kalemini satmamaktır...
Maaşını halktan alıp halka yalan söylüyor, sömürücülerin davulunu çalıyorsa, gazeteci için acınacak durum odur.
Diyeceğimiz sayın okur... Kulak asmayın bu atıldı atılıyor haberlerine... Gazeteci doğruları yazıyor mu, yazmıyor mu? Ona bakınız...
Bir tarihte Cağaloğlu’nda berduşların uyuduğu bir taş kovuğun duvarına şöyle bir cümle kazınmıştı:
- Ben bir şairim boş bulduğum yere şiir yazarım...
Gazeteci de öylesine kararlı olmalı... Kalemi bırakmamalı... Ama doğruları yazmak kaydıyla...

Abdullah Gül’ün susması isteniyormuş! “Beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısı bitti! Sıradaki şarkı “Sus, sus, sus, kimseler duymasın!”
Akif Kökçe

EGO

Cumhurbaşkan-larıyla ilgili ev ödevi yapan bir öğrenci kardeşimiz Cumhurbaşkanlığı web sitesi “cankaya.gov.tr”ye giriyor...
Orada bugünkü ve geçmişteki cumhurbaşkanlarının öz geçmişlerini okuyor... Birden dikkatini şu çekiyor...
Atatürk’e 5241 vuruşluk (harflik) yer ayrılmışken...
Bugünkü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e ayrılan yer 9474 vuruşluktur...
Önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in öz geçmişi 1003 vuruşla geçiştirilmiş...
Först Leydi Hayrinnüsa Hanım’a bile 5826 vuruşla Ahmet Necdet Sezer’in beş katı yer ayrılmış...
Cumhurbaşkan-larına ayrılan yer vuruş olarak şöyle:
Atatürk: 5241, İnönü: 3869, Celal Bayar: 2428, Cemal Gürsel: 1400, Cevdet Sunay: 1416, Fahri Korutürk: 1100, Kenan Evren; 1030, Turgut Özal: 2047, Süleyman Demirel: 1995 Ahmet Necdet Sezer: 1003, Abdullah Gül: 9474, Bayan Gül: 5826...
Bu rakamlar böyle mi kalacak? Elbette hayır... Gül ailesi nasıl kendilerinden öncekileri küçülttülerse sonra gelenler de onlara ayrılan yeri küçültecek. Burası nihayet bir Şark ülkesi, egolar ve hırslar her zaman devlet terbiyesi ve geleneklere ağır basacak...

A. Gül “Bizim cenah bana saygısızlık yaptı” diyor. İşleri varken ne kadar yalakaysa, işleri bittiğinde de o kadar hain oluyorlar demek...
***
Süleyman Şah Türbesi az daha IŞİD’e verilecekmiş. Normaldir! AKP iktidarı için “vatan toprağı” değil, “villalar” kutsal!
Akif Kökçe

ESPRİ

Müdür kapıda memurla karşılaştı:
- Bu ne hal, saat 11. Memur nazik şekilde cevap verdi:
- Maalesef müdür bey bugün ikimiz de geç kalmışız...
***
Yaşlı kadın otobüs şoförünün omuzuna abanarak sordu:
- Yavrum burası Çemberlitaş mı?
- Hayır teyze orası benim kürek kemiğim...

Melih Aşık - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları