Tarih:
08.05.2013
Barış geliyor
Melih Aşık, ''Bundan böyle kitleleri ajite ederek, büyük çaplı gösteriler düzenleyerek çalışacaklar''...
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hafta sonu Hakkâri’de halka sesleniyor:“...PKK’nin dağlardan çekilme kararı almasının ardından askeri ve polis kontrol noktaları arttırılmış... Sizler kendinizi bu noktalarda aratmayın. Çünkü yaptıkları suçtur.”
BDP’nin Genel Başkanı devam ediyor:
“Tek bir askeri birlik bile geri çekilmekte olan PKK’lilere operasyon yapmaya kalkarsa, biz yüz binlerce kişi operasyon bölgesine yürüyeceğiz. Operasyonu biz durduracağız. Şehirlerde siyasi, haksız, hukuksuz operasyonlara devam ederlerse, biz yüz binlerle her tarafta bu siyasi operasyonları da durduracağız. Çünkü görev halkındır artık...”
Başkası söylese halkı devlete karşı kışkırtmaktan hapsi boylardı... Ama Demirtaş bunları söylediği için hiç eleştiri almadı. Eğer alsa eleştiriyi yapan muhtemelen barış sürecini bozmakla suçlanırdı! O günlerden geçiyoruz.
Demirtaş yukardaki sözleriyle PKK çekildikten sonra yapacakları siyasetin ipuçlarını da veriyor... Anlaşılıyor ki...
Bundan böyle kitleleri ajite ederek, büyük çaplı gösteriler düzenleyerek çalışacaklar...
Devleti ve yasaları pek takmayacaklar...
Hoş, karşılarında onları üzecek bir devlet de olmayacak...
Yeniçağ gazetesi dün PKK’nin askerce boşaltılan alanlarda kimlik kontrolüne başladığını yazıyordu... Sürpriz gelmedi.
İzmir Balyozu...
49’u muvazzaf asker toplam 357 sanığın yargılandığı İzmir’deki “Fuhuş ve Askeri Casusluk” davasının önceki günkü duruşmasını izleyenler arasında CHP milletvekilleri Nurettin Demir, Özgür Özel, Erdal Aksungur ve Mustafa Moroğlu da vardı. Duruşmada neler yaşandığını Nurettin Demir şöyle anlattı:
“Müebbet hapis istemiyle yargılanan Albay Coşkun Başbuğ, savcıların iddianamesine göre örgütün 2. adamı, koordinatörü, eylemlerin planlayıcısı vs. Bütün bunları da büyük ölçüde bilgisayarıyla yapmış. Ancak duruşmada Coşkun Başbuğ’un bilgisayarı olmadığı ortaya çıktı. Birlikte yargılandığı 375 kişiden biri hariç hiç kimseyi tanımadığını, bir araya gelmediğini... Aralarında telefon, mail vs. hiçbir iletişim olmadığını söyledi. Savcılar iddianamedeki iddialarının aksine bir kanıt ortaya koyamadılar. İddianamede sanıklardan birinin, örgütsel faaliyet çerçevesinde bir bayanla bir kafede buluştuğu iddia ediliyordu. Sanık, buluştuğu kişinin eşi olduğunu söyleyip bunu ispat edince savcıların yüzlerini görmeliydiniz. Evinde sözümona örgütsel CD bulunan kız, savcı kararı olmadan yapılan aramada sadece mutfağa girildiğini, siyah poşet içinde CD bulunduktan sonra polislerin başka hiçbir odada arama yapmayıp çekip gittiğini anlattı...”
Gazz...
Gazz...
Emekli diplomat Uğur Ergun dostumuz:
- İnsan artık evde oturup müzik dinlerken de gaz bombası yiyebiliyor, dedi telefonda...
Uğur’un evi Gümüşsuyu’nda... Ana caddenin 100 metre içerisinde... Yedinci katta...
Önceki gün Deniz Gezmiş’i anan gençler Taksim’den aşağı inerken polis arkalarından yetişip gaz bombası atmış.
Gerisini Uğur şöyle anlattı:
- Ben denize bakan salonda müzik dinlerken birden gözlerim görmez oldu, nefes alamaz oldum... Biraz sonra anladım ki ana caddede gaz bombası atılmış. Pencere bir karış kadar açıktı. Gaz oradan girmiş bütün evi doldurmuş... Anlaşılan artık evde otururken de gaz maskesi takacağız...
Recep Tayyip Bey, “Bizim neslimize Fatih Sultan olma şansı verilmedi” diyor.
Onun için ortada bu kadar çok “Abdülhamit, Vahdettin” filan var demek!
Akif Kökçe
Hayran
Recep Tayyip Bey, “Bizim neslimize Fatih Sultan olma şansı verilmedi” diyor.
Onun için ortada bu kadar çok “Abdülhamit, Vahdettin” filan var demek!
Akif Kökçe
Hayran
Milli ayran muhabbetinde unutulan bir soruyu değerli okurumuz soruyor:
“Uygulanan tarım ve hayvancılık politikaları sonucunda milli ineği, milli samanı kalmamış bir ülkede ithal samanla beslenen ithal ineklerin sütüyle veya ithal süt tozuyla yapılan ayrana nasıl ‘milli’ denilebilir?”
Kuşdili
“Uygulanan tarım ve hayvancılık politikaları sonucunda milli ineği, milli samanı kalmamış bir ülkede ithal samanla beslenen ithal ineklerin sütüyle veya ithal süt tozuyla yapılan ayrana nasıl ‘milli’ denilebilir?”
Kuşdili
Kadıköy-Kuşdili Çevre Gönüllüleri 11 Mayıs Cumartesi günü saat 15.00 ‘te İskele meydanında toplanıp, Kuşdili Çayırı’na kadar bir protesto yürüyüşü ardından da basın açıklaması yapacaklar. Gönüllüler bu alana AVM yapılmasını protesto ediyor. Eski zamanda en güzel bülbül sesi orada dinlenirmiş. Kanarya meraklıları kuşları ötmeyi geliştirsin diye getirip oraya bırakırmış. Adı o yüzden Kuşdili... Ancak AKP için çayırın, çimenin, SİT’in, kuş sesinin önemi yok. Onların anladığı tek ses var; para sesi...
Taksim Meydanı, Çamlıca Tepesi, Kuşdili Çayırı aklınıza neresi gelirse rant ve beton alanıdır artık...
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları