loading
close
SON DAKİKALAR

Darbelerin ‘Baba’sı

Melih Aşık
Tarih: 09.06.2012

12 Mart ve 12 Eylül darbeleri 27 Mayıs anayasası ile verilen haklar ve özgürlüklerin geri alınması, solun ve aydınların ezilmesi için yapılmıştır...

Süleyman Demirel, TBMM Darbeleri Araştırma Komsiyonu üyeleriyle konuşurken kimi doğruları dile getiriyor; mesela 
darbeler soruşturulurken yeni mağduriyetler yaratılmaması gerektiği gibi...

Kimi doğruları ise inkar etmekten vazgeçmiyor... 12 Mart’ın solcuların işi olduğu, darbelerde dış etkinin bulunmadığı, 
kontrgerilla ve derin devlet diye bir şeyin olmadığı gibi...

27 Mayıs, Türkiye’ye gelmiş geçmiş en demokratik anayasayı yaptı... Sosyalist dernekler, partiler kuruldu, hak ve 
özgürlükler alabildiğine genişletildi.

12 Mart ve 12 Eylül darbeleri 27 Mayıs anayasası ile verilen haklar ve özgürlüklerin geri alınması, solun ve aydınların 
ezilmesi için yapılmıştır.

12 Mart süreci bu amacı sağlamadı.

O yüzden 12 Eylül darbesi yapıldı, Anayasa baştan sona değiştirildi.

Darbeler için gerekli ortamı kimler mi hazırladı?

27 Mayıs öncesi Menderes, 12 Mart ve 12 Eylül öncesi Süleyman Demirel, 28 Şubat öncesi Necmettin Erbakan...

Eğer bu liderler demokrasiyi, hukuku, Anayasa’yı çiğnemese, iç kavgaları körüklemeselerdi ordu da darbe yapacak 
ortamı ele geçiremezdi.

Darbelerin baş sorumlusu bu anti demokrat liderlerdir.

İkinci sorumlu CIA gibi yabancı istihbarat örgütlerinin marifetiyle MİT, kontrgerilla gibi unsurlarla devlet içinde kurulan 
karanlık devlettir. Faili meçhul cinayetler, sabotajlar, gençler arası çatışmalar derin devletin eseridir. Halk anarşi ve 
terör sonucu darbeyi ister hale getirilmiştir. Ordu da dışarının izniyle darbeleri yapmıştır.

Darbeler solu ezdi, azgın kapitalizmin önündeki engelleri kaldırdı, hem 12 Mart hem 12 Eylül’den sonra Demirel’i tekrar 
iktidara getirdi.

Baba kurban değil kurtarılandır. Kurban, ülkenin soylu ve yürekli insanları oldu...

Özel yetkili yargı!

Özel yetkili mahkemeler ile ilgili “düzenleme yapılacak” açıklaması heyecanlı tartışmaları başlattı... Başbakan Erdoğan özel yetkili mahkemelerin bazı tutuklama kararlarından ve uzun tutukluluklardan rahatsız gibi görünüyor. Bu yüzden “kamuoyunda yargıya güvenin azaldığını” söylüyor. Doğru...

Başbakan’ın bu eğilimi cemaat basınında tedirginlik yarattı.

Cemaat yazarları Başbakan’ı uyarıyor, onların da özellikle Balyoz ve Ergenekon tutuklularının salıverilme ihtimalinden 
endişeli oldukları gözleniyor.

Özel yetkili mahkemelerde tahliye kararları veren yargıçlar son yıllarda birer ikişer görevden alındı. Bu kararları veren 
HSYK’nın başında hükümetin Adalet Bakanı bulunuyordu...

Ne Başbakan ne Adalet Bakanı o süreçte itirazcı görünmediler.

Bu durumda gelinen noktadan Başbakan da sorumlu...

Ya da... Yargı bir başka merkezden yönetiliyor... Adalet Bakanı’nın HSYK’da sözü geçmiyor. Başbakan şimdi yasayı 
değiştirerek yargıyı zapturapt altına almaya çalışıyor.

İki ihtimal de ülkenin nasıl yönetildiği konusunda ibretlik...

Dışımızın fotoğrafı

CHP Milletvekili emekli diplomat Osman Korutürk, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile ilgili gensoru görüşmelerinde 
konuşurken Türkiye’nin dışardan nasıl göründüğünü anlatıyor:

“Bugün Türkiye, her sorunun çözümünden kendisi sorumluymuş gibi her yere koşuşturan, telaşlı ve kendisini 
ilgilendirsin ilgilendirmesin her konuya müdahil olma hevesinde olan ve bu hevesi başkalarınca istismar edilen bir ülke 
konumuna gelmiştir. Bu nedenle Türkiye, bölgesinde başka ülkelerin karışmak istemediği dikenli konulara, bu ülkeler 
tarafından kışkırtılarak müdahil edilen, her konuda yüksek sesle düşünen, belki sesi duyulan ama sözü dinlenmeyen, 
hemen her dış anlaşmazlıkta taraf tuttuğu için ihtilafların çözümünde etkili ve uzlaştırıcı olamayan, komşularının 
rejimlerini değiştirmeyi de kendinde hak gören ve bu yolda faaliyet gösteren, istikrar bozucu ve güven duyulmayan bir 
ülke hâline gelmiş bulunmaktadır.

Komşularla sıfır sorun politikası iflas etmiş, etrafımızda sorun yaşamadığınız komşumuz kalmamıştır...”

Korutürk Türkiye’nin küçük imkanlarla büyük hayaller peşinde koşmasına da değiniyor:

“OECD’nin daha iyi yaşam endeksinde en son sırada yer alan bir ülkede Bakanlık yapmakla partisinin Sivas il 
kongresinde ‘Cihan devleti kurmamızı kimse engelleyemez’ demeyi nasıl bağdaştırdığını kendisine sormak isterim.

... Sayın Bakan, sağda solda konuşmalarında cihan devleti kurmaktan, Ortadoğu’nun sahibi, lideri ve hizmetkarı 
olmaktan bahsederken, Arap ülkelerinin bu konuşmalarını nasıl algılayacaklarını düşünmekte midir?”



2012 Dünya Çevre Endeksi’nde 132 ülke arasında 109’uncu olmuşuz.

Allah’tan Başbakanımız “Çevrecinin daniskası” da sonunculuktan kurtulmuşuz...

Haldun Ertem



“Parasız eğitim istiyoruz” pankartı açan öğrenciler 8.5 yıl hapse çarptırılmış.

Kusura bakmayın çocuklar; size parasız eğitim veremedik ama “parasız cezaevi” veriyoruz!

Fahrettin Fidan



Tecavüz sanıklarına “mahkemedeki iyi halleri” nedeniyle az ceza veriliyor.

İyi hal için duruşma salonundakilere tecavüz etmemek yeterli demek!

Gülhan Elmas

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları