loading
close
SON DAKİKALAR

Emanetin emanette!

Melih Aşık
Tarih: 10.11.2015

Melih Aşık; Bugün 10 Kasım... Atatürk’ten ayrılığın 77. yılı... Bugün gazetelerde duygulu başlıklar göreceksiniz...

Bugün 10 Kasım... Atatürk’ten ayrılığın 77. yılı... Bugün gazetelerde duygulu başlıklar göreceksiniz:
- Atam emanetin emin ellerde, özlemle anıyoruz, Atam izindeyiz, Minnettarız, gösterdiğin yoldan ilerliyoruz...vs..
Atatürk senede bir gün kâğıt üzerinde böyle anılır...
Senenin diğer günlerinde unutulur.
Heykelleri yıkılır. Birileri anıtını kaldırıp yerine çay bardağı koymaya kalkar. Atatürk Orman Çiftliği’nde müze yakılır... Laiklik rafa kaldırılır. Eğitim Arap emperyalizminin kucağına atılır, din istismarı zirveye çıkar...
Atatürk’ün en büyük eserim dediği CHP’den ve milliyetçi geçinen MHP’den ne ses çıkar, ne seda...
Atatürk demokrasinin temeline iki kavram yerleştirmiştir; Bağımsızlık ve laiklik... Bağımsızlık olmadan demokrasi olmaz. Çünkü o zaman sizi yönetecek olanları halk değil emperyalistler seçer. Laiklik olmadan demokrasi olmaz çünkü ülke o takdirde dinin değişmez kurallarına teslim edilmiş olur.
Bu iki ilkeyi kaybettiğimiz için ülke yolunu şaşırmış durumdadır.
* * *
Mutlu bir azınlık Ata’nın ölümünden sonra Türkiye’yi “ABD’nin gösterdiği yol”a soktu.
Ata’nın değil ABD’nin gösterdiği yoldan ilerleyerek bugünkü sefil noktaya geldik.
O yüzden yılda bir gün: “Atam emanetin emin ellerde” diye yalan söylüyoruz!


Osmanlı fotoğrafı

Abdülhamit döneminin ünlü Sadrazamı Mehmet Said Paşa (Küçük Said Paşa) 1895 yılında Padişah tarafından Yıldız Sarayı’na çağırılınca öldürüleceğinden korkarak oğluyla birlikte İngiltere Büyükelçiliği’ne sığınır. O güne kadar çeşitli zamanlarda 5 kez sadrazamlık (başbakanlık) yapan Said Paşa, iltica istemektedir. Osmanlı adeta rezil olur. Ulema, vüzera, beyler, paşalar arka arkaya elçiliğe gelip evine dönmesini isterler. Said Paşa oralı olmaz.
Sonunda Padişah tarafından Feraşet Vekili Esad Efendi ile Esvabçıbaşı elçiliğe gönderilir. Feraşet Vekili Padişah’ın halifelik görevlerini yürüten kişidir. Said Paşa onu da görmek istemez. Feraşet Vekili’nin, “Ben Kuran-ı Kerim’le geldim” demesi üzerine Kur’ân’a saygı göstererek onu kabul eder. Esad Efendi der ki:
“Padişahımız Kuran’a elini koyarak; ‘Eğer evinize dönerseniz, hakkınızda hiçbir zarar ve ezada bulunmayacağım’ diye yemin etti. O Kuran-ı Kerim ki işte öpüyorum ve ettiği yemini onun namına size tebliğ ediyorum.”
Said Paşa bunun üzerine eve dönmeyi kabul eder. Beş kez sadrazamlık yapmış, ardından İngiltere’ye ilticaya teşebbüs etmiş olan Said Paşa, sonraki yıllarda Padişah tarafından iki kez daha sadrazamlığa getirilecektir. Osmanlı Yıldız Sarayı’ndan böyle yönetilmiştir. Atatürk işte bu Osmanlı’yı devralmıştır.


ARİSTO
Büyük İskender, felsefenin duayeni sayılan Aristo’ya bir mektup yazar ve sorar:
“Zapt ettiğim topraklardaki insanları egemenliğim altında tutabilmek için neler yapmalıyım?”
1. Ülkenin ileri gelen insanlarını sürgüne mi göndereyim?
2. Onları hapse mi atayım?
3. Yoksa kılıçtan mı geçireyim?
Aristo’nun cevabı :
1. Sürgüne gönderirsen orada toplanıp sana karşı başkaldırırlar,
2. Hapishaneye atarsan hapishaneler militan yuvası olur, kontrolden çıkar,
3. Onlardan sonraki kuşak intikam hırsıyla büyür, tahtını sallar.
Çözüm olarak şu nasihati verir:
“İnsanların arasına nifak tohumları ekeceksin, onlar birbiriyle kavga ederken sen hakem rolüne gireceksin ama anlaşmaya giden bütün yolları tıkayacaksın. ”


En büyük utanç kaynağı
Atatürk’ten 100 yıl sonra
O’nun 100 yıl gerisinde olmak…
Akif Kökçe


KARAR
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, örgüt tarafından desteklenmediği halde, Genel Sekreteri Gürsel Tekin’i neden ısrarla bu görevde tutuyor?
Bu konuda bir ipucunu CHP eski milletvekili Mustafa Özyürek, anılarını topladığı “Tahta Bavulla Çıktım Yola” adlı kitapta veriyor.
Mustafa Özyürek, bir gün Gürsel Tekin’e MYK üyesi olmak için niye bu kadar ısrarcı olduğunu soruyor; Tekin’in yanıtı:
“Kemal Bey kendi başına karar alamaz, onun için benim yanında olmam lazım.”


* Dünyada üç grup insan vardır.
Bir şeyi yaratan veya yapan küçük seçilmiş bir grup,
Bir şeyin yapılmasını seyreden büyükçe başka bir grup,
Neyin olup bittiğini bilmeden yaşayan muazzam bir kalabalık.
Nurray Butler

Melih Aşık - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları