Dil bayramı
Melih Aşık: Gelecek nesillerin eğitimi, yerli otomobil projesi, Kanal projesi gibi büyük projelerden daha önemlidir.
Bugün Dil Bayramı’nın 88. yılı. Atatürk’ün katılımıyla 1932 yılında düzenlenen I. Türk Dili Kurultayı’nın açılış günü olan 26 Eylül’ü her yıl “Dil Bayramı” olarak kutluyoruz.
Dilimiz güzeldir. Arapça ve Farsçadan arındıkça daha da güzelleşiyor. Bu dille her şeyi ifade edebileceğimizi Yaşar Kemal’den Aziz Nesin’e, Nâzım Hikmet’ten Orhan Kemal’e, Sabahattin Ali’den Sait Faik’e nice şair ve yazarımız eserleriyle ispatlamıştır. Dilin Türkçeleşmesinde TRT’nin çabalarına da büyük yer açmamız gerekir. TRT, kurulduğu 1960’larda sürekli Türkçe sözcükler kullanarak onların dile yerleşmesinde etken oldu. Yeni sözcükler ilk zamanlar garip gelmişti. Türk Dil Kurumu alaya alındı. Zaman içinde alıştık. Benimsedik. Bugün o sözcüklerle konuşuyoruz. Misal mi:
“...anlayış, bakan, basın yayın, barış, başarı, başkan, bilgi, bilim, birim, çoğunluk, dayanışma, değerli, deneme, dönem, duygu, düzenlemek, egemenlik, eğitim, emekli, etki, genel, gelir, gelişme, gerekli, görev, işçi, katkı, kazanım, kesim, kişisel, kural, kurum, kuruluş, okul, öğretmen, öğretim, ödül, önemli, örnek, özel, özgüven, salgın, savcı, sayın, seçim, sevinç, sonuç, soru, sorun, sorumlu, süreç, üretim, üretken, tepki, tüketim, tüketici, yarışma, yaygın, yönetici, yönetmek…” vs...
Günümüzde ne yazık ki dilimizi Türkçe temelinde geliştirmek için eskisi kadar çaba gözlenmiyor. Bu da ayrı bir ayıbımız.
KOBANİ
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 5-9 Ekim 2014 tarihleri arasında düzenlenen Kobani eylemlerine ilişkin yürüttüğü soruşturma kapsamında 7 ilde 82 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Aralarında HDP’li eski milletvekilleri Nazmi Gür, Ayla Akat Ata, Emine Ayna, Sırrı Süreyya Önder, Altan Tan, Ayhan Bilgen’in de bulunduğu kişiler sabah saatlerinde evlerinde gözaltına alındı, sonra da Ankara’ya götürüldüler.
Kobani olayları toplumu sarsan terör eylemleriydi.
O eylemlerin yarattığı nefret hâlâ hatırlardadır.
Ancak soruşturmanın 6 yıl sürmesi ve 6 yıl sonra kaçması muhtemel görünmeyen kişilerin gözaltına alınması soru işareti yarattı.
Sözü geçen kişiler pekâlâ tutuksuz olarak da yargılanabilirdi.
Avukat Celal Ülgen dün şöyle bir yorum yaptı:
- Bizi HDP’lileri savunmaya mecbur bırakıyorlar. Böylece HDP ile aramızda bağ kurmak istiyorlar.
Öyle veya böyle... Adalet üzerine gölge düşmemelidir.
YEŞİL
Yaklaşık 2 milyon kişi bazı ülkelere vizesiz giriş olanağı veren “yeşil pasaport” sahibi. Bunlara bu yılın başında 15 yıl ve daha fazla meslek kıdemi olan avukatlar dâhil edildi. Sayı daha da şişti. Kimi Avrupa ülkelerinde “yeşil pasaport”a da vize getirilmesi tartışılırken CHP milletvekili Mahmut Tanal üzerine tuz biber ekti. Tanal, muhtarlara ve sanatçılara da yeşil pasaport verilmesini öngören yasa teklifi verdi. Türkiye’deki muhtar sayısı 50 bin dolayında. Bunlara “sanatçı” sayılacak kişiler eklendiğinde rakam daha da büyüyecek. Kimin sanatçı sayılıp kimin sayılmayacağı da ayrı tartışma konusu...
Tanal şaka mı yaptı... Veya yeşil pasaport sayısı öyle çoğalsın ki yabancı ülkeler yeşil pasaporta da artık vize istesin diye mi düşündü? İkisi de mümkün.
TABLET
Günümüzde 18 milyon 200 bin çocuğumuz üniversite öncesi eğitimde.
Ancak bu çocuklardan 9 milyonu internet olanaklarına sahip değil.
Füsun Sarp Nebil’in T24’teki yazısından öğreniyoruz ki geçmişte eğitimi desteklemek amacıyla Evrensel Hizmet Fonu diye bir fon kurulmuş. Milyarlarca lira toplanmış. Ancak bu paralar amaca uygun harcanmamış. Bugün paranın izi bile bulunamıyor.
2010 yılında Fatih projesi ortaya atılmış, 16 milyon öğrenciye 4 yıl içinde tablet sağlanacağı büyük tantanayla açıklanmıştı. Proje yürümedi. Bugün varlıklı aile çocukları dersleri izleyebilirken, milyonlarca çocuğumuz evde vaktini pineklemekle geçiriyor.
Gelecek nesillerin eğitimi, yerli otomobil projesi, Kanal projesi gibi büyük projelerden daha önemlidir.
Çocuklarımızı cehaletten kurtarmak önceliğimiz olmalıdır.
Aileler boğazından kesip parasını çocuğunun eğitimine yatırıyor.
Devletin de aynını yapması gerekmez mi?
JAPON
Köşemizde yabancı sermayenin Türkiye’de sahip olduğu markaları anlatırken Ajinomoto markasının Bizim Yağ’ı satın aldığını yazmıştık.
Bize ulaşan bilgi notunda şöyle diyor:
“Ajinomoto 2013 ve 2017 yılında iki anlaşmayla köklü gıda markası Kükre Gıda A.Ş. hisselerini satın almıştır. Aynı yıl Yıldız Holding’den, Bizim Mutfak markasının ürünlerini üreten Örgen Gıda satın alınmıştır. Şirketimizin Bizim Yağ ile ilişkisi bulunmamaktadır. Zaman zaman isim karışıklığı olmaktadır.”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları