Bozum süreci!

Melih Aşık; Dedi ki Davutoğlu: Öcalan’ın kendi özgürlüğü için PKK’yi kullandığını anlamıyor musunuz?

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun geçen hafta sonu Kanal 7 televizyonundaki sözleri biraz dikkatlerden kaçtı. Dedi ki Davutoğlu:
“Bize verilen hiçbir söz yerine getirilmemiş olmasına rağmen çözüm sürecini kararlılıkla sürdürdük...”
“Geçen sene 30 Eylül’de bile bize verilen sözler yerine getirilmediği halde demokratikleşmeden hız kesmedik. Neydi bize verilen söz? Silahlarını bırakıp çekileceklerdi. Silahlarını bırakmadılar, çekilmediler.”
Aynı Başbakan konuşmasının bir başka yerinde çözüm süreci için “Bir başarı hikâyesidir” övgüsünü kullandı.
Stratejist Cahit Dilek soruyor:
- Karşı taraf sözlerini yerine getirmediği halde siz çözüm süreci dediğiniz şeyi devam ettiriyorsanız artık karşı tarafın verdiği sözleri tutmasına gerek kalıyor mu?
- Bu güne kadar sözünü yerine getirmeyen ve bundan kazançlı çıkan PKK’nin bundan sonra silahlara veda edeceğine kim nasıl inanabilir?
- PKK terörü sürdürdükçe Öcalan’ın hükümetten talep gücünün arttığını... Öcalan’ın kendi özgürlüğü için PKK’yi kullandığını anlamıyor musunuz?
***
Anlamaz olurlar mı? Anlıyorlar ama çaresizler... ABD Öcalan’ın serbest kalması ve Kürt Devleti’nin Türkiye ayağının kurulması için dayatıyor. İktidarı çözüm süreci adı altında bu bozgunu gizlemeye çalışıyor.

Vatandaş yuttu mu?

Onca telefon konuşması, para sayma makinesi, onca ayakkabı kutuları, onca istiflenmiş dolarlar ve sıfırlanamayan eurolar... Savcı Ekrem Aydıner için anlam ifade etmedi, 17 Aralık yolsuzluk soruşturması için takipsizlik kararı verdi. AİHM eski yargıçlarından CHP milletvekili Rıza Türmen dün dedi ki:
“Sayın Savcı takipsizlik kararında, Rıza Sarraf ile kamu görevlileri arasında anlaşma yapıldığına dair herhangi bir delil bulunamamıştır, diyor. Ne yani, iki taraf bir masada karşılıklı oturup kâğıt üzerinde rüşvet anlaşması mı yapacaklardı! Sanırım, bu savcı, özdeyiş haline gelen ‘Rüşvetin belgesi mi olur?’ lafını hiç duymamış! Başka ne diyor Savcı? Olayda rüşvet suçu olmasa bile irtikap, görevi kötüye kullanma suçları olabilir, diyor. O zaman niye takipsizlik kararı veriyorsun, onları soruştur. Başka? Telekomun dinlenmesi kararı hukuka aykırıymış! Dinleme kararını yargıç vermiştir. Ne zamandan beri savcılar yargıçların verdiği kararı hukuka aykırı buluyor?”
Siyasetçi yakınları geçmişte de zaman zaman mahkemeye düştü. Yargı sürecinde adaleti gizlice etkilemeye çalıştıkları oldu. Ama kendi savcısını atayıp onca açık kanıta rağmen suçu kapatan ve vatandaşı bu kadar enayi yerine koyan iktidarı hiç görmedik.

MESAJ

“Bundan Türkiye ile ilgili herkes bir sonuç çıkarmalı. Çünkü bu, dik durmanın, birtakım ilkelerden ödün vermemenin bir sonucudur. Bu aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini ve ilkelerini, devletin ülkesiyle bölünmez bütünlüğünü açık bir vaziyette savunmanın bir sonucudur...”
İstanbul Barosu seçimlerini, tarihinde görülmemiş bir oyla (14 bin 435) ve oy yüzdesiyle (yüzde 66) üçüncü kez kazanan Ümit Kocasakal duygu ve düşüncelerini bu sözlerle dile getirdi. Başbakan geçenlerde ulusalcı yurtseverleri “marjinal grup” diye niteliyordu. CHP de biliyorsunuz ulusalcıları tasfiye hazırlığında...
Baro seçim sonuçları onlara ders olsun...

Rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasında ortaya saçılanlar “hediyeymiş”...
Yani... Soruşturmayı kapatanlar bile
ortaya saçılanlar için “çalışılıp kazanılmış helal paradır” diyemiyor...
Akif Kökçe

ÇİP

Yeni çipli kimlik kartları aralık ayından itibaren vatandaşlara 18 TL karşılığında dağıtılacak... CHP milletvekili Umut Oran, Maliye Bakanı M. Şimşek’e soruyor:
- Doğuştan
gelen bir hak olan vatandaşlığın göstergesi kimlik kartı için neden para alınıyor? Toplanacak 1 milyar 368 milyon TL’lik para nereye harcanacak? Kartın maliyeti 5 TL ise neden vatandaştan fazladan 988 milyon TL daha toplanacak? Bu parayla AOÇ’deki saray ve 12. Cumhurbaşkanı’nın özel uçağının maliyeti mi karşılanıyor? Yoksa Suriyelilere yapılan yardımın açtığı
bütçe deliği mi kapatılacak?
Bu soruları soran kadar sordurana da bakmak lazım...

Melih Aşık - Milliyet