Bizim müttefik...
Melih Aşık: PTT iştiraki (yüzde 100) olan Bilgi Teknolojileri A.Ş’de bir sözleşme modeli uygulamaya konulmuş. Genel müdür ve yardımcıları üç yıllık sözleşme imzalayarak çalışıyor.. Bu üç yılın içinde sadece bir gün bile çalışıp görevden alınsalar, brüt maaşın 36 katı tazminat alıyorlarmış.
NATO eski başkomutanı Wesley Clark’ın videoda bir konuşmasını izliyoruz. Anlatıyor:
“11 Eylül saldırılarından yaklaşık 10 gün sonra Pentagon’a gittim.
Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ve yardımcısı Paul Wolfowitz’i gördüm.
Eskiden benimle birlikte çalışanlara selam vermek için aşağı kata indim. Komutanlardan biri beni içeri çağırdı ve:
- Biraz içeri gelip benimle konuşmalısınız, dedi.
- Siz çok meşgulsünüz, dedim.
- Hayır, dedi, karar verdik, Irak’la savaşa gireceğiz.
Tarih 20 Eylül ya da o tarihe yakındı.
- Irak’la savaşa mı giriyoruz? Neden? diye sordum.
- Bilmiyorum, dedi, sanırım başka ne yapacaklarını bilmiyorlar.
- Peki, Saddam ve El Kaide arasında herhangi bir bağlantı buldular mı?
- Hayır, hayır. Bu konuda yeni bir gelişme yok. Sadece Irak’la savaşa girmeye karar verdiler, dedi.
Birkaç hafta sonra onu görmek için yine gittim. O sırada Afganistan’ı bombalıyorduk:
- Hâlâ Irak’ı bombalayacak mıyız? diye sordum.
- Ah, ondan da beteri, dedi.
Masasına uzandı ve bir kâğıt parçasını çıkardı. Savunma Bakanı’nın ofisini kastederek, ‘Bunu üst kattan aldım’ dedi ve ekledi:
- Bu Irak’tan başlayarak, Suriye, Lübnan, Libya, Somali, Sudan ve İran ile birlikte 7 ülkeyi 5 yılda nasıl ortadan kaldıracağımızı anlatan bir not, dedi.”
İşte... Bizim uzatmalı “stratejik ortak ve müttefik”imizin dış politikası böyle bir şey...
PATATES
CHP’nin tek başına siyasi parti gibi çalışan bir vekili var: Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer. Adeta bir atom karınca. Nerede dert varsa Gürer orada.
Bu değerli vekil dün de patates uyarısı yaptı. Dedi ki:
“Türkiye’nin en çok üretiminin yapıldığı Niğde ile Nevşehir, Aksaray, Konya illerinde depolarda patates için kritik süreç başladı. Acil önlem alınmazsa patates depoda çürüyecek.”
Patates konusu her yıl gündeme geliyor. Kâh sıkıntısı çekiliyor kâh ürün fazlası çiftçiyi zora sokuyor. Gürer, çözümlerden birinin patates fabrikası kurulması olduğunu söyler durur. Patatesten 29 çeşit ürün elde ediliyor. Peki, patatesin merkezinde neden çok büyük maliyet gerektirmeyen patates fabrikası kurulmaz? Neden çiftçi bunun için örgütlenmez? Neden örneğin Ticaret Odası önayak olup üç beş yatırımcı bulmaz?
REKOR TAZMİNAT
CHP Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, Sayıştay raporundan bir bölüm açıklıyor.
PTT iştiraki (yüzde 100) olan Bilgi Teknolojileri A.Ş’de bir sözleşme modeli uygulamaya konulmuş.
Genel müdür ve yardımcıları üç yıllık sözleşme imzalayarak çalışıyor..
Bu üç yılın içinde sadece bir gün bile çalışıp görevden alınsalar, brüt maaşın 36 katı tazminat alıyorlarmış.
Bu miktar 36 yılık kıdem tazminatı anlamına geliyor.
Örneğin, sadece bir yıl çalışan bir kişiye sözleşmesi iptal edilince 847.523 TL tazminat ödenmiş.
Sayıştay raporunda durum eleştirilmiş.
Ancak PTT yeni bir düzenlemeye gitmemiş.
Bir iki hafta çalışıp kendini işten attıran bir genel müdür yardımcısına brüt maaşın 36 katı tazminat!
Dünyada eşi benzeri olmayan bir sözleşme bu...
PARSEL
Gazeteci Murat Ağırel, Melih Gökçek’in parasal serüvenlerini anlatan bir kitap yazdı: Parsel Parsel.
Kitabın adı Bülent Arınç’ın Melih Gökçek’e yönelik sözlerinden esinleniyor:
- Ankara’yı parsel parsel sattın, demişti Arınç.
Gökçek’in bir de AŞTİ macerası vardır. Ankara Otobüs Terminali’ne giriş çıkışı paralı yapmıştı Gökçek. Gara her giren araç, Keçiören Spor Kulübü’ne bağış yapmak zorundaydı. Otobüslerden başka özel araçla veya taksiyle girenler de teberru daha doğrusu haraç ödüyordu. Keçiören kulübüne milyonlar akıyordu. Kulübün Başkanı oğul Osman Gökçek idi. Milyonlar akıyordu ama kulüp üçüncü ligden ikinci lige bile çıkamıyordu. Paravan kulüptü.
Konuyu geçmişte yazdık. Gökçek 50 bin liralık tazminat davası açtı.
Ancak kazanamadı. Dürüst bir yargıca rastlamıştık.
Kitapta bu yok ama buna benzer pek çok hikâye var. Okunmalı.
MİGROS
Büyük marketlerde alışveriş sepet ve arabalarının dezenfekte edilmemesini eleştirmiştik Metro’dan sonra Migros’tan özetle şu açıklama geldi:
“Dünyadaki en gelişmiş hijyen uygulamalarını devreye aldık.
Mağazalarda müşteri ile teması olan tüm arkadaşlarımız maske yanında siperlik kullanmaya başladı.
Mağazalarımızda ve dağıtım merkezlerimizde dezenfeksiyon düzenli bir şekilde yapılıyor. Ayrıca mağazalarımızda günde beş kere reyonlar, kasalar, pos makineleri, alışveriş arabaları ve sepetleri temizleniyor. Sanal Market için kullanılan nakliye araçlarımız düzenli olarak dezenfekte ediliyor. Mağazalarımız düzenli olarak IPSOS, Anadolu Hopkins Hastanesi ve İl Sağlık Müdürlüğü’nce denetleniyor.
TSE COVID-19 Güvenli Hizmet/Üretim Belgesi alan ilk perakende firmasıyız.”
SOSYAL
“Kırkı çıktığında bebekleri bile dışarı çıkarırlar. Bizim kırkımız değil cılkımız çıktı, hâlâ ev hapsindeyiz uleyyyyn!”
(65 yaş ve üstü yurttaşlardan birinin feryadı.)
ZİL
Borcunu ödediği için elektrik sayacı yeniden açılması gereken vatandaşımızın evine ekip gitmiş. Sonrasını şöyle anlatıyor ekibin başı:
“Önceden anlaştığımız saatte adamın evine gittik. Kapıyı açan olmayınca şirkete döndük. Adam iki saat sonra arayıp ne zaman geleceğimizi sordu.
- Geldik, zile bastık, yoktunuz deyince, adam:
- Sizi memur yapanın, diye söze başladıktan sonra, şöyle devam etti:
- Zilin elektrikle çalıştığını bilmiyor musunuz be adam!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları