Ayakizi

Melih Aşık; Denk bütçe, sıfır enflasyon, ithalattan fazla ihracat yapan bir ülke... Bağımsız dış politika, üretime dayalı milli ekonomi... Laik Cumhuriyet ilkeleri... O çizgide ilerleyelim.

Ülkeyi bugün bulunduğu noktadan ileri götürmenin çaresi nedir?

Bir dostumuz yol tavsiye etti:

- Karda yolunu kaybeden insan ne yapar? Kendi ayak izlerine basa basa geriye gider ve böylece ilk yola çıktığı noktayı bulur.

Biz de aynısını yapalım.

Kendi izimizden geri geri gidelim...

1938’e varalım...

Oradan başlayarak yeniden yola çıkalım...

Denk bütçe, sıfır enflasyon, ithalattan fazla ihracat yapan bir ülke...

Bağımsız dış politika, üretime dayalı milli ekonomi...

Laik Cumhuriyet ilkeleri...

O çizgide ilerleyelim...

Başarırsak dünyanın en mutlu ülkesi oluruz yeniden...

Başaramazsak yine buraya geliriz!

CİNAYET

Yaya geçidinde bir çocuk daha öldü.

Geçen hafta Adapazarı’nda okula giderken yaya geçidinden geçen 10 yaşındaki Safiye Seher Bozkurt’a çarpan otomobil küçük kızın ölümüne yol açtı...

Yurdun dört bir yanında her gün yaya geçidinde insanlar eziliyor...

Bu cinayetlerin çoğu gazete haberi bile olmuyor.

Yaya geçitleri yayalara kurulan tuzaktır...

Çünkü çizilen işaretler sürücülerin umurunda değil...

Yaya geçidinde yavaşlamak terbiyesi henüz oluşmadı.

Ne mi yapmalı? Bir önlem olarak... Yaya geçitlerinin başına mutlaka kamera yerleştirmeli. İhlal eden sürücülere ağır ceza kesmeli.

Yoksa daha pek çok günahsız insanımız ölecek yaya geçitlerinde...

PARRA

Nasrettin Hoca’yı vaaz vermesi için bir köye davet ederler...

Hoca köye gider ama konuşmak için önce bir kese altın ister.

Köylü ne yapar eder bir kese altını denkleştirip hocaya verir...

Hoca güzel bir konuşma apar...

Sözlerini bitirip kürsüden inince altın kesesini köylülere iade eder...

Sorarlar:

- Hocam madem geri verecektin bu kese altını neden istedin?

- Para verdiğiniz için beni dikkatle dinlediniz, der hoca, bir bunun için istedim… İkincisi, insanın cebinde para olunca bir başka konuşuyor. Sesi daha gür çıkıyor...

AÇLIK MÜZESİ

Müzelerin en ilginci geçenlerde Arjantin’de açıldı...

“Açlık Müzesi”

Müzeye ilhamı pandemi ile başlayıp Ukrayna olayı ile zirveye ulaşan gıda krizi vermiş.

Açlık Müzesinin (Museo del hambre) kurucusu avukat Marcos Filardi diyor ki:

- Açlık doğanın değil, insanoğlunun suçudur. İnsanların aç bırakılması bir suçtur. İnsan hakları deyince daha çok özgürlükler üzerine konuşuyoruz, oysa, açlık da insan hakları sorunudur.

Müzenin konuları ve ilgi alanları şöyle sıralanıyor:

“Tarımsal bahçe atölyeleri, tıbbi ve yenilebilir bitkiler, tohum üretimi ve çoğaltılması, biyo-yapı, yemek pişirme, alternatif enerjiler, kuru tuvaletlerin inşası, haşere ve böceklerin biyolojik kontrolü, kompostlama ve yağmur suyu toplama, tohum değişimi, köylülerin lokantalarla buluşması vs...”

PARA DİGMA

Abdullah Öcalan İmralı’dan gönderdiği mesajda ne diyor:

“Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim.”

Özetle; örgüte sözümü dinletecek yetkim ve gücüm var, diyor...

Zihinlerde uyanan sorulara gelince:

- Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Öcalan’ın bildiği ancak kamuoyunun bilmediği bu paradigma (model) nedir?

Muhalefet liderlerine bu paradigmanın ne kadarı anlatılacak?

Partilerin alacağı tavrın sonuca ne etkisi olacak?

Yoksa amaç sadece ortama demokratik bir hava vermek midir?

Paradigma neden kamuoyu ile paylaşılmıyor?

Öcalan’a ne öneriliyor, Öcalan karşılığında ne öneriyor, görüşme (pazarlık) hangi eksen üzerinde ilerliyor?

Kandil ve YPG varılacak anlaşmayı onaylayacak mı?

Öcalan’ın vereceği söze rağmen terör sürerse kim sorumlu olacak?

SAVCI

Türk savcılarına neden “Cumhuriyet Savcısı” denilmiştir?

Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, “Cumhuriyet Savcısı” unvanının isim babasıdır.

Ata’nın huzurunda kendisine bunun sebebi sorulur...

“Cumhuriyet Başbakanı,

Cumhuriyet Bakanı,

Cumhuriyet Müsteşarı,

Cumhuriyet Valisi,

Cumhuriyet Büyükelçisi olmuyor da,

Neden Cumhuriyet Savcısı?

Savcılara neden bu imtiyaz?”

Bozkurt’un cevabı:

- Çünkü öyle zaman olur ki, cumhuriyeti korumak için başbakandan, bakandan, müsteşardan, validen, büyükelçiden bile hesap sormak gerekebilir. İşte o hesabı soracak olan ‘Cumhuriyet Savcısı’dır.”