loading
close
SON DAKİKALAR

Çapkın yalanlar

Melih Aşık
Tarih: 08.07.2012

Melih Aşık yazıyor: AKP'li, CHP'li, MHP'li, BDP'li bir grup milletvekili Meclis bahçesinde sohbet ediyorlardı. Laf dönüp dolaşıp çapkınlığa...

Meclis’te pek görülmez ama geçenlerde oldu. AKP’li, CHP’li, MHP’li, BDP’li bir grup milletvekili Meclis bahçesinde sohbet ediyorlardı. Laf dönüp dolaşıp çapkınlığa... Mesleklere göre eşlere söylenen çapkınlık yalanlarına gelince... Bakın neler konuşuldu:

Doktor milletvekili: Bizim meslekte çapkınlık yapanların yüzde 90’ının yalanı aynıdır: Acil vaka çıktı hayatım, ameliyata girdim, arayamadım.

Avukat milletvekili: Bizde klasik yalan; keşif çıktı, keşfe gittimdir. Gittiğimiz yerler cep telefonlarının kapsama alanı dışındaki yerler olur genellikle!

Savcı milletvekili: Bizim mesleğin klasik çapkınlık yalanı otopsidir. Ani bir ölüm olmuş, otopsiye gitmişsinizdir. Eee, otopsi sırasında cep telefonunuza bakacak kadar da duyarsız olamazsınız...

Emekli milletvekili: Bizim şansımız “yaş haddimizi doldurmuş” olmamızdır. Eşlerimiz bu nedenle çapkınlık yapabileceğimizi akıllarına dahi getirmedikleri için bizim bahane uydurmamıza gerek kalmaz. Arkadaşlarla sohbete dalmışım, der geçeriz. Zaten evde ne kadar az durursak eşlerimiz de o kadar memnun olur. Dolayısıyla biz emekliler “en dürüst çapkınlar”ızdır!

Gül gibi rektör...

Gazi Üniversitesi’ndeki rektör adayı seçiminde oylar şöyle sıralanmıştı:
“Prof. Ayşe Dursun 511, Prof. Derviş Yılmaz 495, Prof. Peyami Cinaz 254, Prof. Aydın Karapınar 194, Prof. Süleyman Büyükberber 188 ve Prof. Sacit Turanlı 98...”
YÖK beşinci sıradaki Prof. Süleyman Büyükberber’i üçüncü sıraya yükseltti.

Cumhurbaşkanı da Büyükberber’i birinci sıraya yükseltip rektör atadı...
Seçimde tüm oyların yüzde 10’unu alan Prof. Büyükberber rektör oldu.

Cumhurbaşkanı Gül acaba Büyükberber’de nasıl bir cevher buldu? Acaba bu cevheri neden üniversitenin yüzde 90’ı göremedi?



Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar, Samsun’daki sel felaketiyle ilgili, “Suçlu aramıyorum” demiş.
Aman arama. Bakarsın kendi yakana
yapışmışsın!

F. Fidan



Gençlik ezmesi...

Türkiye Gençlik Birliği üyesi gençler Malatya’nın Bereketli köyünde köylülerle ortak çalışma yürütüyorlar... Hem köylüye yardımcı oluyor hem tarım öğreniyorlar. 

Bu gençlerden 14’ü Malatya merkezden Bereketli köyüne hareket etmek üzereyken Başbakan’ın korumalarının ihbarıyla gözaltına alınıyorlar. Başbakan o sırada şehit pilotların cenaze töreninde. Başbakan kentten ayrılınca gençler de salıveriliyor. Hemen her ilde benzer uygulama gözleniyor. Başbakan ve bakanların katılacağı törenlerden önce TGB’li gençler nezarete alınıyor, tören bitince salıveriliyor.

Dünkü gazetelerde haber vardı. Öğrenci kollektiflerinin Dikili’deki kampına katılan öğrencilerin ailelerine telefon açılıyor: Çocuğunuz örgüt kampında, diye ihbar yapılıyormuş. Grup Yorum’un konserine gittin... 1 Mayıs’a katıldın.. Deniz’lerin mezarını ziyaret ettin... Ve benzeri suçlamalarla hapse atılan ve okuldan uzaklaştırılan gençlerin sayısı yüzlerce, binlerce...

Gençlerini ezen ülkenin yarını mı olur?

Shangri La Otel!

İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı ile Deniz Müzesi arasında Astro Tütün deposu vardı. 1929 yılında Mimar Victor Adaman tarafından inşa edilen bina, 3 No’lu Koruma Kurulu’nca 2005 yılında ‘kültür varlığı’ olarak tescil edilmişti. Tütün Deposu 2005 yılında Tekfen Holding’den Tanrıverdi Holding’e geçti. 

7 katı yerin altında olmak üzere 14 katlı otel inşası başladı. Binanın dış yüzü korunuyordu. Koruma Kurulu 2006 ve 2007 yıllarında önceki kararlarını değiştirdi. Bina tamamen yıkıldı. Tarihi tütün deposundan hiç iz kalmadı. 14 katlı bir otel çıktı ortaya. Tepesine kocaman bir külah oturtuldu. Shangri La şirketince işletilecek yeni otel bir yanındaki Deniz Müzesi’ni, diğer yanındaki Dolmabahçe Sarayı’nı açıkça eziyor denizden bakınca...

Önceki kararlara göre yükseklik binanın sol yanındaki Başbakanlık Ofisi’nin yüksekliğini yani 18 metreyi geçmeyecekti. Yeni inşaat 24 metreyi de aştı...

Kültür Bakanı Ertuğrul Günay 2010 yılında kendi el yazısıyla verdiği talimatta “Boğaz’da silueti olumsuz etkileyen ve Dolmabahçe’den daha yüksek bir yapılaşma olmasın’’ demişti. Koruma Kurulu bunu görmezden gelerek inşaatın yükselmesine engel olmadı. Teras ve çatı katına göz yumdu.

İstanbul Tarihçisi Prof. Semavi Eyice: “Dolmabahçe’nin dibinde böyle bir inşaata izin verilmemeliydi. Swiss Otel sarayın ensesine binmişti, bu bina da omuzuna bindirilmiş, yazık” diyor...

Daha da yazık olan bu otelin Dolmabahçe Sarayı’nın bitişiğinde, Başbakanlık Ofisi’nin tam karşısında inşa edilmiş... Bütün koruma kararlarının Başbakan’ın gözü önünde, onun da bilgisi dahilinde delinmiş olması...



The Econmist dergisi yazıyor: “Türkiye,
Suriye’de ileri gitti.”
N’apalım, arkadan ittiriyorlar...

* * *

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı,
50 muvazzaf asker hakkında yakalama kararı çıkarmış.
Yarın bir gün içerden çıkma ihtimali beliren askerlerle devir-teslim töreni yaptırılacak
herhalde...

Haldun Ertem



Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları