Bedeli kim ödüyor?

Melih Aşık yazıd; Bedeli hapislerde yatanlar ödüyor... Kılıçdaroğlu hangi bedeli ödüyor?

Soner Yalçın’ın yönettiği, müziğini Fazıl Say’ın yaptığı “Menekşe’den Önce” belgeselini önceki gün duyarlı insanlar Beşiktaş MKM’de hüzün ve gözyaşları içinde izledi.

Toplantıyı CHP İstanbul İl Örgütü düzenlemişti. Soner Yalçın’ın gönderdiği mesajı Müyesser Yıldız okudu:

“İnsanlığın en büyük ve en tehlikeli hastalığı bellek kaybıdır. Unutturmamak bir gazetecinin görevleri arasındadır. Madımak katliamını hafızalardan sildirmeyeceğiz. Unutturarak rahata ermek isteyenlere bu fırsatı vermeyeceğiz” diyordu Soner Yalçın...

Sivas katliamını anlatan filmin gösteriminden önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir konuşma yaptı.

Güzel sözler söyledi Kemal Bey... Ancak “Her türlü bedeli ödemeye hazırız” sözünü pek anlamadık...

Bedeli hapislerde yatanlar ödüyor... Kılıçdaroğlu hangi bedeli ödüyor?

Üstelik ondan bedel ödemesi istenmiyor. Verdiği sözleri tutması bekleniyor.

CHP seçimden sonra hapisteki milletvekillerinin serbest bırakılması için önce yemin boykotu yaptı. Sonra boykotu bırakıp AKP ile sözde bir mutabakat imzaladı. O mutabakatın gereğini AKP neden yerine getirmiyor? Neden CHP bunun hesabını sormak yerine her konuda AKP’ye “katkı sunmak” peşinde? Cevap bekleyen sorular işte bunlar.

 Cumhuriyet’in baş sayfasında Mustafa Balbay’ın köşesinde yazılı:

“Milli irade 389 gündür tutuklu”

Kemal Bey 389 gündür kendi milletvekilini hapisten kurtaramadı. AKP’nin Anayasa çalışmasına katkıda bulunmak yerine önce milletvekilini kurtarmalıydı. Bu başarısızlığın bedelini de Mustafa Balbay, Mehmet Haberal ve diğerleri ödüyor... Kemal Bey’e ödeyecek bedel kalmadı.



İşçi emeklilerine temmuzda 17 lira zam yapılacakmış.
Gün başına yarım simit eder... Fena değil hani...

Fahrettin Fidan



Soru: Her gün çeşitli davalarla ilgili gelişmeleri an be an öğreniyoruz... Peki Deniz Feneri davasıyla ilgili gelişmeleri ne zaman öğreneceğiz?

Yanıt: Dava zamanaşımına uğradığı zaman...

Haldun Ertem



Bedri’nin çizgileri

Bodrum’daki Dibekli Han Kültür ve Sanat Köyü kapılarını yeniden sanatseverlere açtı...

Dibekli Han geçen yıl kapanmış sanatseverleri üzmüştü.

Bu defa daha geniş etkinliklerle açıldı...

Temmuz 7’de bir karikatür şenliği var Dibekli Han’da...

Sevgili Bedri Koraman karikatürlerini sergiliyor...

 Sergide Bedri’nin yaklaşık 150 karikatürünü bulacaksınız...

 Bu defa kopyaları ile birlikte orijinalleri de satışa çıkıyor...

 Bedri Türkiye’de karikatürün tarihidir...

 Bedri’nin çizgileri aynı zamanda Türkiye’nin tarihidir...

 Eğer 7 Temmuz ve sonrasında Bodrum civarında iseniz mutlaka uğrayınız Dibekli Han’a...

 BEDRİ’yi, bir anıt adamı, eserleriyle birlikte görme fırsatını kaçırmayın...



Hediye geldi hanım!

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Suudi Arabistan Kralı’nın Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a getirdiği hediyeler ile ilgili soruya yanıt verirken:

“Kamu görevlileri, 10 aylık net asgari ücret toplamını aşan hediye veya hibe niteliğindeki eşyayı aldıkları tarihten itibaren 1 ay içinde kendi kurumlarına teslim etmek zorundadırlar” diyor.

 Böyle bir etik kuralın bulunması güzel. Ama konulan üst sınıra ne demeli:

“10 aylık net asgari ücret...”

Asgari ücret 700 lira... 10 aylık asgari ücret eder 7 bin lira...

 Demek 2 bin lira aylık alan bir memur 7 bin liralık hediye kabul edebiliyor...

 Buna hediye mi denir rüşvet mi?

İtalya Başbakanı Mario Monti geçenlerde bir genelge yayımlayarak memurların 150 euro yani 350 liranın üzerinde hediye almasını yasakladı. İngiltere’de Başbakan’dan başlayarak tüm kamu görevlilerinin hediye sınırı 140 sterlin yani 350 liradır.

ABD Başkanı için konulmuş olan sınır da aynı 250 dolar (400TL) dir...

 Hediye konusunu gündeme getiren CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, 7 bin liralık üst sınırın da kabul edilebilir bir rakam olmadığını bildiriyor, bu konuda yeni bir kanun teklifi hazırlayacağını söylüyor...

 Bu arada Bekir Bozdağ, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’na Suudi Arabistan Kralı tarafından verilen hediyelerin 7 aylık asgari ücreti aşıp aşmadığını, sonuçta nasıl bir muameleye tabi tutulduğunu da belirtmedi. Her şey gizli...



Ahmet Şık’a ceza

 Gazeteci Ahmet Şık’a, OdaTV davasından tahliye olduğu gün Silivri Cezaevi çıkışında söylediği sözler dolayısıyla 7 yıl hapis istemiyle dava açıldı. Ne demiş Ahmet Şık o gün:

“Bu komployu kuran, yürüten polisler, savcılar ve hâkimler bu cezaevine girecek. Onlar buraya girdiğinde adalet gelecek....”

Eline kalemden başka bir şey almadığı halde terör örgütü üyesi olarak aylarca hapis yatırılan bir gazetecinin hapishane çıkışında birkaç satırlık öfke ifade etmeye hakkı yok mudur? Üstelik öfke cümleleri “komployu kuranlar”a yönelikti... Hukuku uygulayanlara değil...

 Ahmet Şık, İmam’ın Ordusu adlı kitabı piyasaya çıkacakken gözaltına alınıp tutuklanmıştı. Bu defa da “Pusu- Devletin Yeni Sahipleri” adlı kitabı piyasaya çıkarken hapis tehdidiyle karşılaştı. Ahmet’in yeni kitabı yarın piyasaya çıkıyor...