Tarih:
21.11.2012
Dersim ikilemi...
Melih Aşık yazıyor, ''Kılıçdaroğlu, Hüseyin Aygün'ün çıkışını destekliyorsa o koltuğu bırakması lazım...''
Başbakan Erdoğan 13 Kasım 2012 Salı günü yapılan grup toplantısında konuşuyor;“Büyük bir vakarla ipe götürülürken Seyit Rıza şunu söylemiştir; ‘Evladı Kerbelayık. Bihatayık. Ayıptır, günahtır, cinayettir’. CHP Genel Başkanı bir Seyit Rıza olmak yerine, Seyit Rıza’nın en azından izinden gitmek yerine işte o işbirlikçilerle hareket etmeyi, Dersim’in üzerine örtmeyi tercih etmiştir.”
Zaman zaman “Alevilik İslam dışı sapık bir mezheptir” diyen Başbakan’ın belli ki bu sözleri Aleviler’e sevgisinden kaynaklanmıyor, belli ki, Kılıçdaroğlu’nu Dersim’lilerle karşı karşıya getirmeyi hedefliyor.
Ancak bu basit tuzağa CHP düşmekte gecikmiyor.
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün “Seyit Rıza ve arkadaşlarının itibarlarının iadesini” öngören kanun teklifi hazırlıyor... “1937’de idam edilen Seyit Rıza ve oğlu Resik Hüseyin, Uşene Seyit, Aliye Mirze Sili, Civrail Ağa, Hasan Ağa, Fındık Ağa ve Hesene İbrahim’in itibarlarının iade edilmesini” istiyor.
Olayları uzaktan izleyen bir yabancı sanır ki devlet durup dururken Tunceli’ye saldırdı, etrafı yaktı yıktı, kadın çoluk çocuk demeden öldürdü... Sanır ki ortada hiç isyan, karakol basmalar, asker şehit etmeler yoktur.
Hüseyin Aygün’e göre suçlular bellidir:
“Dersim katliamının sorumlusu CHP’dir. Atatürk’ün de olaylardan haberi vardı.”
Kemal Kıçıldaroğlu’nun bir açıklama yapması gerekiyor. Acaba Hüseyin Aygün’ün bu çıkışını destekliyor mu? Eğer destekliyorsa o koltuğu bırakması lazım. İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal’ın söylediği gibi: Hem Atatürk’ün koltuğunda oturmak hem Atatürk’e fatura çıkarmaya çalışmak bağdaşmaz...
Acının anatomisi
Acının anatomisi
Kitabın adı “Bir devlet cinayeti” veya “Bir acının anatomisi” de olabilirdi. Güldal Mumcu adını “İçimden Geçen Zaman” koymuş... Kitapta eşi Uğur Mumcu’nun ölümünü ve sonrasında yaşananları anlatıyor. Cinayeti onun kaleminden okurken görüyoruz ki... Ölenin ardından esas acıları geride kalanlar yaşıyor...
Güldal Mumcu o korkunç katliamı akıl almaz bir metanetle karşıladı. Aynı metanetle suçluların bulunması için savaş verdi... Ne var ki kitapta açıkça görüldüğü gibi, sorumlu ve yetkililerden hemen hiç kimse o savaşa gönülden katılmıyor... Emniyet müdürleri, savcılar ipuçlarına ellerini sürmeye korkuyor... Bazıları tarihe geçecek sözler söylüyor. Örneğin Savcı Ülkü Coşkun:
- Bu işi devlet yapmıştır, siyasi iktidar isterse çözer...
O sırada Başbakan Süleyman Demirel’dir... İçişleri Bakanı İsmet Sezgin suçluların bulunacağına ilişkin namus sözü veriyor. Bu ve benzeri sözler hep havada kalıyor... Güldal Mumcu, Bülent Ecevit’ten şu sözleri bile işitiyor:
- Eşiniz de arı kovanına çomak sokmuştu...
Başsavcı Nusret Demiral ile sonraki yıllarda İçişleri Bakanı olan Nahit Menteşe dahil pek çok kişi soruşturmayı genişletmek değil adeta üstünü örtmek için çabalıyorlar. Sanki herkes olay aydınlanırsa kendi başına bir şey geleceği korkusu içindedir...
Günümüzde bol keseden “Kemalist” sıfatı kullanılıyor. Oysa Kemalist olmak bir ilke, disiplin ve kültür işidir. Uğur Mumcu katıksız bir Kemalist idi. Ondan önce öldürülen Cavit Orhan Tütengil, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, sonra öldürülen Ahmet Taner Kışlalı da öyle...
Soylu aydınlar birer birer Kemalizm’e karşı savaşın şehidi oldular...
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Modada İtalya’yı, turizmde Fransa’yı yerinden edeceğiz” demiş.
Der. Çünkü şimdiki moda; desteksiz atmak!
Fahrettin Fidan
Halkbank
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Modada İtalya’yı, turizmde Fransa’yı yerinden edeceğiz” demiş.
Der. Çünkü şimdiki moda; desteksiz atmak!
Fahrettin Fidan
Halkbank
Halkbank’ın hisse senetleri halka arz edildi...
Senetlerin yüzde 80’i yabancılara, yüzde 10’u yerli kurumsal yatırımcılara ve ancak yüzde 10’u gerçek halka yani bireysel yatırımcılara satıldı...
Neden “halka” arz edilen senetlerin yüzde 80’i yabancılara gitti?
Orada durun... Meseleyi kurcalamayın...
Kurcalarsanız “ulusalcı” olursunuz... Kemalist bile diyebilirler...
Yabancıya satışı desteklerseniz “küreselci”, “liberal” olursunuz...
Dün Güngör Uras da hatırlattı. Özelleştirmeler başladığında özelleştirilen firmaların senetlerinin öncelikle çalışanlara sonra halka satılacağı böylece sermayenin tabana yayılacağı masalı anlatılırdı. Öyle başladı böyle bitti.
Başkan Obama papağan gibi tekrarlayıp duruyor:
“İsrail’in kendini koruma hakkı vardır.”
Peki kendileri İsrail’i koruma hakkını nereden alıyorlar?
ABD’deki zengin ve güçlü Yahudi lobisinden olabilir mi mesela?
Haldun Ertem
Toprak
Başkan Obama papağan gibi tekrarlayıp duruyor:
“İsrail’in kendini koruma hakkı vardır.”
Peki kendileri İsrail’i koruma hakkını nereden alıyorlar?
ABD’deki zengin ve güçlü Yahudi lobisinden olabilir mi mesela?
Haldun Ertem
Toprak
Bizim Toprak Dede yani Hayrettin Karaca dün Dikili’de yargılandı...
90 yaşındaki Karaca’nın suçu mu? 17 Nisan 2010 tarihinde, Koza Altın Madeni işletmesinin bulunduğu yaylada incelemede bulunmak ve altın madenine karşı yerel hareketi desteklemek... Köylülerle yapılan halk toplantısı sonrasında yerel halk Hayrettin Karaca, Av. Hasan Namak ve arkadaşlarını Koza Altın’ın ormanlarda 7.400 ağacı kestiği bölgeye incelemeye götürdü. Karaca, ağaç ve bitki türlerinin fotoğraflarını çekerken maden şirketine ait 3 araç geldi, Karaca ve arkadaşlarının yolunu keserek, tehdit ve hakaret içeren aşağılayıcı söylemlerde bulundu. Şirket hem suçlu hem güçlü çıktı. Hem saldırdı hem Karaca’yı mahkemeye verdi.
Toprak Dede 7 Aralık’ta İsveç Parlamentosu’nda olacak.. Orada kendisine Doğru Yaşam Ödülü verilecek. Türkiye’de ise yargılanması sürecek... Çünkü suçu büyük; toprağı savunmak...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları