Tarih:
29.07.2014
Bayram sabahı!
Melih Aşık; Siz Ergenekon , Balyoz, KCK gibi soruşturmalarda İlhan Selçuk, Tükan Saylan gibi değerli insanlara bunların mislini yapmadınız mı?
Bayram sabahları radyolarda oyun havaları çalardı... Onlar duyulmuyor artık... Moldovalı akordeoncuların sesi de gelmiyor caddeden... Zili çalıp harçlık bekleyen çocuklar, çöpçüler, postacılar görünmüyor ortalıkta... Gazeteler kocaman şeker resimleriyle çıkardı. Onlardan eser yok... Ya ne var? Gözaltındaki polisler... Gazze’de vahşet... Tutuklamalar... Kurşuna dizmeler...Cemaatçi polisler gözaltı sürelerinin aşılmasından şikayetçi...
Haklılar.. Ama birileri de soruyor:
- Siz Ergenekon , Balyoz, KCK gibi soruşturmalarda İlhan Selçuk, Tükan Saylan gibi değerli insanlara bunların mislini yapmadınız mı? Hasta insanların talebine “Gatakulli” dediniz, hapiste masum insanları öldürdünüz... Şimdi sahurda iyi yemek çıkmadı diye şikâyetçisiniz...
Dünün hesabı böyle mi görülmeli peki? Elbette hayır...
Gözaltına alınanlar yargılanmalı, cezayı bağımsız yargı kesmeli...
Diyeceğiz ama ortada bağımsız yargı yok. Yeni atanan 6 sulh ceza hakiminin 3’ünün iktidar yanlısı olduğu ispatlanmış... Bir soru daha:
- Hani 17 Aralık’ta darbe olmuştu... O darbe neden soruşturulmuyor?
Cevabı; artık sadece iktidarı rahatsız eden kişiler iktidarı rahatsız eden suçlardan yargılanıyor da ondan...
Televizyonlarda IŞİD’in kurşuna dizdiği insanlar gösteriliyor. IŞİD’in elindeki 48 rehinenin aileleri de izliyor bu görüntüleri. Soma’da 301 babasız aile... Işıksız evlerde gülmeyi unutmuş şehit aileleri...
Bayramı kaygılarla kutluyoruz...
Buz gibi olsun!
Hava sıcak mı sıcak... İçeçekler masaya soğuk geliyor, yetmiyor içine birkaç küp de buz atılıyor... O buz var ya... Bir zamanlar ne büyük nimetti bilemezsiniz... Çocukluk hatta gençlik yıllarımızda mutfaklarda buzdolabı yerine tel dolap vardı. Buz lüks madde idi... Vecdi Seviğ dostumuz, “Damak Tadının İzinde Tarih ve Sanat yolculuğu” adlı kitabında anlatır ki...
Osmanlı Sarayı’nda karcılar ve buzcular vardır. İstanbul’a kar yağdığında binlerce asker kar ve buzları toplar, kar kuyularına doldururdu. O buzu Saray ve zenginler tüketirdi.
Kent dışından en yakın ikmal merkezi Keşiş Dağı yani bugünkü adıyla Uludağ idi.
Oradan özenle toplanan kar ve buzlar Mudanya’dan mavnalarla İstanbul’a nakledilir 70 dolayında kar kuyusuna doldurulurdu.
Çok sıcak günlerde zenginler halka sevabına kar dağıtırdı.
Karacaoğlan’ın “Bir mendil arası kar gönder bana” dizeleri kar dağıtılırken kabı olmayanların mendile koyduklarını hatırlatır.
İstanbul’da kimi yıllar buz sıkıntısı yaşanırmış.
1856’da Amerika’dan ithal ilk parti buz Galata rıhtımına boşaltılmış. ABD’deki buz kralı Frederic Tudor kısa süre sonra buzdolabı icad olunca iflas etti.
Çocukluğumuzda buz kalıplar halinde belli büfelerde satılırdı. Çuvala sarılan buz kalıplarının arasına talaş konurdu. Misafir geleceği zaman bu büfelere yollanır, kilo ile buz alırdık. Büfeci buzu testereyle keser, paket yapar gibi iple bağlar verirdi. İpinden tutar, buzu eve elimizi sürmeden taşırdık. Buzun sıcakta eriyişini hüzünle izlerdik.
ÇEKİÇ
Özel yolcu otobüsü İstanbul Kavacık’ta yandı, 4 yolcu öldü, 19 yolcu yaralandı.
Kimi tanıklar şoförün yanındakiyle sohbet ederken bariyerlere çarptığını yangının bundan sonra çıktığını söylüyor. Kimi önce yangın çıktı sonra otobüs çarptı diyor... Bariyere yanaştığı için kapının açılmadığı söyleniyor.
Otobüslerin camlarında özel bir çekiç vardır. Bir tehlike anında bu çekiçle camı kırar dışarı çıkarsınız. Ancak yolcular bunun çekiç olduğunu. Bir tehlike anında camı kırmaya yarayacağını bilmezler. Bu konuda bilgilendirilmezler. Bir tatbikat yapılmamıştır. Otobüs içinde uyarı levhaları yoktur. Bir yangın çıkacağı, yangın çıkmadan akla gelmez. Budur bizim halimiz.
Kuruyan barajlarda hayvanlar otlamaya başladı!
AKP’nin “çılgın baraj” projesi, çılgın kanal projesini bile geçti
***
Erdoğan’ın bağış kampanyası için toplanan paranın miktarı açıklanmıyormuş.
Paradan bir 6 sıfır daha atılsın, açıklanır.
Akif Kökçe
POZ
Avrupalı Türk İşadamları Birliği çalışanı Hülya Feise ile Şahabettin Buz’a yapmış oldukları yararlı çalışmalardan dolayı Almanya’nın en yüksek liyakat madalyası olan “Bundesverdinskreuz” verildi.
Bellvue Sarayı’ndaki törene Şahabettin Buz’un 16 yaşındaki kızı Sevinç Buz da katılmıştı.
Sevinç bir ara Cumhurbaşkanı Gauck ile samimi bir sohbete girişti. Sonra birlikte resim çektirdiler. Meğer sohbet sırasında Sevinç, Gauck’a “Siz sandalyeye oturun ben de ünlü bir yıldız durayım birlikte poz verelim” demiş. Gauck kabul etmiş. İşte o resim...
(Ahmet Güler)
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları