Tarih:
20.05.2012
Bayram ufaldı
Gençlik ve Spor Müdürü tek başına çelenk koydu...
“Oh, aman ne güzel oldu, 19 Mayıs bayramı o militarist görüntüsünden kurtuldu, öğrenciler derslerinden olmuyor, kızların bacakları görünmüyor, bayram sivil bir ruhla kutlanıyor...”Bazı saf yurttaşlar statlardaki kutlama yasağı sonrasında böyle düşündü kuşkusuz...
Acaba onlar dünkü manzaradan sonra hâlâ aynı fikirdeler mi?
19 Mayıs ve resmi bayramlarda il ve ilçelerde tören yapılır... Bu törene illerde vali, ilçelerde kaymakam başkanlık eder, garnizon komutanı, belediye başkanları ve diğer resmi ve sivil kuruluşlar anıta sırayla çelenk koyar, saygı duruşunda bulunulur, İstiklal Marşı söylenirdi...
Ancak iki hafta önce il ve ilçelere dağıtılan genelgeyle...
İl ve ilçelerde törenlerde sadece Gençlik ve Spor Müdürü’nün çelenk koyacağı bildirildi...
Bu şahıs il ve ilçe protokolünde arka sıralarda yer aldığı için... Daha önde yer alan vali, kaymakam, belediye başkanı gibi yetkililerin onun arkasından çelenk koyması söz konusu olmayacaktı.
Bu yüzden dün birçok yerde ikili tören yapıldı... Gençlik ve Spor Müdürü tek başına çelenk koydu... Ardından trişkadan Uzakdoğu spor gösterileri yapıldı. Tören bitti.
Belediye başkanları, parti temsilcileri, sivil toplum örgütleri bir saat arayla ayrı bir tören düzenlediler. Vali, kaymakam, garnizon komutanı gibi resmi yetkililer iki törene de katılmadı. TSK temsilcileri Atatürk’ün Samsun’a çıkışı ve doğum yıldönümünde hiçbir resmi törende yoktular.
Bütün bunların ne anlama geldiğini dün Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’e sorduk:
- 19 Mayıs, Atatürk’e saygısızlık ve onu küçümseme gösterisine dönüştü, resmen dalga geçiyorlar, dedi...
Hedefleri Cumhuriyetin temelindeki değerler... Hâlâ anlamayan var mı?
Efendim neymiş, anket yapılmış da halkın yüzde 65’i tutuklu vekillerin tahliyesine karşı çıkıyormuş.
İyi de, Deniz Feneri sanıkları tahliye edilirken vatandaşın görüşüne başvurulmuş muydu?
Haldun Ertem
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “Vatandaş
yıkıma ikna edilecek” demiş.
Cop, tazyikli su ve biber gazıyla mı?
Gülhan Elmas
“Ey Türk Gençliği, birinci vazifen, Türk istiklalini,
Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza
ve müdafaa etmektir...”
Atatürk her şeyi söylemiş başka söze gerek yoktur...
Elif Eral
Küçük bir vaka!
Bir yakınımız anlattı... OdaTV’de (Mahpus Soner Yalçın ve arkadaşlarının sitesi) TSK mensuplarını ilgilendirecek bir haber görmüş... Terfi bekleyen bir binbaşı dostları varmış. Eşine telefon açıp OdaTV’deki haberi okumasını tavsiye etmiş. Karşıdaki hanım:
- O siteyi açamam, demesin mi... Peşinden sebebini izah etmiş:
- Günün birinde bizim bilgisayarı da incelerler nereleri aradığımızı görürler.. Nemelazım...
Korku imparatorluğundan haberler bugünlük bu kadar...
Bütün eserleri
Kaynak Yayınları muazzam bir işe imza attı; “Atatürk’ün Bütün Eserleri” adıyla, Atatürk’e ait bütün yazıları (mektup, telgraf, vb.) ve konuşmaları kronolojik olarak bir araya getirdi. 12 bin sayfayı aşan ve 30 ciltten oluşan çalışma tam 15 yılda tamamlandı... Yayın Yönetmeni Şule Perinçek gururla anlatıyor:
- Atatürk’le ilgili bu denli kapsamlı çalışma daha önce yapılmadı. Bu bir ilk... Tamamen özgün belgelerden oluşan çalışmamız Atatürk’ün 1903’te henüz talebe iken not defterine düştüğü notlardan başlayıp 1938’de son nefesini verinceye kadarki zaman diliminde imzası bulunan tüm yazı ve konuşmaları kapsıyor. Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Dışişleri gibi çeşitli arşivlerde yer alan belgeler ilk kez bu eserde bir araya getirildi. Atatürk’ün imzası bulunan tüm belgelere ulaşmayı hedefledik; sevgilisine yazdığı bir mektubu da var, Urfalı bir vatandaşa yazdığı mektup da...
İmzasız belgelere şüpheyle yaklaştıklarını belirten Şule Hanım diyor ki:
- Ulaştığımız belgelerde eğer imza yoksa bunu önce adli tıpa gönderdik... Gerçek veya sahte olduğunu bu şekilde saptadık...
Sadece yurtiçindeki değil yabancı arşiv ve kütüphanelerden de yararlandıklarını belirten Şule Perinçek, “Düşünün Amerikan Kongre Kütüphanesi müdürünü bile çalıştırdım” diye gülüyor.
Devletin bu çalışmaya katkısı mı? Kültür Bakanlığı önceleri her kütüphaneye birer adet alıp bağışlayacağını söylemiş... Sonrasında ise -nedense vazgeçip- sayıyı her ile bir tane alıyoruz diyerek 80’e düşürmüş...
En şaşırtıcı olan mı? Onu da aktaralım:
- Genelkurmay, çalışmanın “ticari iş” olduğu gerekçesiyle kütüphanesini açmadı.
Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları