Tarih:
19.02.2013
Eloğlu Mars’tayken...
Melih Aşık yazdı, ''Mars’a gönderilen 'Mars Rover' adlı araç orada su arıyor''.
Mars’a gönderilen “Mars Rover” adlı araç orada su arıyor.Geçenlerde Pasadena’dan verilen bilgiye göre aracın programlarında başka gezegenlere gidip su aramaları yapmak da varmış...
Eloğlu uzay bilimleri, tıp, elektronik, mekanik ne aklınıza gelirse, yarınlar için gerekli konularda araştırmaları, icadları, keşifleri sürdürüyor.
Bizim gündemimiz mi? Gazeteler yazıyor...
Mahkemeler, davalar, hapishaneler, tutuklamalar, sahte kanıtlar, cinayetler, tecavüz, işkence, haksızlık, hukuksuzluk, terör, savaş, patlama, yolsuzluk, zam, hırsızlık, yağma, talan, yalan... Silivri’de halka saldırı, Sinop’ta linç girişimi...
Tek günümüz huzur içinde geçmiyor...
75 milyonluk toplum bir cenderenin içinde yaşıyor...
Bu gündemin içinde insanlık adına ne varsa tükeniyor...
Yarına ilişkin umutlar, iyi dilekler, sevgiler toza dumana karışıyor.
İç barış bitti... Dış barışı da komşu ülkelere komplo kurarak bitirmeye çalışıyoruz.
Yönetenler iki sözün biri demokrasiden, halk iradesinden söz ediyor.
Halk böyle bir düzeni mi ister?
Gerçek demokrasi olsa böyle kaos mu olur?
Okurla sohbet
Milliyet’in farklı bir gazete olduğunu ilk ayak bastığım gün (27 yıl önce) anlamıştım. O zamanlar internet yoktu...
Milliyet’in farklı bir gazete olduğunu ilk ayak bastığım gün (27 yıl önce) anlamıştım. O zamanlar internet yoktu...
Mektup, faks ve telefon vardı. Okurların çoğu beni tanımadıkları halde kucaklıyor, yüreklendiriyor, gazeteye hoş geldin diyordu. Bazıları ilk günlerde konu sıkıntısı çekme ihitmalime karşı hoş fıkra ve yazılar gönderiyordu. Yazmaya başladıktan sonra ikinci gerçeği fark ettim. Okur, yazarın çizgisini sürekli izliyor, Milliyet’in aydınlık çizgisine aykırı tespitleri, yorumları yakalıyor, mesajını bir görev sayarcasına en kısa yoldan iletiyordu. Milliyet yazarının çizgisini Milliyet okuru belirliyordu. Bu sütunun çizgisi de büyük ölçüde okur tarafından belirlenmiştir. Kimdir okur? Nedir yazar?
Nasıldır aradaki ilişki? Ali Sirmen’in önceki gün Cumhuriyet okuru için yazdıkları aynen Milliyet okuru için de geçerlidir:
“Gazetenin en üst rütbesi yazarlığı değil, okurluğudur.
Bu çilesi çekilmiş, anlamı kavranmış, bedeli ödenmiş bir rütbedir.
Sanılır ki yazarlar okurun kim olduğunun, hangi niteliklere sahip bulunduğunun farkındadırlar.
Zaten bir gazetenin yazarı onun da farkında olmadığı zaman iş bitmiştir.”
Okurlar gazetenin gerçek sahibidir... Öğretmenidirler...
Sınıfı başıboş bırakmamalılar...
AB’ye mi girsek, Şanghay Beşlisi’ne mi?
Derken OdaTV’de Hasan Vasfi Altay yazıyor: “Biz zaten Ortadoğu Beşlisi’nin (ABD, İsrail, S. Arabistan, Katar, Türkiye) daimi üyesiyiz. AKP iktidarı bir başka örgüte alınırsa dişlerimi kırarım.”
Şahin
AKP Genel Başkan Yardımcısı, hukukçu Mehmet Ali Şahin, Nevşehir’de partili gençlere konuşurken sözü Ege Üniversitesi’nden Prof. Rennan Pekünlü’ye getiriyor. Prof. Pekünlü, Ege Üniversitesi’nde türban takan öğrencilerin fotoğrafını çektiği, zabıt tuttuğu gerekçesiyle 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı... M. Ali Şahin, Pekünlü hakkında:
“Artık Türkiye, başörtülü kızlarımızın değil, onların okuma hakkını engelleyenlerin cezalandırıldığı bir Türkiye haline gelmiştir” diye konuşuyor.
AB’ye mi girsek, Şanghay Beşlisi’ne mi?
Derken OdaTV’de Hasan Vasfi Altay yazıyor: “Biz zaten Ortadoğu Beşlisi’nin (ABD, İsrail, S. Arabistan, Katar, Türkiye) daimi üyesiyiz. AKP iktidarı bir başka örgüte alınırsa dişlerimi kırarım.”
Şahin
AKP Genel Başkan Yardımcısı, hukukçu Mehmet Ali Şahin, Nevşehir’de partili gençlere konuşurken sözü Ege Üniversitesi’nden Prof. Rennan Pekünlü’ye getiriyor. Prof. Pekünlü, Ege Üniversitesi’nde türban takan öğrencilerin fotoğrafını çektiği, zabıt tuttuğu gerekçesiyle 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı... M. Ali Şahin, Pekünlü hakkında:
“Artık Türkiye, başörtülü kızlarımızın değil, onların okuma hakkını engelleyenlerin cezalandırıldığı bir Türkiye haline gelmiştir” diye konuşuyor.
“Kanunu değiştirmeden türbanı serbest bıraktık” diyor...
Yani; kanunlara aykırı olarak serbest bıraktık, diye övünüyor.
Hepsi bir yana... Pekünlü’nün davası halen Yargıtay’dadır. Ceza kesinleşmemiştir. Şahin resmen yargıyı etkilemeye çalışıyor.
Hukukçusu böyle, gerisini düşünün.
Nuray Mert,
“PKK terör örgütü değil” demiş.
Günümüzde bunu demek marifet değil. Marifet, “PKK terör örgütü” diyebilmek!
Fahrettin Fidan
AOÇ
Sayıştay’ın Atatürk Orman Çifitliği’ne ilişkin raporunda bugüne dek çiftliğin yüzde 40’ının yağmalandığı belirtiliyor.
Nuray Mert,
“PKK terör örgütü değil” demiş.
Günümüzde bunu demek marifet değil. Marifet, “PKK terör örgütü” diyebilmek!
Fahrettin Fidan
AOÇ
Sayıştay’ın Atatürk Orman Çifitliği’ne ilişkin raporunda bugüne dek çiftliğin yüzde 40’ının yağmalandığı belirtiliyor.
Rapor henüz açıklanmadı, ama ayrıntıları sızıyor. AOÇ artık “İktidarın çiftliği” olarak adlandırılıyor. Mevcut iktidarın bazı zaafları var. Bunların başında boş arazi zaafı geliyor. Boş arazi görünce dayanamıyor derhal ranta dönüştürmenin yollarını arıyorlar. Akıllarına her şey geliyor. Bir tek şu gelmiyor:
O araziyi yeşil alan olarak halkın kullanımına sunmak...
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları