Tarih:
09.08.2014
Çağrı merkezi!
Melih Aşık; Başbakan Tayyip Erdoğan, Deniz Baykal’a uzun zamandır, 'Sana o kaset komplosunu kimlerin kurduğunu açıkla' diye çağrı yapıyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan, Deniz Baykal’a uzun zamandır, “Sana o kaset komplosunu kimlerin kurduğunu açıkla” diye çağrı yapıyor. Aynı şeyi önceki gün bir kez daha yapınca Deniz Bey dayanamadı, dün yaptığı yazılı açıklamayla dedi ki;“Sayın Başbakan bir süredir ısrarla kaset komplosu konusunda benim bir açıklama yapmamı ve komployu yapanların ‘onlar’ olduğunu benim de söylememi istiyor. Ne yazık ki 4 yıldır bu komplonun aydınlatılması sağlanamamıştır. Bu görev öncelikle Sayın Başbakan’ındır.”
Deniz Bey, bu tespitinin dışında başka sorular da yöneltti Başbakan’a;
“Sorun komplo tertibini kimlerin uyguladığından ibaret değildir. Onlara komplo tertiplenmesi talimatını kimler vermiştir? Devletin en hassas kurumları en yukarı düzeyden talimat alarak bu olayın içinde yer almış mıdır? Düzenlenen komplonun yayınlanması talimatını kim vermiştir?”
Ve can alıcı iki soru;
“Bu komplonun yayınlanmasından sonra bu aşağılık tezgâhın siyasi istismarını kimler miting meydanlarında yapmıştır. Yarın, en yukarı siyasi düzeyden en hassas kurum yetkilisine talimat verildiğini ortaya koyan dinlemeler, görüntüler ortaya çıkarsa ne olacaktır?”
Deniz Baykal bu soruları daha önce de sormuştu. Başbakan cevap vermedi. Gene vermeyecektir. Çünkü cevap için malzeme yok.
Edep dersleri!
Başbakan Erdoğan Malatya’da konuşuyor:
“Orada da gazeteci kılıklı bir militan çıkmış. Edepsiz bir kadın. ‘Müslüman ülkede bunu beklemek zor değil mi’ diyor. Haddini bil haddini. Haddini bil eline vermişler bir kalem, gazete köşesinde yazıyorsun. Haddini bil, edepsiz kadın.”
Kim bu kadın? Bu kadın Taraf ve Economist yazarı Amberin Zaman.
Amberin Zaman Başbakan’a Taraf gazetesinde ‘Önce insan ol’ başlıklı bir yazıyla yanıt verdi. Öfke rüzgârına yol açan olayı anlattı:
“Geçen salı gecesi CNNTürk’te katıldığım bir programda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye’de ahlaki çöküş yaşandığını ve halkın bir kısmının sorgulama yeteneğine sahip olmadığını savundu. Kılıçdaroğlu düşüncelerini şu sözlerle ifade etti: ‘Bir kitle var ki bu yüzde 25 ile 35 arasında değiştiği söyleniyor... Bu kitle hiçbir şeyi sorgulamıyor.’ Ben de bu görüşüne cevaben dedim ki: ‘Bunu Türkiye’de, bir Müslüman ülkesinde beklemek biraz zor değil mi? Çünkü neticede İslam, merkezine bireyi değil cemaati alan bir din.’
Bu cümleyi Müslümanlara hakaret sayan AKP’liler linç kampanyası başlatıyor. Yandaş medya kendisini hedef gösteriyor.
Amberin Zaman AKP’lilere soruyor:
- İyi de hayatınızda tek bir kez olsun mensubu olduğunuz cemaat, tarikat, siyasi hareket liderinden işaret almadan oy kullandınız mı? Çok beğendiğiniz halde başka partilere oy verebildiniz mi?
Başbakan ve çevresi bu tür sorulara uygarca yanıt vermek yerine linç ve küfür yollarını tercih ediyorlar. Ne demokrasi!
SONRA
Tayyip Erdoğan 10 Ağustos’ta seçilirse 11 Ağustos’ta yetkili kurulları toplar, muhtemelen 24 Ağustos için olağanüstü kongre kararı alır, partisini kongreye taşır, yeni genel başkan onun gözetiminde seçilir.
Bazı yazarlar bunu söylerken. Tarhan Erdem önceki akşam CNN’de kanunu anımsattı:
“Cumhurbaşkanı seçilenin partisi ile ilişiği kesilir ve TBMM üyeliği sona erer...”
Erdoğan eğer 10 Ağustos’ta seçilirse iki üç gün içinde, diyelim en geç 13 Ağustos’ta, hem milletvekilliği, hem parti üyeliği sıfatı sona erecek.
Abdullah Gül’den görevi devralacağı 28 Ağustos’a kadar sıfatsız kalacak.
13 Ağustos’tan sonra partiyi artık içerden değil dışardan yönetebilecek.
AKP 2023 vizyonundan sonra 2071 vizyonunu açıkladı.
Memleketi kurtarmak ertelendikçe erteleniyor!
Oysa beğenmedikleri Cumhuriyet 15 yılda ülkeyi kurtarmış, Osmanlı’nın borçlarını ödemiş, AKP’nin sattığı yüzlerce fabrika, kurum ve işletmeyi kurmuştu.
Akif Kökçe
HEDEF
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, sınırımızın Güneyini kasıp kavuran binlerce Kürt, Yezidi, Türkmen ve Hıristiyan’ı perişan eden IŞİD hakkında adeta koruyucu bir tavır alıyor:
- IŞİD dediğimiz yapı, radikal terörize bir yapı olarak görülebilir, dedikten sonra “ama” diye devam ediyor:
- Sünni Araplar süreçten dışlanmamış olsaydı bugün Sünni Arap vilayetlerde öyle bir öfke birikmesi olmazdı....
Ankara IŞİD’i neredeyse haklı gören bu tespitleri yaparken Washington karar aldı, ABD hava kuvvetleri IŞİD’i vurmaya başladı. Böylece Ankara bir kez daha ters tarafa yatmış oldu. Bu arada 48 rehinemiz ne oldu? Acaba IŞİD onları önümüzdeki günlerde canlı kalkan olarak kullanır mı?
Tabii endişeliyiz.
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları