Tarih:
12.09.2014
Esad Hatay’da!
Melih Aşık; Ortadoğu batağına çekiyor. Ve bizi bu bataktan, bu batağa sürükleyenler kurtaracak umuduyla yaşıyoruz!
Geçenlerde gazetelerde yer alan küçük bir haber ilgimizi çekmişti:“Hatay’da Esad yanlısı gösteri yapıldı.”
Peki Türkiye’ye kaçan Suriyeliler Esad’dan kaçmamışlar mıydı?
Esad yanlısı gösteriyi Esad aleyhtarları mı yapmıştı?
Bu meraklarımızı bölgenin çalışkan milletvekillerinden M. Ali Ediboğlu’na sorduk... Aldığımız bilgiye göre...
Evet kamplarda genellikle Esad’dan kaçan aileler yaşamaktadır...
Örneğin bu kamplardan birinde Suriye’de savaşan militanların aileleri barınmaktadır.
Fakat Hatay’da kamp dışında 200 bine yakın Suriyeli vardır ki...
Bunlar da El Nusra gibi örgütlerden kaçan Alevi, Türkmen veya laik Sünnilerdir. Biz sadece IŞİD devlet kuruyor sanıyoruz.. Oysa El Nusra da Güney sınırımızda 60 kilometre uzunluğunda, 15 - 20 kilometre derinliğinde bir alanda bağımsız “Emirlik” oluşturmaktadır.
İnanması zor ama... Ekonomik gücünü yitiren bölge halkı, köstebek adı verilen cihazlarla yer altından karşı tarafa boru döşeyerek El Nusra’dan kaçak mazot çekmekteymiş. Ediboğlu söz arasında şunu ekledi:
“Suriye’deki durumu zamanın Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na anlattık. Barış için yardımcı olacağımızı bildirdik. Ancak kendisi Esad’ın 2 - 3 haftada devrileceği kanısındaydı. O yüzden önerilerimize ilgi göstermedi...”
Yanlış hesap bu defa Şam’dan döndü, IŞİD adlı korkunç bir terör örgütü olarak karşımıza dikildi. Şartlar bizi hızla Ortadoğu batağına çekiyor. Ve bizi bu bataktan, bu batağa sürükleyenler kurtaracak umuduyla yaşıyoruz!
12 Eylül dönümü...
12 Eylül darbesinin 34. yılındayız. 12 Eylül, terörü önleme bahanesiyle Anayasa’ya karşı yapılmış bir darbeydi. 12 Mart darbesini tamamlamıştır. Yeni Anayasa IMF buyruklarının hayata geçirilmesine olanak verecek şekilde dizayn edildi. Özgürlükler ve demokrasi budandı. Sol ezildi. Liberalizm adı altında talan ekonomisine kapı açıldı.
***
12 Eylül döneminde 8 ülkücü, 18 solcu, 23 adli suçlu idam edildi. 23 adli suçlunun idamı, gençlerin idamı kadar dramatiktir.
12 Eylül öncesindeki yıllarda mahkemeler idam kararı veriyor ama bu kararlar uygulanmıyordu. 12 Eylül’de idam cezalarının infazı gündeme gelince sırada daha önde yer alan adi mahkûmlar teker teker asıldı.
Peki, 12 Eylül’ün hiç faydası olmadı mı? Olmuştur. Aziz Nesin darbecilerin hakkını şöyle teslim etmişti:
- 12 Eylül döneminde taksilere taksimetre takılmıştır. Şoför müşteri kavgaları son bulmuştur. Darbenin tek faydası bu olmuştur.
Sonra da eklemişti:
- Ama taksilere taksimetre takmak için de darbe yapılmaz ki canım!
***
Bugün baştaki iktidar sözde darbeye karşıdır. Ancak YÖK, zorunlu din dersi, seçimlerde uygulanan yüzde 10 barajı, Siyasi Partiler Yasası gibi yüzlerce 12 Eylül yasası bugün hâlâ varlığını koruyor... AKP iktidarı darbe eğer kendisine karşı yapılırsa karşıdır.
CESUR
İstanbul Valisi Avni Mutlu, İstanbul’da 10 işçinin iş cinayetine kurban gitmesi konuşulurken Twitter hesabından ilginç bir mesaj geçti:
“Ölüm, yuvaya dönüş gibi. Yerin göğün ve ruhun derinliklerine cesurca bakabilen ve sevgiyle yaşayabilene neden korku versin. Seviyorum seni ölüm.”
İnsanları yaşatamıyorsanız ölümü cazip hale getireceksiniz...
Şehit edebiyatı da bunun için yapılıyor. Öldüm diye üzülme, şehit oldum diye sevin mesela!
Vali Mutlu da “Seviyorum seni ölüm” diye ölümü güzelleştiriyor. Fakat neden en büyüğünden başlayarak bu devlet yetkilileri yanlarına 50 - 100 - 200 koruma almadan sokağa çıkamıyor?
Çok sevdikleri ölümden bu korku, bu kaçınma niye canım?
Soru: 12 Eylül generalleri ile bugünkü sivil iktidar arasında ne fark vardır...
Cevap: 12 Eylül generalleri demokrasiye dönüş sözü verdiler ve sözlerini tuttular.
Demet Özel
TORBA
Torba yasa, daha uygun adıyla “çorba yasa” pek çok konuda hayatı değiştiriyor..
Memurlar torba ile önemli bir darbe yiyor...
Yargı kararı ile göreve dönüş imkânı bitiyor. Yasaya göre:
- Daire başkanı ve üstü idareciler, müfettişler ve kolluk görevlilerinin görevden alınmaları veya yer değiştirmeleri halinde mahkemeye başvurmaları ve mahkemenin memurları haklı bulması halinde mahkeme kararı
iki yıl boyunca uygulanmayabilecek.
- İki yıl geçtikten sonra da mahkeme kararı uygulanmaz ise kararı uygulamayanlar hakkında işlem yapılamayacak.
Bir başka deyişle yapılan keyfi uygulamalar nedeniyle hiç kimse hesap vermeyecek.
Demokrasilerde böyle hukuk olmaz...
Buna darbe hukuku denir...
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları