Tarih:
18.10.2014
Bu, o değil ki
Melih Aşık; Son kararı Erdoğan’ın Köşk’e çıkınca vereceği Savunma Bakanı’nca dile getirilmişti. Dün Başbakan Davutoğlu tam tersi yönde konuştu...
Askerlik çağına gelen ve o yüzden askerlik şubesine çağırılan genç adam eline hangi kâğıt verilse aynı şeyi söylüyormuş:- Bu, o değil...
Şu formu doldur diyorlar, kâğıdı eline alıyor, bir an bakıyor, “Bu, o değil” diyerek elinden atıyor... Şuraya imzanı at, diyorlar, kâğıda bakıyor “Bu, o değil” diye fırlatıyor. Adamı askeri hastaneye göndermişler. Psikiyatra çıkarmışlar. Yine her gördüğü kağıdı “Bu, o değil” diyerek buruşturuyor. Sonunda psikiyatr adamın deli olduğuna karar vermiş ve askerden muaf tutulmasına ilişkin bir belge hazırlayarak eline tutuşturmuş. Adam belgeye bakmış:
- İşte bu o, demiş...
Bu fıkrayı bedelli askerlik bekleyenler beğenmiş olmalı... Onlar bekleyedursun... Siyasetçiler konuyu istismara devam ediyor. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde bedelli çıktı çıkıyor havası verilmiş son kararı Erdoğan’ın Köşk’e çıkınca vereceği Savunma Bakanı’nca dile getirilmişti. Dün Başbakan Davutoğlu tam tersi yönde konuştu:
“Fakir çocuğunun askerlik yapması, zengin çocuğun bedel ödeyerek askerlik yapmaması olmaz” dedi.
Davutoğlu “Bedelli”nin yarattığı ayrımcılığı ilk kez mi fark etti? Yoksa Cumhurbaşkanlığı seçimi için verilen yalan vaatlere noktayı bu sözlerle mi koydu?
Makul müsünüz?
Bundan dokuz ay önce yapılan yasa değişikliğiyle konut ve işyeri aramalarında “makul” yerine “somut delil” şartını getirmişlerdi. Dokuz ay sonra eskiye dönüldü. Neden? Çünkü o dönemde 17 / 25 Aralık rüzgârları esiyordu. Bakan ve Başbakan çocuklarının soruşturulması söz konusuydu. Hem savcılık dosyası merak ediliyor, hem de yeni arama kararlarından korkuluyordu. Bu nedenle, aramayla ilgili “şüphe”den, somut delil arayışına geçildi. Dosyayı avukata kapatan fıkralar kaldırıldı. Böylece, Rıza Sarraf ile Bakan - Başbakan çocuklarının dosyaları avukata açıldı.
Şimdi, Avukat Turgut Kazan’ın deyimiyle, korkuları kalmadığından makul şüpheyi geri getiriyorlar ve dosyayı avukata kapatıyorlar.
Yeni yasa henüz çıkmadan uygulama Adana’da başlatıldı. Gazeteci Aytekin Gezici’nin evi “makul şüphe” üzerine arandı, fotoğraf makinesine ses kayıt cihazına el konuldu, savcılıkta kendisine attığı tweet’ler soruldu.
Yeni Türkiye’de hukuk; haklıyı koruyan değil iktidarı ve çevresini kollayan bir mekanizmaya dönüştürülüyor. Sivil diktaya doğru bir adım daha atılıyor!
OTURMA
Anneler türbanın ilkokula inmesini protesto için dört gün sürecek oturma eylemine başlıyor. Bağdat Caddesi’nde, Erenköy’deki Galip Paşa Camii karşısında bugün saat 11:00’de başlayacak eylemi düzenleyenler
diyor ki:
“Bizler başörtüsüne karşı değiliz, baskı ve dayatmalarla başın örtülmesine karşıyız. Türbanın ilköğretime kadar inmesine sessiz kalmayacağız dedik, kalmıyoruz. Protesto etmek için dört günlük gece - gece oturma eylemimiz ve imza kampanyamıza başlıyoruz. Yılmak yok arkadaş, yorulmak, dinlenmek yok...”
Oturma eylemi salı günü saat 17:00’ye kadar sürecek...
CHP laik eğitim konusunda kılını kıpırdatmayınca vatandaş mecburen sokağa çıkıyor.
Ethem Sarısülük’ün annesi ve kardeşleri hakkında 10 yıl hapis isteniyor.
Ethem yargısız infazın kurbanıydı, ailesi yargılı infazın...
Akif Kökçe
CHP
İstanbul Büyükşehir Belediyesi CHP Meclis Grubu çarpıcı açıklamalar yapıyor, önemli sorular soruyor. Örneğin şu soru:
“Boğaziçi alanı ve etkileme bölgesinde inşa edilen Çiftçi Towers’ta yükseklik nasıl oldu da 15 metre yerine 180 metreye çıkarıldı?”
Ne var ki vatandaş ne bu soruları duyuyor ne cevaplarını görüyor...
Çünkü CHP grubunun ne bir internet sitesi var, ne twitter hesabı... Çalışkan bir basın danışmanı olan Hıdır Ulağ, bu soru ve yanıtları e-posta yoluyla basına aktarıyorsa da halka ulaşmıyor.
CHP grubu çalışmalarının duyulmasını istiyor mu? Yoksa dostlar alışverişte görsün havasında mı çalışıyor? Karar vermeliler.
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları