Gel de dinle(me)!

Melih Aşık; İktidar, yasa dışı dinlemelerden fena halde şikâyetçi.

İktidar, yasa dışı dinlemelerden fena halde şikâyetçi. Bir “Fuat Avni” ile dahi baş edemiyor. İktidar, yasa dışı dinlemeleri gerçekten önleyemiyor mu? Önleyemiyorsa neden? Bilgisayar teknolojisinde uzman bir isim, eski CHP milletvekili Tacidar Seyhan bakalım bu konuda ne diyor:
- Türkiye’de yasal dinleme yetkisine sahip üç kurum, üç uç var; MİT, Emniyet ve Jandarma İstihbaratı. İktidar, Cemaatle kapışmasından sonra bu üç ucun dışında nereye bağlı olduğu bilinmeyen 6 illegal ucu daha tespit ettiklerini açıkladı. Bu uçları bir türlü bulamayınca şimdi çözüm olarak TİB’in Dinleme Merkezi’ni ‘gömmek’ten söz ediyor. Bu çözüm değil, çünkü dinleyen illegal yapı bir başka yerden yeni uçlar çıkarabilir. Çözüm, bağımsız ve yeni bir altyapı oluşturmaktır. Bunun da ilk şartı özelleştirme adı altında yabancılara devrettiğimiz telekomünikasyon altyapımızı tekrar geri almaktır. Ayrıca dinlemelerin daha pek çok farklı yolları var. Mesela piyasada hâlâ seyyar ortam dinleme araçları cirit atıyor.
- İktidar Fuat Avni karşısında tamamen aciz mi?
- Biraz aciz, biraz da bunu muhaliflerini ezmek için kullanıyor. Gerçekten şikâyetçiyse bana başvursunlar, her türlü teknik yardıma hazırım!

Kobani koridoru

HDP Eşbaşkanı Demirtaş “Sayın Başbakan eğer Kobani’ye selam gönderirken samimiyse o halde Rojava’nın statüsünün tanınması ve Kobani’nin yeniden inşasında samimi bir görev üstlenebilir...”
PYD’nin Eşbaşkanı Asya Abdullah “Kobani’nin yeniden kurulması için Türkiye üzerinden bir yardım koridoru açılmalı.”
Strateji uzmanı Cahit Dilek: “Oh ne âlâ, hem önce Suriye sonra da Türkiye’nin bölünmesine yol açacak Rojava adını verdikleri bölgenin özerk yapısını tanıyalım hem de bölgeyi yeniden inşa edip kendi ellerimizle teslim edelim!”
H H H
Stratejist Cahit Dilek devam ediyor:
- Onların kastı tabii ki Kuzey Kürdistan dedikleri Türkiye’nin güneydoğusuyla Batı Kürdistan dedikleri Suriye’nin kuzeyinin bir şekilde sınırlarının kaldırılması ve sonrasında birleştirilmesi. Yoksa nerede görülmüş bir devletin içinden neyin ve kimlerin geçeceğini bilmediği bir koridoru serbest geçişe açması... Bu açıklamalar gösteriyor ki PKK/KCK/PYD cephesi yine insani duyguları ve değerleri istismar ederek Türkiye’yi uluslararası arenada baskı altına alacak bir kampanyayı başlatmışlar. Tabii ki bu kampanya PKK/KCK’nın terör eylemleriyle de desteklenecek ve çözüm sürecinin yürümesi için yeni bir şart olarak masada hükümetin önüne konacaktır!

DANIŞ

CHP İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın 40 kişilik il yönetim kuruluna ek olarak 7 danışmanını medyaya açıkladı... Bu danışmanlar arasında iki isim özellikle dikkatimizi çekiyor... Mimar Doğan Hasol ve emekli Büyükelçi Ünal Çeviköz... Doğan Hasol adı bir mimardan çok daha fazlasını ifade eder. Doğan Bey, yurt sorunlarını büyük duyarlıkla izler, İstanbul’u çok iyi tanır, uluslararası ilişkileri zengindir. Ünal Çeviköz ise son görev yeri olan Londra dahil her görev noktasında çok iyi sınav vermiş, ilkeli, deneyimli, bilgili bir diplomattır. İngiliz siyasi sistemini, üzerine tez yazacak kadar dikkatle izlediğini biliyoruz. CHP bu birikimlerden yararlanmayı ihmal etmemeli...

AKP sözcüsü Beşir Atalay “Cemaat CHP’yi parmağında oynatıyor” diyor.
Olabilir! Adamlar 10 yıl iktidarı parmağında oynatmış CHP’nin lafı mı olur?
Akif Kökçe

METE

Beşiktaş Belediyesi’nce, Akatlar Kültür Merkezi’nde düzenlenen Abdi İpekçi gecesinde Milliyet’in unutulmazlarından Mete Akyol anlattı:
“Her hekimin, mesleğinin A harfi olarak öğrendiği ‘Primium non
nocere’ kuralını
Abdi İpekçi, gazetecilik mesleğinin de temeline yerleştirmiştir. Türkçesi ‘Önce, zarar verme’ olan bu öğretisi sonucu Abdi İpekçi’den ilk öğrendiğim, ‘kimsenin üzerine toz kondurmamak’ olmuştur. Aynı abecenin B harfi olan ‘Medice, cura te ipsum’ yani ‘Hekim, önce kendini iyileştir’ kuralını da Abdi İpekçi, önce gazeteciliğin temeline, sonra gazetecinin beynine yerleştirmiştir. İkinci olarak da ondan, gazeteciliğin bu kuralını öğrendim: ‘Kendi üzerine toz kondurmayacaksın.’

Melih Aşık - Milliyet