Tarih:
18.09.2014
Eğitime sabotaj
Melih Aşık; Kendisine biat edecek vasat kadrolar yetiştirmek istiyor. Eğitimin bu kadar sistemli olarak bozulması bu yoruma hak verdiriyor.
Kartal Uğur Mumcu Milli Eğitim Vakfı velileri, ortaokul içinde 13 sınıfın imam hatipleştirilmesine karşı eylem yaptılar. Mahallenin tek ortaokulu bu... Sınıflar kalabalık. İçinde kütüphane ve spor salonu yok. Bilgisayar, resim, müzik atölyeleri de kullanılamayacak durumda. Veliler okul yapılması için yürüyüş yaparken imam hatip velilerinin bir kısmı üzerlerine geldi. Dinsizler, Hıristiyanlar, Yahudiler, gâvurlar diye sözlü saldırıya başladılar. Ardından da bazıları dövizleri yırttı...Öte yandan Şişli’de Talat Paşa Ortaokulu velileri de, okul içinde imam hatip sınıfları kurulmasını protesto için ilçe milli eğitim müdürlüğüne yürüdüler.
Tabii iyi bir eğitim için mekânın düzgün olması şart. Ama yeterli değil.
Eğitimde iyi öğretmen ve iyi müfredat daha da önemli iki faktör...
Bu iki faktör de dibe oturmuş durumda.
Milli Eğitim’in öncelikleri ise farklı. MEB son olarak her okula mescit açılmasını mecburi hale getirdi. Böyle şeylere daha çok önem veriyorlar. Mescide daha sık gidenin daha yüksek not alacağını söylemeye gerek yok sanırız. Eğitimci dostumuz:
- Hem sınav sistemi hem eğitim sistemi bilinçli olarak bozuluyor, diyor, sistem iyi işlediği takdirde zeki, yetenekli çocuklar öne geçer, geleceğin kadrolarını birikimli, kültürlü, çağdaş gençler oluşturur. Mevcut iktidar böyle bir şeyi istemiyor. Kendisine biat edecek vasat kadrolar yetiştirmek istiyor...
Eğitimin bu kadar sistemli olarak bozulması bu yoruma hak verdiriyor.
Karşı olan kim?
Güneydoğu’da ne zaman yol kesilse, insan kaçırılsa, okullara saldırı olsa iktidar mensupları ve medyadaki yandaşları aynı plağı çalıyor;
“Çözüm süreci gayet iyi gidiyor. Olay çıkaranlar açılıma karşı olanlar... Amaçları olay yaratıp çözüm sürecini sabote etmek.”
Kürtçe eğitim veren okullar açma girişiminde de aynı kişilerden aynı lafları duymaya başladık.
Bu kez koroya CHP Grup Başkanvekili Engin Altay da dahil oldu.
Şu sırada Kürtçe eğitim veren okul meselesinin gündeme getirilmesi kasıtlıymış. Bunu gündeme getirenlerin amacı olaylar çıkartıp çözüm sürecini sabote ve provoke etmekmiş.
İyi de kim bu provokatörler? PKK içinde, denetlenemeyen çözüm karşıtı bir grup mu söz konusu? Eğer öyle ise devletin bu provokatörlere yönelik operasyonlarına PKK’nin da destek vermesi... En azından engel çıkarmaması gerekmez mi?
Oysa ne görüyoruz... PKK’nin şehir örgütlenmesi KCK, bu okulları kast ederek, “Okulları sahiplenin” diye açıklama yapıyor. Okul önündeki olaylarda gazdan etkilenenlerden biri HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş. Okulun mühürlenmesini protesto için basın açıklaması yapan da HDP’li Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak.
Özetle; PKK legal, illegal tüm kadrolarıyla okul olayının içinde... Kavgayı PKK, KCK, HDP birlikte yürütüyor. Senin çözüm süreci diye kendini aldatıp halkına yutturduğun şeyi adam egemenlik süreci olarak kullanıyor... Uzun sözün kısası bu...
KARDEŞ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar’ın sınır dışı etme kararı aldığı Müslüman Kardeşler yöneticilerine kucak açması, emekli diplomat Onur Öymen tarafından şöyle yorumlanıyor:
- Bugüne kadar yapılan hataların en büyüğü... Çünkü Müslüman Kardeşler yöneticileri her gittikleri ülkeyi karıştırmışlardır. Mısır’da ve civar ülkelerde “terörist” olarak nitelenirler. Demokrasiyi sadece iktidara gelmek için bir araç olarak kullanırlar. Türkiye’ye gelince bir köşeye çekilip oturmazlar. Topluma nüfuz etmeye, kendi görüşleri doğrultusunda örgütlemeye çalışırlar.
Müslüman Kardeşler örgütünün 1928 yılında o yıl Türkiye’de laikliğin Anayasa’ya girmesine tepki olarak kurulduğu söylenir. Şu sırada bize hiç lazım olmayan bir örgüt varsa budur!
Mantar gibi biten gökdelenler gösteriyor ki; AKP “Kültür Başkenti yapacağım” dediği İstanbul’u “imar yolsuzluğunun başkenti” yaptı!
***
Görevden alınan İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu “Makamlar geçicidir” diyor.
Makamlar geçici; halkın üzerine sıkılan “biber gazı ve mermiler” kalıcı...
Akif Kökçe
HANE
Milli Eğitim Bakanlığı, Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklikle, tüm ortaöğretim kurumlarında ibadethane açılmasını zorunlu hale getirdi.
Daha önce okul binalarında “ibadethane” açılması, talep olması şartına bağlanırken, yeni yönetmelikte, ortaöğretim kurumlarında “ibadet ihtiyacı için doğal aydınlatmalı uygun mekân ayrılır” hükmü getirildi böylelikle liselerde ibadethane zorunlu kılındı. Eğitim İş Sendikası diyor ki:
“Bu durumda, her ne kadar Bakan Avcı tersini söylese de ibadet yapmayan öğrenciler üzerinde baskı oluşacaktır. Öte yandan farklı inançlara sahip olanların ibadethane taleplerini Bakanlığın nasıl karşılayacağını düşünmesi gerekir.”
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları