loading
close
SON DAKİKALAR

Ekmel Bey’in dili

Melih Aşık
Tarih: 26.06.2014

Prof. İhsanoğlu yazılarında, Arapça ve Farsçası da kullanımda olduğu halde pek çok sözcüğün Türkçesini tercih etmiş. Osmanlıcılık yürümüyor yani...

Hürriyet’in Kelebek ekinde Gökçe Aytulu, CHP aday adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun “Modern Türkiye ve Osmanlı Mirası” adlı uzun makalesi ile “Yeni Yüzyılda İslam Dünyası” adlı kitabından alıntılar yaparak onun fikir dünyasını yansıtmaya çalışmış... Ekmel Bey yazılarının bir yerinde dil konusunda şöyle diyor:
“ Gelişmiş, ‘mürekkep’ bir İmparatorluk dili olan, yüksek edebiyat ve bilim dili haline gelen Osmanlı Türkçesi’nde asırlardan beri kullanılan kelimeler ile Osmanlı Türkleri’nin kendi türettikleri kelimeler etnik tasfiyeye tâbi tutulmuştur. ‘Özgürlük’, ‘uygarlık’ ve ‘bağımsızlık’ gibi bize has, lengüistik bakımından hilkat garibeleri olan ve herhangi bir Türk lehçesinde olmadığı gibi onu türetenlerin kendilerine ait şahsî ve gayri ilmî anlayışları içinde uydurulan bu kelimeler, bugün Orta Asya ve Kafkasya Türkleri’nin kullandığı ‘hürriyet’, ‘medeniyet’ ve ‘istiklâl’ kelimelerinin yerini zorla almıştır.”
Dil konularında duyarlı bir yurttaşımız olan Tarık Konal, Kemal Kılıçdaroğlu’na yazdığı mektupta Ekmel Bey’in Osmanlı hayranlığını eleştiriyor. Özgürlük, uygarlık, bağımsızlık gibi sözcüklerden şikâyet eden E. İhsanoğlu’nun yazılarında kullandığı sözcüklere dikkati çekiyor:
“Denge, yorum, ilişki, yetki, ikilem, engel, kitle, karşıtlık, aydın, temel, yönetişim, güven, özen, kapsama, çoğulcu...”
Prof. İhsanoğlu yazılarında, Arapça ve Farsçası da kullanımda olduğu halde pek çok sözcüğün Türkçesini tercih etmiş... Osmanlıcılık yürümüyor yani...



Mamalar Meclis’ten
Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e yönelik soru önergesinin sahibi CHP milletvekili Mahmut Tanal. TBMM’deki lokantalardan sorumlu Destek Hizmetleri Başkanlığı’nın iki üst düzey yöneticisi dışarıda eş ve yakınlarının üzerinde görünen bir lokanta açmışlar. Meclis lokantasında görevli şef ve garsonları Meclis’te nöbetçi gösterip Ulus’taki lokantalarında bila bedel çalıştırıyorlar... O arada Meclis lokantasının “artan” yemek ve tatlılarını da kendi lokantalarına taşıtıp müşterilerine afiyetle yediriyorlar... Üstelik bu nakil işini de Meclis’in resmi araçlarıyla yapıyorlarmış. Doğrusu cesur bir girişim...Peki arkasında kim var? Mahmut Tanal bugün yeni belgeler açıklayacak... Bize dediği:
“Arkasında bir siyasi güç olmasa bunlar bunu yapamazlar... Onu da ortaya çıkaracağım.”



Cinler mi geldi?
Genelkurmay açıklama yaptı: “Çanakkale’nin batısında Gökçeada civarında milliyeti ve tipi tespit edilemeyen bir hava aracı, saat 17:09’da, 33 bin feet irtifada, 1.1 deniz mili içeriye girerek, dört dakika süreyle Türk hava sahasını ihlal etti.”
Demek bir hava aracı sınırdan içeri girip dört dakika topraklarımızı bombalayıp çıksa biz bunun milliyetini ve tipini bile öğrenemeyeceğiz.
Peki bu durum açıklama ile halka neden duyuruluyor? Eğer bu hava aracını bir yerlerde görürsek en yakın karakola ihbar etmemiz için mi?



İZ
Selcan Taşçı kendisini tanıtmak açısından mütevazı ama yazar olarak başarılı bir arkadaşımız. Yeniçağ gazetesinde cesur yazılar yazar... Bir süre önce Abdullah Öcalan’la ilgili bir yazı dizisi hazırlamıştı. Diziyi okuyan ve o zaman hapiste olan e. Korg. Engin Alan bunu kitaplaştırmasını tavsiye etmiş. Selcan da diziye kimi yeni öğeler ekleyerek “Hançerdeki Parmak İzleri” başlıklı bir kitap hazırlamış. Kitap Güneydoğu’da devlet yapılanmasına yönelik dış ve iç oyunları anlatıyor. Plan nasıl yapılıyor? Bu oyunda kimler nasıl roller oynuyor? Merakla okuyoruz. Engin Alan yazdığı önsözde şöyle diyor:
“Eminim ki gençlerimiz bu kitabı okuduktan sonra Ata’mızın Cumhuriyeti neden kendilerine emanet ettiğini çok daha iyi anlayacaklardır.”



Erdal Eren’in yaşını düzmece raporla büyüterek idam ettiren doktor
Hacettepe Üniversitesi’nden O. Ç. imiş.
Bu da mı tesadüf!
Akif Kökçe



ZULÜM
Başbakan konuşuyor: “2014 yılı Ramazan ayı son yüzyılın en buruk Ramazan ayı olarak yaşanacak. Myanmar’dan başlayarak, Afrika’nın batısına kadar her ülkenin baskı zulüm ve yoksullukla idrak edeceği bir Ramazan’a yaklaşıyoruz. ‘Rabbim isterse büklüm büklüm burulur’ diyor ya şair, kul da bunu isterse, acılar hüzünler huzura sükuna dönüşebilir. İşte onun için hep birlikte çok dua edeceğiz.”
Sormak gerekiyor. Neden İslam dünyası baştan başa baskı, zulüm ve yoksulluk içinde. Neden Hıristiyan ülkelerindeki Müslümanlar, müslüman ülkelerdeki Müslümanlardan daha insani koşullarda
yaşıyor? Acaba hata Müslüman
ülkeleri yöneten yöneticilerde mi? Başka nerede?

Melih Aşık - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları